Matematik hocamız tahtada saçmalarken Erem'le olan konuşmamız zihnimden çıkmıyordu.
Normalde matematiği severdim ama o an, sadece odaklanmamı engelleyen sayılar bütünü gibi geliyordu.
"Oradan ne kadar odun duruyorum bilmiyorum ama her insan sevdiği biriyle sonsuza kadar yaşamak ister Ezrak." demişti Erem.
Sonra kendi insanının Gökalp olduğunu söylemişti, bense şaşırmış taklidi bile yapamamıştım.
Söyledikleri hala zihnimdeydi çünkü.
Hazar'la sonsuza kadar yaşamak ister miydim diye düşünüyordum. Böyle bir şeyi hayal edebilmek için çok erkendi. Selin'in küçük oyunundan beri haber bile almamıştık ondan.
Haber alsaydık da bir şey olacağı yoktu tabii.
"Sonsuza kadar yaşamak istediğin insan ailenden olabilir mi?" yazdım defterimin köşesine. "Bu aşk olmak zorunda mı?"
Bu konuyu zihnimin daha temiz olduğu bir anda düşünecektim. Benim öyle bir insana sahip olduğumu düşünmüyordum, aileyi sayarsak belki annemi sayabilirdim.
Onunla da sonsuza kadar yaşamak istemezdim ya, neyse.
Soruları yazdığım sayfayı atlayıp hocanın tahtaya yazdıklarını geçirmeye başladım, o an dinleyemiyorsam bile sonra bir göz atabilirdim.
Teneffüs zili çaldığında notlarımı yeni tamamlamıştım, defterimi kapattığım gibi ayaklandım.
Sınıftan çıkarken Erem yanıma damladı "Nereye?" sorusuyla.
Oysa ben de bilmiyordum, sadece sınıfta boğulmuştum.
Gerçekten tuhaf hissediyordum. Hem üzgün, hem mutlu. Hem odama çekilip yorganımın altında yatasım vardı, hem etraftakileri umursamadan dans edesim.
Kendime düşünecek basit bir konu ararken Erem "Geçenki konuşmada niye öylece gittin ya?" dedi.
Neyi olduğunu hatırlamak için uğraşmam gerekmiyordu, o Gökalp'ten hoşlandığını söylediğinde tek tepkim "Vay." idi.
"İşim çıkmıştır."
"Kimseye söylemeyeceksindir herhalde." dedi sorar bir tonla.
Başımla onaylarken bahçeye çıktığımızı fark ettim, belli ki yine gökyüzünü görmek istemiştim zihnimde bir yerlerde.
Konuşmadan bir banka yöneldik, sessizlik iyi geliyordu.
Gri bulutlu gökyüzüne bakarken telefonumu çıkarmak aklıma geldi ve yakın zamanda atılmış WhatsApp mesajını gördüm.
Ekranı açıp Hazar yazdığını gördüğümde ayağa fırladım, Erem'den kısa bir şaşkınlık sesi dahi duymuştum.
Hazar: TEŞEKKÜR EDERİM
Ezrak: DUR
Ezrak: TELEFONUNU MU ALDIN
Ezrak: NE OLDU DÖNÜYOR MUSUN
Mesajlarım anında görülürken Hazar'ın tetikte beklediğini anladım.
Hazar: Bizim okula geri yazdıracaklarını söyleyene kadar okula gitmeyi reddettim protesto yapıyorum.
Hazar: Telefonumu da şimdi aldım.
Hazar: Hatta bir saniye Selin'e de teşekkür edeyim.
Ezrak: İkna oldular yani sana
Ezrak: Yani,
Ezrak: Kısıtlayıcı bir konuşma engelin yok değil mi şu an?
Hazar: Evet tek başıma yazıyorum kontrolcüm yok :D
Hazar: Sonradan mesajları okumalarını kast ediyorsan da rahat ol, okuduğum gibi silerim sakıncalıları.
Hazar: Ve evet bana kini olan bir çocuğun hakkımda yalan söylediğini düşünüyorlar.
Hazar: Ama Selin müstakbel gelinimiz olabilir, annem babama bile bahsetti onu ikna etmek için.
Ezrak: Çınar karşı çıkmaz bence, tek eşliliğe inanacak biri gibi durmuyor zaten :D
Hazar: Ya gerçekten çok teşekkür ederim.
Ezrak: Hepsi Selin'in oyunculuğu ve Çınar'ın hilebazlığıydı ya, benlik bir şey yoktu.
Ezrak: Yer zaman ayarlayıcıları oldum sadece.
Hazar: Olsun.
Hazar: Senin ne zaman haberin oldu?
Ezrak: Bilmem, birkaç gün sonra herhalde.
Ezrak: Gökalp'e sordum seni görmeyince, öyle.
Hazar: Anladım.
Ezrak: Bu arada,
Ezrak: Onunla konuştun mu?
Hazar: Henüz değil.
Hazar: Kendini suçlayacağını tahmin ediyorum, düzgün bi konuşma hazırlayacağım aksine inanması için.
Ezrak: Doğaçlama yapman daha samimi olmaz mı?
Hazar: Samimi olabilir de
Hazar: O an neler düşündüğümü tam anlatamayabilirim.
Hazar: Konuşmak en iyi yeteneğim değil sonuçta.
Ezrak: Birbirinizi anlayamayacağınızdan korkmanız tuhaf
Ezrak: Gerçi Gökalp'te bu korku var mı bilmiyorum affedersin çoğul için.
Hazar: Neden tuhaf?
Ezrak: Yani sonuçta birbirinize değer veriyorsunuz değil mi?
Ezrak: Tanıyorsunuz da?
Ezrak: Hani birbirinizle olmuşsunuz, bir olmuşsunuz gibi.
Ezrak: Ben ilişkileri o tarz tek zihinli sanıyorum galiba 😀
Hazar: Gerçek ilişkiler öyle olmalı.
Ezrak: Öğretmenler zili çaldı ya, derse gitmem gerekiyor.
Hazar: Aa git git.
Ezrak: Kusura bakma, sonra konuşuruz.
Hazar: İyi dersler.
Bölüm kısa kalmış galiba, bir oturuşta yazdım resmen.
İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sine
Teen FictionOnu seviyordum, ama daha cinsiyetimle kaybediyordum şansımı. En azından homofobik değil, diyordum, en azından arkadaşlarıyla bu konuda şakalaşacak kadar açık görüşlü. Ama bu, onun bana en ufak bir ilgi duymadığı gerçeğini değiştirmiyordu. Ve ben...