Bahçeye çıktığımızda kolumu bıraktı.
''Ne duydun ? Bu soruyu bana yöneltiğine göre onları dinlediğimi görmüştü.
''Hiç bir şey. '' Neden bilmiyorum ama ona yalan söylemek beni baya kötü hissetirmişti.
''İnanmalımıyım ? ''
'' Neye inanacağın umrumda değil, ben söyliyeceğimi söyledim. ''Yemediği her halinden belliydi.Ama niye gülüyordu bilmiyorum.
''Bu haline bayılıyorum . ''
''Nee! '' NE dedin sen ''Şimdi ise daha çok sırıtıyordu.Bay pislik.
''Hiç bir şey. '' pislik sırıtıp uzalaştı.Bende güldüm,evet güldüm çünkü hoşuma gitmişti.
******
Odamda yatağıma uzanmıştım.James'i düşünüyordum sonra bir anda öncesi yani William ve Jessica geldi aklıma.Kapı çalıyordu.Tahminim William yada Mia tarafındaydı.
'' Selam komşu.'' Andrew bembeyaz dişleriyle sevecen bir gülüşle karşımdaydı.Siyah eskitilmiş kot pantalon, mavi tişört ve siyah bir ceket giymişti saçları yine özensizdi ama genede tatlı bukleleri gözünün önüne düşüşü onun bu düzensizliğini örtüyordu.
''Selam komşuuu.''
''Eğer müsaitsen kısa bir ziyaret yapabilirmiyim.''
''Tabii ki .'' Andrewla henüz tam olarak 48 saat bile geçirmemişken nasıl bu kadar samimi olabilmiştik anlamıyorum.Sanki uzun zamandır tanışan biriymişiz gibi geliyordu.Bana Adam'ı anımsattı. Bir an o aklıma gelince onun ölümünü ne çabuk atlattığım aklıma geldi.Tek arkadaşım,o daha yeni ölmüşken nasıl bu kadar umursamaz olmuştum.
''Hey,Alcyone iyimisin.''
''Aa,sadece dalmışım.''
''Eğer her dalgınlığında yüzün bu hali alıyorsa nereye daldığını bilmek isterim.''Bunu henüz ona anlatmam için çok erkendi. Anlayışlı bir gülümseme yoladı ve sonra dizimi sıktı.Dokunuşuyla vücüdüma sanki elektirik vermişler gibi titredim bundan emindim çünkü Andrew'da şaşkın gözlerle bana bakıyordu.İkimiz koltukta öylece birbirimize bakarken kapı çalıyordu yine.Kendime gelmem zaman aldı sonra kalktım ve kapıyı açtım.Gelen Jessica idi.Aklımdan tamamen çıkmıştı.Bir şey konuşmak için geleceğini söylemişti ama ben şu dakikadan sonra birşey dinleyebilirmiydim hiç bilmiyorum.
''Merhaba, biraz geciktim kusura bakma.''
''Aa..sorun değil tabii geç.'' Tam o sırada gözleri arkamda bir şeye odaklandı.Fazlasıylada şaşırdı.
''Aa.. şey.. yalnız konuşucaz sanmıştımda'' dedi bana dönerek.Ben cevap veremeden zaten Andrew lafa karıştı.
''Bende zaten gidiyordum.Alcyone.-Bana uzunca baktı sanki biz senle zaten sonra konuşucaz der gibi-İyi geceler ''
''İyi geceler,Andrew.''
****
Jessica ile biraz sohbet ettik.Bana neden öyle çıkıştığını,bundan pişman olduğunu felan konuştuk bir yandanda gizlice arakladığını söylediği şarabı içiyorduk.Fazla içmediğimi söylesemde onu kırmadım ve içtim.Aslında bu konuda pek bir bilgim olasada tadı fazla acı gelmişti.Yine aldırış etmedim.
''Bir kadeh daha ? ''
''Gerçekten Jessica,bu kadarı yeterde artar. '' Halinden memnumca gülümsedi.
''Neyse bende kalkıyım.Tatlı rüyalar Alcyone.'' Fazlasıyca kibarca telafuz etmişti.
''Sanada.''
Günün verdiği yordunlukla duşa girdim.Sıcak su ile rahatladığı hissettim.Aynadaki yansımama baktım.Resmen çökmüştüm.Daha fazla bu görüntüye katlanamayarak.Banyo kapısına uzandım.Kapının kulpunu tutmak istiyordu ama bir türlü yerinde durmuyor hareket ediyordu.En sonunda tutup açtığımda kapıyla beraber yere yapıştım.Kafamın acısını hissedemeyecek kadar uyuşuk durumdaydım.Bağırıp yardım istemek istiyordum ama boğazım kurumuş dilim ise içeri kaçmış gibiydi.Göz kapaklarım ağırlaşıyordu.Daha fazla dayanamayarak gözlerimi kapatırken beraberinde bir ses duydum birisi bir şey söylüyodu.
Kız hayata gözlerini yumduğunda,tüm düşmüş olanlar yeniden özgür kalacak.
Kız hayata gözlerini yumduğunda,tüm düşmüş olanlar yeniden özgür kalacak.
Kız hayata gözlerini yumduğunda,tüm düşmüş olanlar yeniden özgür kalacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black & White #WATTYS2015
ActionAlcyone'nin hayatı bir anda hiç beklenmedik gelişmeleri yer verir.Yeni şehir,okul,arkadaşlık üçlemesiyle yeni olaylar bu üçlüye katılır ve kendisini yüz yıllık bir lanetin içinde bulur.Tek çözümse onun laneti hatırlaması ve tüm düşmüşlerin geri eski...