3. BÖLÜM

4.3K 316 80
                                    

Yukarıda Hamza'nın bir resmi yer almaktadır :)

Eti bedenine ağır geliyordu, sızlayan kemiklerinin arasında ki sızı daha fazla artmıştı. Onu kurtarmak için evin kapısını kıran adamı tanımak da zorlanmıştı şişmiş gözüyle.

"Orospuluk mu yaptın da istemediler seni!" diye bağırmıştı büyük abisi. Yalvarıp daha da acısını katlamaktan yorulmuştu.

Yapmadım dese yalvarsa daha az mı acıyacaktı yaraları?

Daha mı az vuracaklardı? Daha çok mu acıyacaklar, merhamet edeceklerdi?

Anası abilerinin ellerinden onu korumaya çalıştıkça o da zarar görüyordu.

"Duydunuz işte, öldüreceksiniz yavrumu bırak analık hakkım için."

Babasının artık gücü yetmediğinden ona yapılanlara dayanamıyor diğer odada sigarasını içiyordu. Kendi sardığı sigaranın kokusu burnuna kadar gelmişti.

"Sigarada ki tütün gibi alev alsam" dedi içinden. Yansam, kavrulsam bir duman olup uçsam. Kanatlarım yok ama duman olursam kaybolurum, yok olurum. İnsan hiç yok olmak için dualar eder miydi? İnci ağladığı kırmızı kilinin üzerinde ona atılan tekmelerin küfürlerin arasında dua ediyordu.

Yaşamayı değil ölmeyi dilemişti. Anasının örerken öptüğü saçlarını küçük abisi asılmış sanki bütün canı oradaymış gibi bir çığlık koptu ağzından engel olmadı.

Ne zaman süre bitti de o kapı kırıldı bilmiyordu. Mustafa diye konuşulan adama silah doğrultan abisi yüzünden geri adım atmıştı.

"Geri çekil!" diye bağırıyordu İbrahim üçüncü abisi. İçlerinde ki en öfkelisi belki de oydu, köy kahvesinde ki attığı havanın cakasından bütün köy beye kız verecekler diye onu el üstünde tutmuştu. Şimdi durup dururken nişan bozulunca kopacak kıyametten o da ağzına düşen payı alacaktı. Oto tamircisinden aldığı beş bini düşündü soluğu her seferinde kesiliyordu. Adam kız kardeşi beye gelin oluyor diye o kadar parayı saymıştı eline. Şimdi işler tersine dönerse o para için peşine düşerdi, İbrahim kumarda kaybettiği on bin üzerini kapatmak için almış o parayı borcu bir gece üç katına çıkınca da mekan sahibine Alaz Ateş'in kayınbiraderiyim demişti de zor inandırmıştı kendisini.

"Leşini sereriz sokağa, parayı al eniştenden sonra gel mekana. Bak sana Ateş'in akrabasısın diye hürmet edip iki hafta veriyoruz, ya getirirsin parayı yada görürsün tahtalı köyü."

Kızı kolundan tutan büyük abisine yardım etmek için silahını ondan aldı ve adama doğru yöneltti. Mustafa arabanın torpidosunda bıraktığı kuru sıkıyı yanına almadığı için pişmandı.

"Bırak kızı, sağ komaz Ateş seni!"

"Sıkıysa gelsin ulan! Alayı gelsin, nişan bozuldu bacıma daha da sözünü geçiremez o herif!"

"Abi?" dedi en küçükleri.

"Al İnci'yi İbo, koy arabaya gidiyoruz"

İbrahim abisinin dediğine uydu anasının sütümü helal etmem laflarının arasında kızı bir çöp poşetini yerde sürükler gibi rahatlıkla sürükleyerek bindirdi beyaz kartala. Kız arka koltukta camlara vuruyor anasına bağırdıkça Mustafa'nın eli kolu dolanmıştı.

"Ulan kız daha çocuk, canını mı alacaksınız!" dedi Mustafa.

"O seni ilgilendirmez! Takip edersen kururum kızı, takip falan etmeyeceksin! Namus meselesi bu, karışırsan sana da acımam!" dedi İbrahim.

***

İnci arabanın tümsekli yollarda sürekli zıplamasından hoşlanmazdı. üç abisi onu cam tarafında ezerek oturuyordu. Küçük abisine bakmaya korkmuştu, belki o acır diye düşünmüştü ama o da acımıyordu.

HİCRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin