21. BÖLÜM

3.8K 311 99
                                    

Bütün geceyi yanı başında uyuyan kızı seyrederek geçirmişti. Sol eli alnıyla çenesinin arasında gidip gelirken siyah çarşafa arsızca dalga dalga yayılan o saçlara dokunmamak için kendisiyle savaşmıştı. Uykusunda bile hep tedbirde olan kaşları hafif çatılmış haldeydi. Rüyasında belki de beni görüyordur düşüncesi istemsizce dudaklarında bir gülümseye neden oldu. Onunla savaşırken aslında bir o kadar kendi içinde ki Alaz'la mücadele ettiğinin farkındaydı. İçinde ki savaş Hicran'ın öfkesiyle ve kiniyle her seferinde daha çok alevleniyordu. Başını berjerin baş kısmına doğru yaslarken düzenli nefes alıp veren kızı tekrar bakındı. Güzeldi, belki güzelden daha öte. Kızda onu çeken bir çekim vardı sanki, öfkesine, kinine rağmen ona ettiği onlarca hakarete rağmen o çekimden vazgeçemiyordu. Bir anda Alaz'ın kulağına kuzeni Boran'ın düğünü için gittikleri Mardin'de Ayaz ağanın söyledikleri geldi.

"Seviyorsan vazgeçme" demişti Ayaz ağa. Onu hiç şüphesiz anlayacak tek erkek belki de oydu. Ayaz ağa yıllarca beklediği şeye sonunda ulaşmış iki çocuk babasıydı şimdi bir gün Hicran'ın da ona yenileceği düşüncesi tekrar kanını kaynatmaya yetti. Dümdüz karnında ki hafif şişkinliği hayal etti. Orada onlardan bir parçayı, bir çocuk. Alaz hayaliyle bile nefes nefese kalırken Hicran huysuzca döndü yatağın içinde.

"Kesinlikle beni görüyorsun rüyanda" dedi bu kez sesli bir şekilde. Rüyasında bile ona öfkelenen kadına hayran kalmıştı bir kez daha. Gün yeni yeni doğarken Alaz alaca karanlıkta hafif doğruldu. Düşünmesi için soğuk bir duş aldı. Uykusuzdu dün olanları düşündükçe bütün kemikleri tekrar geriliyordu sanki. Eli duşa kabinin cam kısmına dayandı, kasları soğuğun altında henüz çözülmemişler, ince bir sızı çekiyordu. Başını kaldırıp soğuk suyun doğrudan yüzüne vurmasını sağladı. Hicran hala uyuyordu, uyansa zaten sesini duyardı. Kapıyı kilitlemişti ve anahtar banyo çıkardığı pantolonunun iç cebindeydi.

Alaz havluyu beline dolarken hala ses gelmediği için bir kulağı kapıda kurulanıyordu. Saçları alnına dökülüyor kesilmeyi bekliyorlardı. Hicran onda ne akıl bırakmıştı ne de başka bir şey. Tıraş makinasını çalıştırırken sakallarını tamamen kesme düşüncesi aklına geldi. Bir süre keskin hatlı yüzüne baktı aynada. Sakal onu daha mı yaşlı gösteriyordu? Alaz ondan sekiz yaş genç olan karısını anımsayıp belki de dört yıldır asla tam olarak kesmediği sakallarını düşünmeden kesti.

Hicran yumuşak yatağın içinde hafif kıpırdanarak uyandı. Pencereden sızan gün ışığı doğrudan yatağa düşüyor bu da onu rahatsız ediyordu. Uzanıp yatağın dört kenarından çıkan direklere bağlı olan ince cibinliği çekme fikri geldi. Eli boşluğa doğru süzülürken bir anda yatağın yanında duran komedinin üzerinde bir şeyler devrildi. Hicran sıçrayarak doğruldu ve etrafına bakındı. Soğuk su dolu bir bardak yere dökülmüş yanında duran ilaçlar hala duruyordu. Genç kız endişeyle neler olduğunu hatırlamaya çalışırken dün geceye ait görüntüler bölük bölük geldi aklına. Kaçmış ama Alaz onu gene yakalamıştı. Onu konağa getirirken ettiği yeminler hala kulağıydı kızın. Sanki daha fazla öfkelenmesi mümkünmüş gibi kaşlarını çattı ve Alaz'ı arar gibi etrafına bakındı. Banyodan gelen sesler adamın uyanık ve hala odada olduğunun kanıtıydı işte. Hicran ayağa kalkıp yere düşen bardağı aldı. Soğuk su dolu sürahiden su doldururken hala elleri titriyordu. Uyandığında hep soğuk su içtiğini Alaz nerden biliyordu? Genç kız bu ayrıntı üzerinde çok durmadı. Bu kez gözünü kapıya dikti. Koşar adımlarla kapıya ilerledi. Kapının kolunu bir iki kez çevirdi bir sonuç alamayınca bu kez çıldırmış gibi sürekli hızlıca çevirmeye başladı.

"Allah'ın gazabı üzerinde olsun!" diye mırıldanırken hala öfkesi dinmiş değildi. Alaz banyo kapısını açıp sırtı ona dönük kapıyla mücadele eden kızı izledi. Ayna da gördüğü yabancıyı o nasıl karşılayacaktı?

HİCRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin