Dört yıllık İstanbul maceramın son günleri geliyordu.Bu yaz okulum bitecekti ve ben bütün yaşanmışlıkları bir kenara bırakıp, sevdalısı olduğum bu şehirden ayrılacaktım.
Sınavlarım yeni bitmişti ve bir saat süren yağmurun ardından toprak kokusu üzerine sinmiş sıcak bir Nisan gününe uyanmıştım. Ama canım yataktan çıkıp okula gitmek istemiyordu.Yarım saat yatakta telefonla oynadıktan sonra yüzümü yıkadım ve bir şeyler atıştırdıktan sonra hazırlanıp evden çıktım. Bugün kütüphanede kalacak ve Mayısta yapılacak sınava hazırlanacaktım.Apartmandan aşağı inerken komşumuz Selma teyzenin sesi ile duraksadım:
-"Belki biliyorsundur bugün kızımın doğum günü, arkadaşlarıyla beraber dışarıda olacaklar. Akşam beraber gidip beraber gelirseniz çok sevinirim.Hem aklımda kızımda kalmamış olur."
-"Çok isterdim ama daha sınavlarım bitmedi ve benim de ders çalışmam gerekiyor." Selma teyzenin yüzü düştü ve ekledi :
-"Tamam öyleyse ,umarım sınavların çok güzel geçer."
Selma teyzenin yanından ayrıldıktan sonra otobüs durağına gittim ve otobüsün gelmesini beklemeye başladım.Selma teyze ve bugün yirmi bir yaşına girecek olan kızı Bosna'dan Türkiye'ye göç etmek zorunda kalmışlardı.Tek bildiğim annesi hariç bütün akrabalarını savaşta kaybetmiş ve yeni doğacak kızıyla beraber İstanbul 'a gelmiş olmasıydı.Geldiği yıl bu evi almış ve kızı burada doğmuş.Yirmi bir yıldır burada kızıyla birlikte mutlu bir şekilde yaşamaya çalışıyor.Sürekli olarak kayıplarıyla ilgili Sarajevo ile iletişim halinde, ama annesinin ne cesedine ulaşmış ne de yaşadığına dair bir haber alabilmiş.En son hatırladığı ,savaş yıllarında annesiyle aynı esir kampında tutsak bulunmalarıymış.
Selma teyze kırk yaşını geçmesine rağmen hala genç kalmayı başarabilmiş sarı saçlı,kahverengi gözleri ile tipik bir Balkan insanını andırıyordu.Kızı ise resimdeki babasından daha çok annesine benziyordu,benimle aynı üniversitede üçüncü sınıf öğrencisi olup en büyük özelliği olaylar karşısında annesi gibi güçlü kalmayı başarabiliyor olmasıydı.
Keşke bugün olacakları önceden bilseydim de akşam bende kızıyla beraber olsaydım.Ama nereden bilebilirdim ki ?
Okuduğum üniversite İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Kadıköy'deydi.Okuduğum bölümde ise devam zorunluluğu olmadığı için derslerin çoğuna gitmezdim.Ancak kendi kendime aldığım kararla hayatımı belirli bir plana koyacaktım ve her gün üniversiteye gidip derslere girecek ,ardından da kütüphanede ders çalışacaktım.Ama bu düzenli hayata başlamak için çok yanlış bir günü seçtiğimi çok kısa bir zaman içinde anlayacaktım.
Uzun bir aradan sonra beni gören arkadaşlarımda şaşırmış ve derse gelmem ile ilgili dalga geçmişlerdi.Üç saatlik sıkıcı ve hiçbir şey anlamadığım dersin ardından arkadaşlarım ile başka bir fakülteye ait olan kantine gitmiştik.Tam oturduğumuz sırada geçen hafta sınavına girdiğimiz derslerden birinin sonuçları açıklanmıştı. Aslında genel olarak derslerim iyi değildi ama bu dersi daha önceden alığım için çalışmamış olmama rağmen yüksek not almıştım.
O günün akşamında fazla ders çalışamasam da geceyi kütüphanede geçirmiş ve düzenli hayatın ilk gününde kendime verdiğim sözü tutmuştum. Ertesi sabah erkenden uyanmıştım ama kendimi hiç olmadığım kadar yorgun ve uykusuz hissediyordum. Bugün dersler bittikten sonra uzun zamandır görüşmediğim lise arkadaşlarımla buluşacaktım.
Dersim bitmişti ve ben ön kapı tarafındaki otobüs durağına doğru yürüyordum.Karşıdan gelenler benim en yakın arkadaşlarımdı ve onlar da benim gibi derslere hiç gelmezlerdi. Onları görünce şaşırmıştım ve duraksadım.Lafa ilk başlayan ben oldum:
-"Bu ne güzel sürpriz böyle ama derse girmek için birazcık geç kaldınız.Yeni bitti ,emin olun hiçbir şey kaybetmediniz"
-"Saçmalama derse gelmedik.Geçen haftaki sınava uyanamamıştık, rapor vermiştik bugün de sınava geldik."
-"iyi bari bugün uyanabilmişsiniz"
-"Başımıza neler geldi bir bilsen böyle konuşmazdın."
-"Baya zahmet çekmişsiniz canım belli"
-"Aynen öyle biraz zor oldu ama sonunda raporu alabildik.Sınav bittikten sonra işin yoksa beraber Kadıköy'e gidelim"
-"Liseden arkadaşlarla buluşacağız,başka zamana artık."
-"O başka zaman hiç gelmiyor."
-"Ne zaman söz verip de sözümü tutmadım?"
-" Geçen sefer buluşacaktık ..." , tamam tamam deyip sözlerini kestim ve ekledim :
-"Ama bugün gerçekten liseden arkadaşlarım ile buluşacağım."
-"Sonra görüşürüz o zaman."
-"Size sınavda başarılar."
Yanlarından ayrıldıktan sonra günün her saati kalabalık olan durağa gittim ve hemen gelmekte olan ilk otobüse bindim . Duraktan geçen bütün otobüsler Kadıköy'e gidiyordu ama sadece iki numaralı hat Üsküdar'a gidiyordu.Gözümü Üsküdar'da açtığımda durağın önünden geçen sayısız otobüsün içinden Kadıköy'e gitmeyen tek otobüse bindiğimi anlamıştım.İndikten hemen sonra Marmaray ve metro aktarması ile Kadıköy'e gelmiştim.Telefonuma baktığımda üç cevapsız arama gördüm.Buluşacağım arkadaşlarımdan Burak aramıştı,metroda olduğum için telefon çekmemişti.Hemen geri Burak'ı aradım.
-"Neredesin sen ? Kaç dakikadır sana ulaşmaya çalışıyoruz"
-"Yanlış otobüse binmişim o yüzden geç kaldım ama şu an Kadıköy 'deyim."
-"Telefonu açmayınca gelmeyeceksin sandık ve Beşiktaş'a geldik."
-"Tamam ben ilk vapurla geliyorum indiğim zaman seni ararım. Dediğin yere gelirim."
-"Tamam dikkat et de yanlış vapura binme"
-"Komik değildi."
Telefonu kapattıktan sonra Beşiktaş iskelesine gittim.En erken kalkacak vapur yirmi dakika sonra hareket edecekti. Rıhtımdaki banklardan boş olana oturdum.Bugün hava çok sıcaktı ve sahil çok kalabalıktı. Sanki evdeki herkes dışarı çıkmış ve gezmek için Kadıköy'ü tercih etmişti.Denizdeki dalgalarda bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor gibiydi.Çok geçmeden yanıma elinde gazetesiyle yaşlı birisi geldi.Bir kaç sayfa okuduktan sonra gözlüğünü çıkardı.Bana dönerek sinirli bir şekilde konuşmaya başladı.
-"Ben çok ülke gezdim çok yer gördüm.Ama gittiğim hiçbir yerde uyandığım zaman böyle bir haber okumadım!"
-"Hırsızlık mı ?"
-"Keşke hırsızlık olsa,onu yine anlarım.Adamın ihtiyacı varmış der sineye çekerim ama bunu asla!Gencecik kıza kıymışlar."
-"Bu ara töre cinayetleri çok oluyor artık toplum olarak alışır hale geldik,sıradan karşılıyoruz."
-"Töre cinayeti değil,üç çocuk babası adam gençliğinin baharında kıza tecavüz etmiş.Ha adam dediğime bakma bunlara diyecek laf daha bulunmadı."
Yaşlı adam sözünü bitirdikten sonra iskeleden vapurun kalkmasına beş dakika kaldığını bildiren anons yapıldı.Daha fazla konuşamadan banktan ayrıldım .Haberi merak ettiğim için aynı gazeteden bir tane aldım ve daha fazla geç kalmadan vapura bindim.
Vapurun üst katındaki açık alana geçtim ve denizdeki martılara simit atan turistleri izlemeye başladım.Vapurun kız kulesine yaklaştığı sırada aklıma gazetedeki haber geldi.Haberi hayretler içerisinde okumaya başladım.DOĞUM GÜNÜ ÖLÜM GÜNÜ OLDU!
İstanbul'daki korkunç olayda saldırgan, 20 yaşındaki üniversite öğrencisi A.I.'yı kaçırıp tecavüz etti.Daha sonra saldırgan genç kızı bıçaklayarak ölüme terk etti.
Arkadaşlarıyla doğum gününü kutladıktan sonra gece saat 23:00 sıralarında evine gitmek için yola çıkan A.I saldırıya uğradı.Saldırgan ,
genç kızı araçla boş bir araziye getirdi.Burada tecavüz ettikten sonra kızın çantasını gasp etti.
Daha sonra kızın kafasına sopa ile vuran saldırgan bıçakla yaraladı.Kızı boş araziye atıp ölüme terk etti. Olayın ardından saldırgan kayıplara karıştı.A.I yaralı halde ana yola kadar çıktı.Yoldan geçen otomobili durduran genç kız kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
Bu sabah Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği Ekipleri'nin düzenlediği operasyonda saldırgan evinde yakalanarak tutuklandı.Zanlının 37 yaşında evli ve 3 çocuk babası olduğu ortaya çıktı.Saldırganın ayrıca uyuşturucu suçundan poliste kaydı olduğu öğrenildi.
Genç kızın annesi S.I "Bosna'daki savaştan kaçarak kızımı kurtarmak istedim.Ama İstanbul'un göbeğindeki hayvanı hesaplayamadım.Özür dilerim kızım..Haberin devamını okuyamadım.Kafamın içinde hep aynı kelimeler dolaşıyordu:"doğum günü "..."Bosna'daki savaş" ..."genç kız A.I" ....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ YARA
Historical FictionSavaşın ortasında kalmış bir aşk .Gelini ile torununu öldürmek isteyen bir katil . Bütün bunlardan habersiz yalanlarla yaşayan bir baba . Ve doğmamış bebeğinin hayatını kurtarmak isteyen bir anne !