Happy is not happy

2.7K 206 89
                                    

Lisa;

" @iamsolizy adlı kullanıcı Peter'ın hesabına istek attı, efendim."

Elimdeki küple oynarken Cass'in bana verdiği haber bunu durdurmuştu.

"Lizy mi? Kelime oyunu falan mı yapmış? Komik. Zekasının bu kadar düşük olması. Neyse, Peter isteği gördü mü?"

"Hayır, daha görmedi."

"Güzel. İsteği yok et ve Lizy'nin hesabını ele geçir. Bakalım İnstagramda neler yapıyormuş?"

Biliyorum, biliyorum. Bunu yapmam çok çocukça. Ama ne yapayım? Şu an yapacak bir işim yok ve biraz eğlenmek istiyorum.

"Hesabın kontrolü şu an sizde, efendim. Ekrana yansıtıyorum."

Ekrana yansıyan görüntüde girdiğim ilk yer mesaj kutusu olmuştu. En üstteki hesabın adını görünce göz devirmiştim. Nathan ve bu kızın birlik olmaması şaşırtıcı olurdu.

@blacknate: liz allan? Beni takip etme şerefini neye borçluyuz?

@iamsolizy: Seninle ortak yönlerimiz olduğunu düşündüm. ;)))

@blacknate: Her gün farklı Prada, Gucci çanta takan bir kızla ortak yönüm mü varmış? Şaşırdım.

Nathan'ın cevabı gülmeme neden olmuştu. Belki de sandığım kadar kötü biri değildi. Bana asılmayı ve bu kadar gevşek olmayı bıraksa arkadaş olabilirdik.

@iamsolizy: Stark. Ortak yönümüz, Stark.

@blacknate: Ah, şimdi anlaşıldı. Bak Liz iyi kızsın, güzelsin, biraz akıllısın da. Ama Stark'a karşı seninle iş birliği falan yapmayacağım. Bir ara takılmak istersen söyle onun dışında beni bu işe karıştırma.

Nathan Black beni gerçekten şaşırtmıştı. Liz'i geri çevireceğine inancım yoktu oysaki. Diğer mesajlara göz gezdirdiğimde önemli bir şey olmadığını gördüm.

"Neyse, Cass. Kapatabilirsin."

Ekran ortadan kaybolduğunda yerimden kalktım ve salona geçtim. Bugün Cumartesiydi ve Peter sabahtan akşama kadar sokaklarda olacaktı. Diğerlerinin aileleriyle programı vardı ve ben de tek başıma evde tıkılı kalmıştım. Aman ne hoş(!) Battaniyemi üzerime serdikten sonra televizyonu açtım ve aptal programlardan bana en uygun olanı seçtim.

"Bay Hogan, geldi."

Kafamı arkaya çevirdiğimde Happy'i görmüştüm. Mutsuz görünüyordu. Ve Happy pek mutsuz görünmezdi.

"Orada benim için de yerin var mı ufaklık?"

Battaniyeyi işaret ettiğinde kafamı salladım. Yanıma gelip oturdu ve battaniyenin diğer yarısını üzerine çekti.

"Anlatacak mısın acaba?"

"Neyi?"

"Neden bu kadar asık suratlı, mutsuz, hayattan bezmiş ve ölmek istiyor gibi durduğunu?"

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "May... galiba beni terk edecek."

Aman Tanrım! Happy'nin sesi titremişti.

"Happy bunu da nered-"

"Beni terk edecek Lisa! Ne yapacağım?!"

Bana sarılıp ağlamaya başladığında şoka girmiştim. Koca adam beş yaşındaki bir bebek gibi ağlıyordu. Bir müddet ağlamasına izin verdikten sonra onu itekledim.

"Doğru dürüst anlatır mısın artık?!!"

O kızarmış burnunu çekerken sehpanın üzerindeki peçete kutusunu alıp kucağına atmıştım.

D.R.E.A.MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin