7. BÖLÜM 2. PART

2.8K 287 60
                                    

Hamza karşısında hiç sarsılmamış, kuzguni bakışlarını gözlerini kaçırmadan ona dikmiş adamdan ürkmüştü. Ürkmesinin tek nedeni Hicran'ın gerçekleri söylemesiydi. Alaz karşısında aniden darmaduman olan dağa güldü bir süre daha. Yüzünde ki her sinir noktası hareket eden adamın omuzları düşmüş vaziyette gerilemişti. Önüne attığı yemi yutan bir tavşan gibi ona attığı boş lokmayı yutan adama kahkahalarla gülmemek için kendisini sıktı.

"Demek ki haklıydım" dedi iç sesi. Hicran isteyerek onunla nişanlı falan değildi. Elde avuçta durmayan kızın zaten böyle birisiyle birlikte olmasına asla yakıştırmamıştı. Belki yakıştıramadığı kızı başka bir adamla beraber düşünmekti.

"Nereden çıkardın bunu!" dedi adam kendisini zorlukla toparlayarak.

"Ben değil sen, senin tepkilerin bu şüphemi doğruluyor" dedi gülümseyerek.

"Sana son kelamımı ettim,  Hicran'dan uzak duracaksın."

Hamza öfkesine yenik düşüp de adamın karşısına çıktığı için binlerce kez pişmandı. Pişmanlığı içinde büyümeden arkasına dönmüştü ki arkasında ki omuzları hala dik pozisyonda duran adamın sesini işitti.

"Durmazsam" dedi Alaz gür sesiyle.

"Hicran'dan uzak durmazsam ne olur Hamza!"

"Olacakları o zaman görürsün" dedi Hamza aynı öfkesiyle karışık yeniklikle. Alaz ardına bakmadan yürüyen adama tekrar gülecekti ki hemen yanına yaklaşan güzelliğin kokusu geldi burnuna. Arkasına dönmeden ahu dilberin kokusu genzini yakıyordu.

"Çorbayı dökmüşsün" dedi kız üzerinde ki sarı çorba lekesine bakarak. Alaz ilk defa kendi arzusuyla onunla doğrudan konuşan kıza baktı. Hicran yaptığı şeyin yanlış olduğunu hissetmiş gibi tekrar önüne dönüp gidecekken Alaz kıza mani oldu.

"Dur bekle, paltom üzerime ağırlık yapıyor elim kolumda dolu. Taşır mısın odaya kadar?"

"Olmaz" dedi hızlıca.

"Çok değil" dedi Alaz hızlıca.

"Bak şurada ki odada kalıyoruz, hem annemde var. Endişen ben isem arkamdan gelirsin" dedi Alaz. Bir elinde çorba tabağı diğer elinde ekmek ve kaşık taşıyan adamın omuzlarından her an düşecek paltosuna bakındı Hicran.

"Bak eğer yere düşerse çamurlanır, daha bir hafta daha buradayız. Kışa girdik, zaten havalarda soğuk-" Alaz bi çocuk gibi bulduğu bahanenin hemen arkasına sığınmıştı. Hicran adama çaktırmadan omuzlarından düşecek gibi duran paltoya baktı.

"Niye giymedin öyle attın omuzlarına? Bana ne senin hatan!" dedi kız öfkeyle.

"Tamam söz bi daha konuşmam seninle, yardım et işte. Anam da hasta" diye tamamladı kendisini. Ah şimdi anası görseydi bu hallerini oturur iki saat başının etini yerdi ya. Koskoca Alaz Ateş körpe bir kız için kırk takla atar hale gelmişti. Parmağına asla takmadığı yüzüğü de olmadığı için kız onu evli falan da bilmiyordu tabi.

Kız kabullendiğini asla belli etmeden usulca elini uzatıp aldı paltosunu omuzlarından. Alaz kıza çaktırmadan gülümsedi. Yüreğinde liseli bir ergeninin ilk aşkına yaklaşırken ki heyecanı vardı. Hoş o hiç lise de de aşık olmamıştı ya. Küçük narin bedenli kız paltosunu ona hissettirmeden almıştı eline yürürken asla onu geçmiyor üç adım gerisinde yürüyordu ama Alaz hafif sola baktığında kızı görebiliyordu.

"Sağol.."

"Allah garibanlara yardım etmemizi buyurmuştur" dedi kız. Alaz güldü.

"Ben gariban mıyım senin gözünde?"

HİCRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin