ÇKÇ 20

2K 96 18
                                    

"Olay böyleyken böyle Teslime bena bir yol göster."

Tess kafasını soktuğu tabaktan kaldırdı.

"Şimdi Ege sana yanıkmış doğru mu ?"

Bu muydu yani tek dikkat çeken şey gerçekten.

"Ayy evet, bana sürpriz bile hazırmış..."

"Bu lüzum yoksunu salak ya cidden dediğini yaparsa."

Kızım dost musun düşman mısın ?

"Bak yine içinden konuşuyor. Halo Houston, benimle konuşmadan anlaşamazsın ben o lanet uzaylılardan değilim."

"Yapacak, durdurmam lazım onu."

"Ee nabıcaz ?" Dedi ağzını silip bana odaklanarak.

"Öncelikle sen hiç-bir şey yapmayacaksın."

"nE ?"

"Abine söz verdim demiştim, senin bitine zarar gelse kendimden bilirim."

"Ya ama..."

"Sus... düşünmem lazım." Dedim kafamı iki elimin arasına koyarak.

Tess çalan kapıya koştu.

Ben ise bir şey bulamayınca tekrar Ege'yi aradım.

Tabi açmadı.

"Ne yapmalı ne yapmalı ?"

"Neyi ne yapmalı cici kız ?" Diye mutfağa dalış yaptı Yusuf abi.

"Abiiii." Diye kendi abim kadar sevdiğim Yusuf abiye sarıldım.

"Kız çık öte, çık bakim. Korona bulaştıracaksın şimdi.."

"Aman abii."

"Lütfen.. bir metre kuralına uyalım."

"Tamam tamam." Diye uzaklaşıp güldüm. O da gülerken bir anda ellerimi gördü.

"Bu ellerinin hali ne Canan ?"

Ayıkla pirincin taşını...

"Hiç öyle duvarla atıştık biraz yol vermedi diye."

"Canan..."

"Aman abi sen onu boşver de senin Selin ne yapıyor ?"

Selin deyince yüzü değişti safın.

"Yengen iyi. Çok iyi maşallah. Bu konuyu da unuttum sanma. Deşicem o yalan söyleyen kemçük ağzını."
Diyerek elindeki poşetleri tezgaha koydu.

Acaba aramalı mı ? Belki biraz daha ikna edici olsam... Vazgeçsin b benim kendime hayrım olmamış ki elin oğluna ne verebilirim.

Ehem ehem. Neyse.

Belki de etkili iletişim becerilerimle...

"Canon." Deyince gözlerimi Yusuf abiye diktim.

"Elimde poşetle girdim ve tezgahın üzerinde yarım dakikadır duruyor."

Şaşırırdı, 2. Saniyede ben benim olanı seçip yemeye başlardım çünkü.

"Abi ben bi küçük su dökeyim."

"Sen hepten delirmişsin."

"Ha ha evet doğrudur." diye lavaboya koştum.

Hızlıca arama tuşuna bastım.

"Söyle."

Böyle telefon mu açılır ama ya ? Daha başlamadan jübileydim.

"Bence sen bu işi tekrar bi düşün, yani bi beden eğitimi ögretmeninin bacağını kırmak ne bileyim... bir matematik hocasının beynini çalmak gibi."

Güldü.

"Şu anda kaldırımda sakin sakin yürüyor biliyor musun Canan."

"Lütfen..."

"Seninle konuşmalarımızı nezaket sınırından çıkardık sanıyordum."

Evet çıkardık... yine de insanın bir panda olası geliyor dediğini yaptırması için.

"Eline bir şey geçmez, hem sana diş bilerim ki..."

"Bile yavrum, istediğin kadar bile. Çevrende böyle yola çıkan çok mal var." Dedi ve bir asvalttan kayma sesi geldi.

"Hayırrr!!!" Dememe kalmadı çarpma sesi geldi.

"Sen ne yaptın hayvanat bahçesi..."

"Bu sadece fragman." Dedi ve telefonu yüzüme kapattı.

Yere oturup kaldım.

"Abicim iyi misin ? Orada bokunla kavga etmiyorsundur İnşallah??"

Kasap yine et derdindeydi.

"Yok abi geldim şimdi." Heh tamam seninkiler de gelmiş hadi bi orta yap da içelim."

"İçelim abi." Derde içelim kedere içelim, orta kahve yap geç karşısına yanan gençliğime içelim.



Çok Kötü ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin