ÇKÇ 12 ne yemeği

2.5K 111 9
                                    

"Olum geliyor mu bunlar yoksa ben mi yaklaşıyorum fark etmeden ?" Dedi Teslime kendini çaktırmadan bakıyor zannederek.

"Siz çıkın." Dedim Teslime'ye, Erkan sırıtarak bakmıyordu ve olurda bir sakatlık çıkarsa kızları da benimle yakmayacaktım. Bu iş onunla benim aramdaydı.

"Saçmalama..."

"Seni ararsam açmadan direk polisi ararsın tamam mı ?"

Bu arada masamızın etrafını çevirmişlerdi, Teslime'nin kulağına eğildim.

"Ne size ne bana bir zarar gelmeyecek söz veriyorum. Abine de seni koruma sözü verdim. Hadi..." Dedim iteleyerek.

Teslime kızları götürdü zorla. Bu arada yüzüm ona dönük mimik oynatmadan ona bakıyordum.

Dayılar bir sorun mu var dercesine bana bakıyordu, onları başımla selamladım.

Bir sorun vardı ama Erkan için.

Sakince masaya oturdum ve sırt çantamı yere koydum, muhatabımı bekledim. Erkan karşımda sandalyeyi ters çevirip bacaklarını ayırarak oturdu. Heh aklı sıra mekanın sahibi oturuşuydu bu.

Konuşmayı başlatmasını bekledim, çok geçmeden kalın sesiyle söze girmişti bile.

"Merhaba." 

Yüzünü inceledim, tipik bir erkekti işte simsiyah saçları, neredeyse siyaha yakın gözleri vardı. Fazla koyuydu belki içinin fesatlığı gözüne vurmuştur diye düşündüm.

Kafamı salladım cevaben.

"Kazandın mı ?" Dedi demin ki oyunu kast ederek.

"Konuya gel." Dedim, burada onunla oyunum hakkında konuşmak için gelmemiştim ve muhtemelen onun da derdi 101 değildi.

Bunun üzerine sırıttı.

"Seninle normal bir sohbet kurmak istiyorum arkadaşım." Dedi ağzına yapışan bir şekilde.

"Aa demek senin arkadaşlık kavramından haberin vardı, bak bu beni şaşırtır." Dedim etrafındaki kalabalığı işaret ederek.

Sesini biraz yükselterek konuştu, onlara hitap ediyordu ancak beni hedef almıştı.

"Aranızda yanımda olmaktan hoşnut olmayan var mı ?"

Ses yok.

"Aranızda arkadaşım olduğunu düşünmeyen var mı ?"

Ses yok. Insanların yüzündeki ifade o kadar sabitti ki. Ağzındaki bir kelimeyle çıkarıp birbirlerini vuracak kadar bağlılardı bu adama. Iyy birden silah taşıdıklarını düşündüm, yoktur değil mi  ?

Cidden ne vardı ki bu sevimsizde de sevmişlerdi, tamam soğuk bir yakışıklılık vardı ama böyle sertken ne anlamı vardı ki ?

"Bu akşam güzel bir yemek yiyeceğiz." 

"Afiyet olsun." Dedim, biz de yerdik her akşam evde.

"Seninle ben."

Dışarda yağmur başlamıştı bir anda, bunu espri olsun diye söylemediğini anlatıyordu sanki yağmur damlaları.

"Güzel şakaydı, bunu akşam "arkadaşlarınla" yemek yerken de hatırlar gülersiniz." Dedim ve çantamı kaptım.

"Ben şaka yapmam, derste seni o kılıksızın elinden iyilik olsun diye kurtarmadım."

"Haaah ben de eninde sonunda konu buna gelir diyordum ki geldi de zaten."
Hayatta kimseye Eyvallahım olmayan biri olduğum için iyiliğin karşılığını mutlaka öderdim. Şu egoist niggaya minnet edeceğime orta yerimden çatlardım daha iyi.

"Tamam akşam saat 20.30'da Böbrek Börekçi'de buluşalım, karnını doyurursun."

"Cık..." dedi ve bir anda gözleri daha da karardı. "İyilikle istedim gelmedin, yemeğe senin evine geleceğim." Dedi kafasını hafifçe sağa eğip dilini ısırarak.

Şimdi sıçtın Canan reyiz.
Bakalım gemiyi batmadan sürebilecek misin ?

Çok Kötü ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin