5

21 6 0
                                    


Haftasonuydu ve Tahir güne çok güzel bir haberle uyandı.
Emir Tahire mesaj atmıştı;
-Tahir günaydın kardeşim sana bir haberim var,kuzenim olan Deren okul değişikliği yapıp bizim okula gelmiş pazartesi günü de başlıyormuş , yazıyordu.
Tahir kendi kendine belkide odur belkide gerçekten herşey düzeliyordur diyip kahvaltı yapmadan dedesinin mezarına gitti.
Fikretin bir defteri  vardı ve  hergün 1-2 saatini odasına geçip deftere bir şeyler yazmakla geçirirdi.Fikret zayıf bir adam olmasından dolayı odasında üşüse bile yazarken sadece kalbini hissediyordu…
Tahir o defteri açtı ve dedesi en son yazdığı sayfaya yıldız atmıştı.
O sayfada şunlar yazıyordu;
Ben şu gerçeğe inanıyorum,Aşk ve hayat satranç oyununa benzer, ya kazanırsın ya kayberdersin yada berabere kalırsın.
Bu oyunu karşınızdakini severek kazanamazsınız bu oyunu kazanmak oynatmak demektir.Karşınızdakini piyon yerine koyup birazda aklınızı kullanarak kazanırsınız,kaybetmek ise piyon yerine konulmak yani kullanılmak demektir.Piyonları sadece öne sürüp önden onları gönderirsin dimi ?. Bu oyunda berabere kalmak ise çok zordur ki ben 68 yaşıma kadar  1 2 defa gördüm sadece.İki tarafında birbirine sımsıkı bağlanması 2 bedende tek yürek olması demektir.Peki ya senin bu oyundaki sonucun ne ?
Yazmıştı dedesi.
Tahir kendi kendine düşündü ve ben bu oyunda  berabere  kalmalıyım o zaman dedi..
Dedesinin özlemi içinde hala bitmemişti bir yaraymış gibi hep kaldı ve kalacaktı orada.Kabuk bağlamayan ve iyileşmeyen bir yara gibi. Emir arıyordu,Tahir telefonu açtı ve;
-Kardeşim biz evin ordaki staddayız sende gel istersen dedi ve kapattı.
Tahir düşündü ve biz ? diyerek gülümsedi.
Git gide bağlanıyordu o kıza daha ilk görüşünden itibaren içinde ona karşı bir fidan oluşmuştu.Stada vardı ve Emir ile Deren maç yapıyorlardı. 2 gün sonra turnuvalar baştan başlıyordu ve Tahirin sınıfı 1. olmaya çok kararlıydı.
Deren ile Emirin maçını izliyordu Tahir.
Uzaktan Dereni süzüyor ve parlak saçlarına vuran güneşi izlemek nefesini kesiyordu adeta Tahirin.
Gayet iyi oynuyordu iki tarafta.Resmen Emirin sınırları zorlanıyormuş  gibiydi, bunu gören Tahirin yüzünde bir tebessüm oluştu.Maç bitti ve ikiside sırılsıklam Tahirin yanına geldiler.
-Ne o seni  zorlamış gibi görünüyorum ?
-Hamlamışım o yüzden biraz zorladın evet dedi Emir ve hep beraber güldüler.
Tahir,hadi kalk terin soğumadan birazda benle antrenman yap Emir dedi ve kalktılar ikiside.
Sırayla atış,savunma,atak yapıyorlar birbirlerine,turnuva için çalışıyorlardı.
Deren ise Tahiri süzüyor gözleri ile resmen ona  vuruluyordu..
Uzun saçlarını elleri ile düzeltişini,ara sıra çaktırmadan simsiyah gözleri ile Derene bakışına aşık oluyordu Deren.
Eve hep beraber döndüklerinde mahallede bir duyum oluşmuştu kulaktan kulağa.
Son zamanlar semtte çocuk kayıpları fazlalaşmış ve git gide artıyordu.
Bakkal Süleymanın 7 yaşındaki çocuğu 4 gündür kayıp idi.
Tahir ise bunun dedesinin olayı ile bağlantılı olup olmadığını sorgulayıp duruyordu.
Antrenman bitmiş Tahir Selimgilin evine gitmiş yatağında gecenin yarısı tavana bakıp düşünüyordu. Yüzüne Ay ışığı vuruyordu ve tam o sıra beynine bir şimşek çaktı adeta.
Dedesinden kalan herşeyi çıkardı halının üstüne otopsi raporu,evden getirdikleri,Celalin fotoğrafı..
Bu yüz bana tanıdık geliyor dedi Tahir ama nereden? diye sordu kendine , panosuna sabitledi bütün detayları fotoğrafları ve raporları.
Panonun ortasında Celalin fotoğrafı vardı ve Tahir gazete küpürünü açıp okumaya başladı.
Mahallelerindeki çocuk kayıplarını yazıyordu gazete. O  sayfayı  koparıp masasının üstüne koydu Tahir. Sabah ezanı okunuyordu ama hala Tahir yatmamış internetten bu olaylar ile ilgili araştırma yapıyordu..
Sabah olmuş Celal yatağından uyanmıştı. Çalışanlarından birisi yanına gelip,
-Patron polisler sizin yüzünüzü saptamışlar ve arama emri çıkarmışlar bir süre bir yere çıkmayın dedi.
Celal sinirden patlamış ve aptal çocuk aptal çocukk diye bağırıyordu evin içinde.
-O çocuğun işini bir an önce bitirmeliyiz duydunmu beni lan ! dedi. Tahiri betimleyerek.
Tahirin başını belaya sokmak isteyen Celal bunu nasıl yapacağını bilmiyordu.
Eğer polis benim yüzümü bulmuşsa kesin o çocuğuda korumaya almışlardır diyerek planlar yapmaya çalışıyordu.Celal bir yandan mal kaçakcılığı bir yandan insan kaçakçılığı yapıyordu.Küçük çocukları kaçırıp ilk önce dilendiriyor ondan sonrada organlarını satmaya kalkıyordu.
Polis heryerde Celali arıyor bir türlü sonuç elde edemiyordu.
Tahir Selimi aradı;
-Alo abi günaydın dedi.
Selim sabah 5.30 da evden çıkıyordu ve Tahir Selimi 6’da aramıştı.
-Alo Tahirim günaydın aslanım erkencisin hayırdır ? dedi.
-Abi ben uyuyamadım’da sabaha kadar ama senle konuşacaklarım var.
Selimde;
-7 gibi çocuklar kapının önüne gelirler kahvaltı falan yapıyordur onlar şimdi onlar getirir seni buraya dedi.
-Tamam abi orda olacağım diye sözleşti Tahirde.
Tahir penceyi gözlüyor  ve kendi  kendine aldığı notları okuyordu.
Kapıda duran polisler gelmiş onları gören Tahir hemen çantasını alıp çıkmıştı.
-Dursun abi,Fehmi abi karakola Selim abinin yanına gideceğim de , dedi.
-Tamam evlat Dursun abin burda dursun ben seni götüreyim gel,dedi.
Arabaya binip yola çıktılar ve yaklaşık 15 dakikaya karakola gitmişlerdi.
Tahir hemen Selimin yanına çıktı Fehmi de aşşağıda görev arkadaşları ile muhabbet ediyordu.
-Abi  tekrardan günaydın nasılsın?
-Oo Tahir hoş geldin , diyerek Tahire sarıldı. Ne oldu hayırdır sen buralara gelmezdin ?
-Abi aklıma takılan sorular var diyerek defteri açtı Tahir;
GAZETE KÜPÜRÜ;
Son 1 ayda Beyazıt Mahallesinde olaylar büyüdü!
Fikret Yıldırım katledildi ve ardından 3 çocuk kayıplara karıştı !. Ayrıntılar için syf 24.gidiniz>>
Yazıyordu. Selim bunları okudu ve;
-Bunların hepsini aynı kişi yaptığınımı düşünüyorsun yani ? dedi.
-Evet abi her yerde çocuk kaçırma,kaybolma olayları oluyor ama neden dedem öldükten sonra bizim mahallede de artmaya başladı ?
O sıra içeri Komiser Yardımcısı Murat girdi;
-Komiserim sanırım Celalin izine rastladık,
-Gel Muratım gel içeriye ne oldu durumlar ne ?
-Komiserim Taksim’de bir barda görülmüş en son ekiptekiler kamera kayıtlarını almaya gittiler dedi.
-Tamam görüntüler gelince hemen buraya getirin.Tahir sende biyere gitme evlat  lazım olabilirsin burada dedi ve Muratla beraber çıktılar.
Tahir Selimin bürosunda oturuyor Emir ile konuşuyordu. 2 saat sonra kamera kayıtları Selimin eline ulaşmış ve Murat ile büroya  geliyorlardı.
-Evlat görüntüler elimize ulaştı izleyelim bakalım şunları dedi.
Kamera Görüntüsü:
Celal 2 adamı ile içeri giriyor ve V.İ.P masasına oturuyo ,masa donatılıyor Celal hiçbir şey olmamış gibi eğleniyor yiyiyor içiyor.. Ve ardından telefonu çalıyor,telefonu ile konuşuyor ve,alkolün verdiği etki ile gülen yüzü bir anda düşüyor sinirlenip telefonda bağırıyor.. Telefon görüşmesi bittikten 2 dakika sonra kalkıp mekanı terk ediyor…
-Murat bu adamın telefon sinyallerine ulaşmaya çalış bizde tekrar bara gideceğiz telefonda kimle konuşuyorsa onu bulmanızı istiyorum tamammı dedi ve kalktılar o sıra Tahir de ;
-Abi ben nabıyım dedi Selimin hafif şişman göbekli vücuduna bakarak.
-Tahir Fehmi abine söyle ekip arabası ile kaybolan çocukların aileleri ile konuşmaya gidin dedi.
Tahir başıyla onayladı ve hep birlikte çıktılar.
Murat görevini başkasına devretmiş ve Tahir ile gelmeyi kararlaştırmıştı.
İlk önce Bakkal Süleymanın evlerine gideceklerdi.
Mahalleye geldiler ve Süleymanın bakkalı kapalıydı.
Evlerine çıktılar Murat ile.
Kapıyı Süleymanın karısı açmıştı;
-Buyrun kime bakmıştınız Tahir senmisin oğlum? dedi.
-Benim Nur Teyze der demez boynuna sarılıp ağlamaya başladı kadın.
-Oğlum kayıp Tahir yüreğim çok yanıyor diye ağıt yakmaya başladı..
Bunları gören Murat,Tahir içeri geçelim dedi.
Süleyman kendini alkole vermiş Tahiri görünce evlat gel gel diye yanına çağırmıştı.
Murat Süleymana söz hakkı vermeden;
-Ben polis memuru Murat Soydaş kayıp olan oğlunuz için rapor almaya geldik.En son nerede kayboldu yada neredeydi?
Nur hemen cevap vermişti;
-Sabah vakitleriydi hergün Süleyman 7 de kalkar dükkanını açar memur bey.Kaan da tutturdu babamın yanına gidicem diye.Bende Süleymanı arayıp Kaan yanına gelecek göz kulak ol dedim.Üstünü başını güzelce giydirip gönderdim babasının yanına.Bakkala giderken belki gelirkende görmüssünüzdür bir park var orayı çok sever ordan geçeriz hep giderken. Burdan  bakkal 10 dakika.1 Saat oldu ne arayan var ne soran bende Süleymanı aradım.Yok hanım halen gelmedi çocuk dedi oda bende telaşlandım.Kalkıp parkın etrafındakilere sordum soruşturdum ne gören var ne duyan o günden beri yok çocuğum diyip ağlamaya başladı.
-Kaanın üzerinde en son ne vardı ?
-Yeşil kısa kollu tişörtü ve kısa mavi şortu vardı polis bey dedi.
-Ne zamandır kayıp?
-Bugün 6.gün olacak sanırım Memur Bey dedi.
Bunların hepsini tek tek rapor almıştı Murat ve bize müsaade Nur hanım en yakın zamanda oğlunuzu kavuşturacağız size dedi ve çıktılar..

Kaybolmuş Yıldız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin