Esir Kampı

195 36 22
                                    


  Bu yıl kış çok soğuk geçmişti ve çok uzun sürmüştü.Lapa lapa yağan kar geçen günlerin büyük bölümünde bu küçük şehri beyaza bürümüştü.Ama zaman durmamış ve kış da gelip geçmişti.
Takvim yaprakları 1993 yılının nisan ayını gösteriyordu.Yugoslavya dağılmış, Bosna'nın Avrupa tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınmasının üzerinden kısa bir süre geçmişti.Bu kısa sürede çok aile dağılmış,birçok kişi de Sırp askerlerine esir düşmüştü.Boşnak halkı için hiçbir şey normal değildi.
Halk yavaş yavaş ölüme alışıyordu.Kimi annesini, kimi babasını, kimi kardeşini ,kimi çocuklarını toprağa göndermişti.İnsanlar yakınlarından bir şekilde haber alabilmek için her yola başvuruyorlardı. Birçok şehirde  elektrikler kesilmiş,haberler kesilmiş,her şey pahalanmıştı.Yiyecek ekmek bulmak bile güç hale gelmişti.Sadece gelen yardımlar belirli aralıklarla şehrin meydanlarında dağıtılıyordu.
Günler ilerledikçe her şey daha da kötüye gidiyordu.Halk, radyodan ölüm haberi almadıkları günü normal saymıyordu.Belki de en kötüsü buydu.Hastaneler savaşın bitmesi için dua eden yaralılar ile dolup taşmıştı.Ama savaş bütün dünyanın gözü önünde devam ediyordu.
  Dejan Zerina ile tanışıp evlendikleri şehre komşu şehirde  Sırp ordusunun başındaki en yetkili komutandı.Geçip giden yıllar Dejan'ı babasına benzetmişti.Babası gibi acımasız ve duygusuz birisi olmuştu.Hayattaki tek mutluluğu ise Boşnakların acı çekerek ölmesini izlemekti.Boşnakları Zerina ve Amra'nın katilleri olarak suçluyor  ve onlardan nefret ediyordu.Zerina'nın ve kızının intikamını bu şekilde aldığını düşünüyordu.
  Askerler şehirleri bombalama emrini ,erkekleri öldürüp kadınlara tecavüz etme emrini Dejan'dan alıyordu.Dejan izin verirse şehirler bombalanıp taş yığınına dönüyordu.Dejan ise buna büyük bir iştahla izin veriyordu.
Dejan geçmişini unutmayı başarmıştı.Toplanan Boşnak esirlerinden güzel olanları  kendisi seçiyor,ilk kendisi tecavüz ediyordu.Zerina ile hikayelerinin başladığı yer olan hastaneyi kendisi bombalatmıştı.Geçen yıllarda babasının bütün ısrarlarına rağmen kimseyle evlenmemişti.Savaş patlak verince de şehirden ayrılmayı seçmişti.Ordunun başında önemli bir rütbeye sahip olmasında babasının payı büyüktü.
  Dejan esir kampındaki büyük odasında oturmuş viskisini yudumluyordu.İçeriye Dejan'ın sağ kolu acımasız komutan Andrija girdi.Andrija ve Dejan eski dostlardı,aralarında komutan asker ilişkisi olmamıştı.
-"Boşnaklardan bazıları gizlice ormandan kaçarak Tuzla'ya ulaşmak için harekete geçeceklermiş" dedi Andrija.
-"Hiçbiri Tuzla'ya ulaşamayacak.Sen bu gece orman yolunda tatlı bir sürprizle hepsini karşılayacaksın."
-"Köy baskını yarına mı kaldı?"
-"Hayır .Ben adamlarla köyü hallederim sen de kaçakları yakalayacaksın,önemli olan kaçakların Tuzla'ya ulaşamaması.İstediğin kadar adamı al ve hemen yola çık.Erkeklerin ve yaşlıların hepsini öldür Andrija.
-"Kızlar Kara Yorgi'ye mi?" dedi Andrija.Bunu söylerkenki attığı kahkaha dışarıdan bile duyulmuştu.
-"Yorgi'yi uzun zamandır ihmal ediyoruz,ihtiyarı sevindirmenin zamanı geldi."
Andrija emirleri aldıktan sonra dört araba adamla kamptan ayrıldı.Dejan ise akşam saatlerinde adamlarıyla beraber yeni canlar yakmak için yola koyuldu.
   Dejan ve adamları köy yerine vardığında evlerin ışıkları yeni yeni sönüyordu.Köydekilerden silahlar toplandığı için herkes korku içindeydi.Dejan askerleri gruplara ayırarak evlere yönlendirdi
-"Tek bir kişi bile bırakmayın.Herkesi köy meydanına toplayın.Acele edin!"
