''Bakın bu saçmalığa bir son verin artık ! '' çıldırmıştım.Ya biran önce açıklayacaklardı yada ben çıldıracaktım.James sakince konuştu.
''Şimdi tekrar el ele tutuşun,umarım işimize yarayan bir vizyon görürsünüz.Böylece bizimde işimiz kolaylaşır.
İstemiyordum.Andrew'ın elini tutmayı,tekrar öyle birşey görmek istemiyordum.İsteksizce bana yaklaşan Andrewdan uzaklaştım.
'' Denemeliyiz Alcyone,en azından bu şeyin normal olmadığını ikimizde biliyoruz.Gerekli açıklamaları yaptılar.Tek yapmamız gereken o vizyonu görmek.'' O haklıydı.Biliyordum.Ama sadece korkmuştum.Sonra elini tutuverdim.Hiç beklemeden görüntüler zihnimize aktı.
Ağaçların arasında huzursuzca dolaşıyordum.Etrafa bakındım.Bizim okulun arka tarafında kalan ormanlıktı burası.Arkamı kolaçan ederek ilerledim. İlerledikçe içimdeki korkuda artıyordu.Sonra...sonra karnımı okşadığımı fark ettim.Karnımı seviyordum.Bu duyguyu...sanki bana ait bir şeyi.Okadar sevgi doluydum ki ona o kadar titriyordum ki.Sonra biri konuştu.Kafamı kaldırdım.Bir asker elinde kılıcını bana kaldırmış bekliyordu.Bir şeyler fısıldadı konuştuğu dili bilmiyordum.Arkamda bir başkası ona cevap verdi.Hangi taraf iyi hangi taraf kötü anlayamadım.Sonra önümdeki asker şapkasını çıkardı.Yüzünü gördüm onu...James'i bana elini uzattı hiç tereddüt etmeden ona uzandım.Bana sarıldı.Sonra bir başkasına teslim etti Mia!! şimdiki kısa mavi saçı yerine uzun altın sarısı saçları vardı.Ama üniforması yoktu onun yerine ince uzun bir elbise vardı üzerinde sanki tiyatrodan fırlamış gibi.Başındaki şapka asla beğenmeyeceği bir şeydi nasıl takmıştı onu.Birlikte ilerlerken ne çok insanın burada olduğunu fark ettim.Oysa kısa bir sürede nasılda geldiklerini fark edememiştim.Sonra kılıçların sesini , çığlıkları , haykırışları duydum ve kanat seslerini Mia beni sürüklerken arkama baktım.Bem beyaz tüylere o kadar muhteşemlerdiki.Sonra aniden durduk.Bu sefer kara kanatlı bir melek önümüzü kesmişti.Yanındaki melekte ...Jessica idi.Şeytanice sırıttı.Mia ile bir şey konuştular.İkisi birbirlerine atıldılar ben olayın şokunu yaşadım.Geriledim.Mia beni unutmuş Jessica ile havada çarpışıyordu.Diğer melek ise bana atıldı.Ne yapacağımı bilmeden orada öylece dikildim.Sonra bir sıcaklık hissettim.Okadar yoğunduki karnım adeta yanıyordu.Baktım.Kan.Tüm elbisenin beyazlığını kırmızıya büründürdü.Sonra.Ölümü hissettim.Karnımdaki şeyin ölümünü.Ağlayışını.Bende ağladım.Çünkü ona sahip olamayacaktım.Ama ikimizde ölüyorduk.Sonra düştüm ama bir beni tuttu.James... yaşlı gözlerle baktım.Oda bana.İkimizde son kez birbirimize bakarken.Onun göz yaşını sildim. beni öptü. İyice son kez sardı beni kollarına.
Vizyon bittiği gibi yere kapaklandım.Başım zonkluyordu.Bedenim okadar halsizdiki.James beni bir taşa oturttu.Mia da Andrew'a yardım ediyordu.Onun Andrew'ı bir hareketle kucaklamasına şaşırıp kaldım.O cılız kızın.
''Peki,daha iyimisin ? '' James'e döndüm.Gözlerime baktı ağladığımı fark etti.
