Fazlasıyla yorgundum.James gitmişti,geri döneceğindende şüpheliydim.Babam tatlı tatlı gülümseyerek kapıda beni izliyormuş meğersem.Bende ona aynı gülüşü göderdim.
''Kim o ? ''
''Kim kim ? ''
'' Seni böyle düşündüren kişi ? ''
'' Kimseyi düşündüğüm,yok baba sadece dalmışım işte.''Yalan!O da biliyordu zaten.Ama üstelemedi.Şu aralar James ile olan durumumuzda gelişmeler vardı.Daha iyiydik eskiye göre,tabi şu bir anda gelen kalkıp gitme işi olmasa daha iyi olurdu ama neyse..
''Tatlım,sana iyigeceler öpücüğü verdikten sonra gideceğim.'' Gidecekmi? NEDEN?
''Yanımda kalırsın sanmıştım,hem daha yarım saat önce yanına gelmem gerektiğini söylemiştin.''Gözlerini kaçımıştı işte kendini ele verdiği an,ne söylerse söylesin yalan söyleceğini biliyordum.
''Biliyorsun yoğun çalışıyorum sabah tekrardan gelicem zaten sadece...sadece iyi bir uyku için eve gidiceğim o kadar.''
''Peki ya sonra ? Yanına gelicekmiyim ?'' Aslında bunu hiç düşünmemiştim,eğer babam ciddi ise okul değiştirmek felan ne biliyim bir an hiçte istemediğimi fark ettim.
''İstersen bu konuyuda düşünürüz.Ama şimdi uyu hadi,sabah görüşürüz.'' Alnımdan öptü sonrada gitti.Şimdiyse babama selam verip içeri giren ANDREW vardı.Tanrım bu son olsun lütfen!Uykum var!!
''Babandan sonra bende bir göreyim dedim.Malum.-neden bahsettiğini anlamıştım-.
''Evet,haklısın ama mümkünse kısa olsun uykum var.'' Gözümü ovuşturdum,saate baktım saat 1'i gösteriyordu.İyide bu saatte hasta ziyareti ne iş ?
''Benim ziyaretim biraz uzun olucak aslında...
''Andrew,lütfen..
''Bekle,yanında sana birinin gözkulak olması lazım ben bu gece rafakatçinim bir kere,hadi yat bakalım.''
''Sen ciddimisin.''
''Hiç olmadığım kadar.''
''Bak gerçektende..
''Uyumadınmı sen hala.'' Gözü kapalı koltuğa uzanmış,tıslıyordu.Sonra bende kapattım gözlerimi,umarım güzel bir rüya görürdüm.
''Tatlı rüyalar.'' Güldüm.
''Sanadaaa''
*****
Birisi bağrıyodu.Resmen kulak zarımın patlayacağını düşündüğüm şekilde.Ama gözlerimi açamıyodum.Sonra düşünceler yani sesler zihnime aktı.Her ne oluyosa iyibirşey değildi.Ses durdu ve sonra netleşti.Birisi adımı söyledi.
Alcyone,Beni duyuyorsun bunu biliyorum.Şuan zihninde olmaktansa..yanında bu konuşmayı yapmak isterdim.Ama bunu yapamıyorum.Beni öldürürler.TANRIM!-sinirle bağırdı-Sana aşık olmamam gerekiyordu,herşeyi mahfettim,herşeyi...Hepsi benim yüzümden olucak.Senden özür dilerim.senden ve tüm herkesten.Kendine iyi bak bu..bu olucak herşey için bir uyarı Alcyone...Kimseye ama kimseye güvenme.Seni seviyorum...
Öyle bir çığlık attım ki,boğazım yırtıldığını düşündüm.Korktum.hemde çok.Çünkü bu...bu şey adı her neyse William bana ne anlatmıştı öyle,rüyamıydı bilmiyorum belkide ilaçların etkisiydi ama,her ne ise beni gerçekten dehşete düşürdü.''Alcyone!'' Andrew'da çığlığıma çığlıkla karşılık verip,koltuktan sıçramış ve yere düşmüştü.
''Üzgünüm.Galiba fazla korktuğumdan oldu.''
''Ah!Bir şey oldu sandım.''
''Sadece rüya.'' Bundan bende emin değildim.Ama öyle olmasını istediğimi fark ettim.
*****
Sabahın saat 7'sin hoş bir ''Hastane'' kahvaltısı ile güne başladım.Çıkıcağım için mutluydum.Doktor ve hemşire beni tekrar ziyaret ettiler.Sonrada çıkışımı verdiler , ben giyinirken acaba babam yoldamı diye düşündüm.Mia bana giyinirken yardım etmek istedi.Bende kendim hallede bileceğimi söyledim.Oda şimdi kıyafetlerimi bir poşete koyuyordu.Artık hazırdım ama ortalıkta hala babam yoktu.Birden kapı açıldı.Histerik olarak
''Baba!'' dedim ama gelen Andrew'dı.Mia ile ikisi şaşırıp birbirlerine baktılar sonra Mia anlayışla gülümsedi ve işine devam etti bende Andrew'a döndüm.
''Şey..aslında baban değil.Ben çıkarıcam seni hastaneden ve..
''Neden,babam gelmedimi? '' Cevabı bildiğim halde yinede sormuştum.Üzüldüğümü fark ettim.Kesin bir nedeni vardı eminim sonra açıklıycaktı.Yoksa niye hastanedeki kızını çıkarmak için gelmemiş olsun ki!
''Biraz önce haber verdi-Mia'ya bir bakış attı-Çok önemli bir işi çıkmış ama..
''Neyse,biz de zaten hazırdık.Öyle değilmi Mia?
''A..şey.. evet,''
''Hadi,çıkalım artık şu hastaneden.''Ve yine ikisi birbirlerine bir bakış attılar,şayet bir daha olursa,pek hoş şeyler demiyecektim.Sonra Andrew ortamın havasını değiştirmek için yine marifetini gösterdi.Bana kolunu uzatarak
''Majesteleri,arabaya kadar size eşlik etmemde bir sakınca varmı acaba.'' Salak şey beni güldürmeyi öğrenmişti.
''Elbette,lordum.'' diyip koluna girdim.Mia biraz şaşırmış gibi bir hali vardı.
''Leydim,bu davetimi kabul ederek beni onurlandırdınız.''
''Ne demek, benim için bir şereftir.''
''Tamam,hadi ama gidelim artık şu arabaya! çakma lord ve leydi!Hadi!'' İşte klasik Mia.Gelemezdi böyle şeylere .
****
Okulun kuleleri gözükürken,gerildiğimi hissettim.Mia elimi sıktı.Bu gibi şeyleri çok çabuk anlıyabiliyordu.Yada ben fazla belli ediyordum.Okula yaklaştıkça midem kasıldı.Acaba yemekle alakalı oldukları konusunda eminlermiydi? Belkide James gibi düşünseydim Şarap olup olmayacağı konusunda...Bu düşünceyi geldiği gibi yok ettim.Jessica'nın böyle bir şey yapmış olması imkansız olurdu.Hemde hiçbir neden yokken.Böyle bir insan olmayacağı konusuna kanağat getirmiştim.Mia kadar olmasada onada güvenebileceğimi biliyordum.Güven demişken..O rüya her ne idiyse bir daha ona benzer bir şey olmamasını diliyordum.
''Tanrım,Donuyorum.'' Mia çığlık atar gibi söylemişti.Bende öyleydim.Okul ne kadar ağaçların arasında olasada koridorlarda sürüklenen o rüzgar sizi bir buz kütlesine dönüştürmeye yeterdi.Odama donmadan varmıştım.Ama aslında donmuştum.Mia'ya gitmemesini söylememe gerek kalmadı.Bir süre misafirim olucaktı.Ben duşa girdiğimde,yine midem kasılmıştı.Bu olayın etkisinde kalacağım belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black & White #WATTYS2015
ActionAlcyone'nin hayatı bir anda hiç beklenmedik gelişmeleri yer verir.Yeni şehir,okul,arkadaşlık üçlemesiyle yeni olaylar bu üçlüye katılır ve kendisini yüz yıllık bir lanetin içinde bulur.Tek çözümse onun laneti hatırlaması ve tüm düşmüşlerin geri eski...