   Dejan'ın emrindeki acımazsız askerler evleri basmıştı.Kaçmaya çalışanları çocuk kadın ayrımı yapmadan öldürüyorlar,yakaladıklarını ise silah zoruyla köy meydanına sürükleye sürükleye götürüyorlardı.Yarım saat içinde köydeki bütün evler boşalmıştı.Köylüler silahlı askerler önünde sıraya dizilmişlerdi.Köylülerdeki korku ve çaresizlik yüzlerinden okunuyordu.Dejan arabasından indi ve köylüleri süzerek önlerinde yürüdü.Gözü sırada gelinlikler içinde olan bir kadına takılmıştı.Dejan askerlerine dönerek alaycı bir tavırla konuştu.
-"Keşke biraz daha erken gelseydik,düğünü kaçırmamış olurduk." ardından da ekledi "Kızı yanıma getirin!"
İki asker gelinlikli kızı getirmek için sıranın içine girdiğinde erkekler tarafında uğultu yükseldi.Kadının kocası olduğu her halinden belli olan adam çaresizlik içinde Dejan'a yalvarıyordu.Dejan adamın yalvarmalarına silahıyla son vermişti.Mermilerin patlamasıyla beraber köylüleri sessizlik kaplamıştı.Askerler kızı Dejan'ın yanına getirdiklerinde kız ağlıyordu.Kocası gözlerinin önünde ölmüştü ve kendi sonu da güzel gözükmüyordu.
    Dejan bir eliyle sertçe kızın çenesini tutmuş diğer eliyle de kızın gözyaşlarını siliyordu.Daha sonra elini kızın yüzünde gezdirmeye başladı.Kız ise gözlerini yerde yatan kocasının ölü bedenine dikmiş ve hareketsiz duruyordu.Dejan kızın arkasına geçerek gelinliğin fermuarını yarıya kadar indirdi.Bütün bu olanlara daha fazla dayanamayan kızın annesi yalvarmaya başladı.Dejan'ın göz işaretiyle askerlerden biri kadına iki tokat attı.
-"Sizin hiç Allahtan korkunuz yok mu ?" dedi kızın çocukluk arkadaşı Selma.
   Dejan kızı bırakıp Selma'nın yanına geldi.Selma geçen yaz evlenmişti ve esir erkekler arasında kocası ile babası da vardı.Düğünü belki de bu köydeki en güzel düğünlerden biriydi ve belki de Selma'nın hayatı boyunca en mutlu olduğu andı.
-"Bütün bu insanları sen mi kurtaracaksın?" dedi aşağılayıcı bir tavırla ve gülerek.
-"Bizden ne istiyorsun?Biz sana ne yaptık?O kızın,annesinin, bu insanların sana ne zararı var ?"
Dejan Selma'ya cevap vermeden askerlerine dönerek konuştu.
-"Erkeklerin hepsini ve yaşlı kadınları caminin içine toplayın.Kızları da arabalara bindirin."Dejan bir şey söylemeyi unutmuş gibi tekrar askerlerine dönerek "Gelin benim arabamda olacak " dedi.
   Silah zoruyla erkekler ve yaşlı kadınlar köyün camisine götürülüyordu.Kızlar ise ağlama sesleri arasında askeri kamyonlara bindirilmişti.Hepsi perişan halde gözüken Boşnak kadınları sonlarını bilmedikleri ve zorlu bir yola giriyorlardı.
  Dejan ve yanında bulunan bir kaç askeri camiye ayakkabılarıyla girdiler.Dejan alaycı gözlerle camiyi inceliyordu,ardından eline aldığı Kuranı köylülerden birine verdi.
-"Bakalım çok inandığın bu kitap seni kurtaracak mı ?"
  Dejan dört beş kurşun sıkarak köylüyü oracıkta öldürdü.Ölen köylünün yanındaki adam Kuran'ı yere düşürmeden eline aldı.Dejan bütün köylülerin korktuğunu anlamıştı.
-"Buradan kurtulmanız için size bir şans verebilirim.Eğer  istediklerimi yaparsanız buradan hepiniz zararsız bir şekilde kurtulabilirsiniz." Dejan biraz bekledikten sonra silahıyla az önce öldürdüğü köylüyü göstererek " Eğer benim dediklerime uymazsanız da sonunuz bu adam gibi olur" dedi.
   Köylülerin hepsi şaşkın gözlerler birbirine bakıyordu.Bu cehennemden kurtulabilecekleri bir yol olmasına sevinmişlerdi.
-"Eğer hepiniz dininizi değiştirip Hristyan olursanız buradan çıkmanıza izin veririm.Burası Sırp toprağı ve bu topraklarda sadece bizim kurallarımıza uyanlar yaşayabilir." Dejan'ın bu isteğini köylüler hayretle dinlemiştiler.Caminin içindeki bütün esirler aralarında konuşmaya başlamıştı.Dejan canları karşılığında onlardan dinlerini istemişti ama hiçbiri bunu kabul etmemişti.
  Dejan camiden çıkarak arabasına bindi.Tam bu sırada caminin içinde silah sesleri ardı ardına gelmişti.Askerler bütün köylüleri kurşuna dizmişlerdi.Bütün bu yaşananları kamyonlardaki Boşnak kadınları da izlemişti.Kadınların feryatları birbirine karışmıştı.Sırp askerleri ise caminin içinden zafer kazanmış edasında şarkılarla çıkmıştı.Selma ağlamamaya çalışarak karnını tutuyordu.Annesi Selma'yı fark etti.
-"Sırplar senin hamile olduğunu asla öğrenmemeliler kızım."
-"Ne fark eder anne ? Bak o caminin içinde babam var ,kocam var,bütün köy orda.Bu saatten sonra nasıl yaşarız, daha fazla canımızı yakamazlar."
-"Kızın için yaşayacaksın Selma.Bana ne olursa olsun söz vermeni istiyorum kızım.Asla hayattan umudunu kesmeyeceksin ve bebeğinle mutlu bir hayat süreceksin."
-"Bunun imkansız olduğunu sen de biliyorsun anne.Hamile olduğumu öğrendikleri zaman  beni öldürecekler."
Askerlerin gelmesiyle anne kızın konuşması yarıda kalmıştı.Caminin içinde öldürdükleri Boşnakları, köyün 10 km ilersinde, çukur açarak gömmüşlerdi.Köy bütünüyle boşalmış ve yok olmuştu.
  Dejan kamp yerine vardığında Andrija daha gelmemişti.Esir kadınları sıraya dizmişlerdi.Boşnak kadınları nereye getirildiklerini anlamaya çalışır gözlerle etrafı izliyorlardı.Selma annesinin elini sıkı sıkıya tutmuştu.Hemen yanlarında ise üzerinde gelinliğiyle Fatima ve annesi vardı.Buradan kaçmanın hiçbir yolu yoktu ve bunu eskiden beri orada olan esirlerde çok iyi biliyorlardı.Yeni gelenlerin öğrenmesi de çok uzun sürmeyecekti.Kaçmaya çalışanlara ne olduğu kulaktan kulağa anlatılacak ve kimse kaçmaya cesaret edemeyecekti.
  Dejan kadınların yanına geldi.
-"Buradan kaçmayı aklınızdan bile geçirmeyin.Burada benim istediğim şekilde kalacaksınız."
  Selma ağlamakta olan Fatima'ya sadece onun duyacağı şeklide fısıldadı.
-"Korkma Fatima!"
-"Hepimizi öldürecekler burası bizim mezarımız olacak.Bu gelinlik bana kefen olacak."
-Selma kimsenin duyamayacağı bir sesle "Allah'ım bize yardım et" dedi .
  Dejan, askerlerine giriş kapısının yanındaki odayı işaret etti.
-"Odadaki kızları akşam Kara Yorgi'ye götürün.
    Dejan sigarasını yaktı ve esir kızların önünde gezmeye başladı.Bir yandan sigarasını içine çekiyor bir yandan da kızları süzüyordu.Fatima'nın yanına gelince durdu.Sigarasını son kez içine çekti ve attı.Fatima'nın gözlerine gülerek bakarken ayağıyla sigarayı ezdi.Fatima'yı  ayağı kaldırdı ve kolundan turarak odasına götürmeye çalıştı.Kız olanca kuvvetiyle karşı koymaya çalışıyordu.Fatima'ının feryatları bütün kampı inletmişti,Dejan ise kıza küfürler savuruyordu.
  Fatima odaya geldiğinden beri hıçkırıklarla ağlıyordu.Bu durum Dejan'ın sinirlerini bozmaya yetmişti.Dejan kendisine ve kıza viski koydu.Kızın çakırkeyif hale gelmesini istiyordu.Diğer odalarda gelen bağrışmalar Fatima'yı daha fazla korkutuyordu.Dejan yavaş adımlarla kıza yaklaştı ve "iç" diyerek içi viski dolu bardağı Fatima'ya uzattı.
-"Yalvarırım sana benden uzak dur."
-"Kes artık ağlamayı!"
   Dejan elini kızın yüzünde gezdiriyordu.Fatima ise çoktan ölümün kendisi için en iyi ihtimal olacağını düşünmeye başlamıştı.Dejan kızın ağlamasına daha fazla dayanamadı ve elindeki bardağı duvara fırlattı.Ardından hızlı adımlarla odadan çıktı.Fatima ne olduğunu anlamamıştı ama işkenceden kurtulduğu için içinde buruk da olsa bir sevinç vardı.