''Alcyone'' Yanağıma dokundu.
''Ne gördün,birtanem.'' Bu sözcükleri duymak canımı acıttı nedense.Ve sonra söyledim.
''Savaşı.'' James alnımı öptü.Yanıma oturdu ve bana sarıldı.Sonrada sadece benim duyabileceğim şekilde konuştu.
''Zor bir durum.Beynin bunu idrak etmesi zaman alıcak.Ama kalbin...o nediyor Alcyone''
'' Bu şey herneyse bir daha asla olmasın.''
''Olmayacak,s...'' Sonra sustu.Devam etmesi için erkendi.Bu kararı ben vericektim.Her nekadar cevabı zaten biliyor olsamda.
***
Olayın üzerinden iki gün geçmişti.Tim bu konuyu kendi tarafına taşımayacaktı.Yani kara kanatlılara.Bu durumsa daha karışıktı.Jessicaya gelince ona karşı hiçbirşey bilmiyormuşum gibi davranıcaktım ama tabiki baş düşmanım olduğunu bilicektim elbette.Bu iki günde oturdum düşündüm.Tüm bu şeyleri,neler olacağını ve bana neler getireceğini.Andrew henüz Ana'ya durumu açıklamamıştı.Bende babama.Bugün beni görmeye gelicekti.Ayrıca okul idaresininde Melek olduğunu öğrendiğimden beri şoktaydım.Jamesle ufak bir sohbet ettik.Mrs.Julian'a güvene bilceğimi ''bizim'' tarafımızda olduğunu söyledi.Son vizyon ve bebek hakkında soru sorsamda konuşmadık.Şu iki gündede Andrew odamdan çıkmıyordu.Bende bunu fırsat bilip bir dolu soruyu ona yöneltip fikirler yürütüyorduk.En önemliside Ana ile vizyon görebilirmiydim bunu merak ediyorduk.James bu kadar şeyin bile fazla olduğunu söyledi daha azını bilememiz gerekiyormuş.Artık idrak edemediğim bir çok şeyi kesin olmasada kestirebiliyordum.Benim için bir savaş olmuş ve bu savaşında sonucu hala belli değildi.Şimdide babamı ziyaretçiler için olan okulun arka bahçesindeki masada oturmuş bekliyordum.Onu görünce mutlu oldum.Koşup ona iyice sarıldım.
''Hey,bakıyormda baya özlenmişim ha ''
''Baya kelimesi şuanki özlemimi yetersiz kılıyor baba . ''
Bir süre sohbet ettikten sonra bana okulunda yeni bir hoca ile tanıştığından bahsetti daha geleli üç gün olmasına rağmen onu met etmeden duramadı bunun bana verdiği sinyallerin farkındaydım ama bunca zamandır mutlu olmayı hak etmişti.Babamın hayatı yoluna girerken benimkinin nasıl bir yola girdiğini düşündüm.O keyifle bana işini anlatırken onu izledim.Normal hayatımızı en azından paramız pek fazla olmasada huzurumuz ve mutluluğumuz vardı. Adam ölene dek sonrasındada burdaydık işte.Hayatımın şu iki ayda apayrı bir yere sürüklendiğini fark ettim. Ve bunu babama anlatamıyordum anlatmak istesemde deli olduğumu düşünürdü her halde.Bir süre onunla olmak istedim en azından bir kaç gün.Sonra elini tuttum ve konuştum.
''Eğer izin alabilirsen.bir kaç günlüğüne yanına gelebilirmiyim.'' Şaşırmıştı.Lafının ortasında diyivermiştim çünkü.
''Okul müdürünüze rica ederim ama... yinede şansımızı deneyelim bakalım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black & White #WATTYS2015
ActionAlcyone'nin hayatı bir anda hiç beklenmedik gelişmeleri yer verir.Yeni şehir,okul,arkadaşlık üçlemesiyle yeni olaylar bu üçlüye katılır ve kendisini yüz yıllık bir lanetin içinde bulur.Tek çözümse onun laneti hatırlaması ve tüm düşmüşlerin geri eski...