  Yavaş yavaş etrafa karanlık çöküyordu.Dejan yüzünde korkunç bir ifadeyle odadan çıkmıştı.Esirlerin önünde bir tur attıktan sonra "İçerdeki kızın annesi hanginiz ?"sesi esirlerin olduğu odada yankılanmıştı.Kimse korkudan cevap veremiyordu.Çok geçmeden Dejan cebinden silahını çıkardı.
-"Eğer ortaya çıkmazsa kızı öldüreceğim."
  Selma ile Fatima'nın annesi bir an için göz göze gelmişlerdi. Kadının gözlerinde öyle garip bakış vardı ki Selma hayatı boyunca bu anı unutamayacağını düşündü.Selma başını sallayarak kadına çıkmamasını işaret etmişti.Ama kadın daha fazla dayanamadı ve kızın annesi olduğunu söyledi.Dejan kadını alarak kızın bulunduğu odaya ilerliyordu ki Selma ayağa kalkarak bağırmaya başladı.
-"Bırak onu! Ne istiyorsun yaşlı kadından?"
-"Yine mi sen ?"  Dejan Selma'nın yanına kadar gelmişti.
  Dejan duvarın dibinde oturmakta olan Selma'nın gözlerinin içine bakabilmek için eğilmişti.Birkaç saniye sonra Selma'yı saçlarından tutarak ayağa kaldırdı.Selma'nın  yüzüne iyice yaklaştı ve gözlerini kapatarak nefesini içine çekti.Dejan kızın kulağına bir şeyler fısıldadı.Ardından kapıda duran askerlerine döndü.
-"Alın bunu da Kara Yorgi'ye götürün.Ben gelmeden ona kimse dokunmayacak!"
-"Ne yaparsan yap senin olmayacağım!"
   İki asker Selma'nın koluna girdi ve Selma'yı Kara Yorgi'ye teslim edilecek kızların arasına götürdüler.Dejan ise kıza bakarak gülüyordu.Selma kapıdan çıktıktan sonra Dejan, Fatima'nın annesini alarak odasına geri döndü.Fatima annesini karşısında görünce korkusu daha da artmıştı.Dejan kadını sandalyeye bağladı ve kızının karşısına oturttu.Fatima yalvarmalarına da ağlamalarına da devam ediyordu ama Dejan'ın canı oyun oynamak istiyordu.   
    Dejan kendine tekrardan viski koydu ve geri Fatima'nın yanına geldi.
-"Ya benim dediklerimi yaparsın annen yaşamaya devam eder ya da... Ya da annene elveda demek zorunda kalırsın.Bence annenin katili olmak istemezsin.İç şunu."
  Dejan sözlerini gülerek tamamladı.Fatima'nın alnında terler birikmişti,henüz ne yapacağını bilmiyordu.Doğru sözleri bulmak için düşünüyordu.Diğer odalardan korku dolu sesler gelmeye devam ediyordu.
   İçerdeki salonda bir insan sürüsü vardı.Hepsinin yüzünde yaralar vardı,yüzlerinden akan kanlar vücutlarının bir parçası gibi gözüküyordu.Kadınların çoğunun saçları kesilmişti ve yalınayaklardı.Esirlere bir gün yemek diğer gün su veriliyordu.Açlıktan ve susuzluktan her gün esirler ölüyordu.Buradaki esirler için her şey günden güne kötüye gidiyordu ve savaş olanca hızıyla devam ediyordu.
  Fatima o derece zayıf gözüküyordu ki ağlamaklı gözleri,sararmış yüzü onu hasta gibi gösteriyordu.Dejan kızın yanına yaklaşıp yanağına öpücük kondurdu.Fatima annesinin bakışlarını yakalamamak için başka tarafa bakıyordu.
Dejan eğilerek yere oturdu ve gülerek iğrenç sorusunu Fatima'ya tekrar sordu.
-"İçiyor musun yoksa anneni öldüreyim mi?"
-"Ne istersen yaparım yeter ki annemi rahat bırak."
  Fatima güçlükle kelimelerini tamamlayabilmişti.Dejan'ın elinden viski dolu bardağı aldı ve gözlerini kapatarak içmeye başladı.Dejan baş parmağıyla kızın gözlerindeki yaşı sildi ve Fatima'nın yanağına bir öpücük daha kondurdu.Fatima sinirden ve korkudan ya da hangi duyguda olduğunu bilemeden ellerini sıkıyordu.Çaresizlik içinde kocasını öldüren adama,Dejan'a teslim olmuştu.
  Dejan kızdan soyunmasını istemişti ve bunu isterken de elindeki silahı Fatima'nın annesine  doğru tutmuştu.Fatima annesine bakmadan içi acıyarak soyunmaya başlamıştı.Dejan'ın ise yavaş yavaş keyfi yerine geliyordu. 

GİZLİ YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin