İki kamyonet taşlı yollarda ağır ağır ilerliyordu.Akşam yağan yağmurdan sonra etrafı toprak kokusu sarmıştı.Bu koku Selma'nın en sevdiği kokuydu.Küçüklüğünde her yağan yağmurdan sonra bahçeye koşar ve eli yüzü toz toprak olana kadar oynardı.Şimdi çocukluğundan da o güzel günlerden de çok uzaktaydı.
Selma'yı ve diğer kadınları taşıyan kamyonet kamptan ayrıldıktan tam bir saat sonra üç katlı bir binanın demir tellerle çevrili bahçe kapısının önünde durdu.Kapının önünde duran asker şoförle göz göze geldi ve gülerek kapıyı açtı.
Bahçe kapısı ile otelden bozma binanın arasındaki mesafe çok fazla değildi.Saat gece yarısına gelmek üzereydi. Askerler sövmeler, bağrışmalar arasında gözleri bağlı esir kadınları araçtan aşağıya indirdiler.Silahlı askerler esirlerin gözlerindeki bandı çıkardı.Esirler nereye geldiğini anlamaya çalışıyordu.Bir anda ortalığı korkunç bir sessizlik kapladı.
Selma gözlerini daha da açarak etrafı inceliyordu.Askerlerin yüzünde yakaladığı gülüşmelerde esir hayatının bitmediğini ve daha da zorlu günlerin kendisini beklediğini anlamıştı.Selma askerler tarafından itilerek binaya götürülürken kalbinin gözleri önünde ölen kocasıyla beraber olduğunu hissetti.İçinde tuhaf ve acı duygular barındırıyordu.Orada ben de ölmeliydim diye düşündü.Sonra karnındaki bebeği aklına geldi.Annesinin de dediği gibi bundan sonra bebeği için yaşamalıydı.
Askerler kızları binanın en üst katına çıkardılar.Uzunca bir koridordan geçtikten sonra ,esir kızların ellerini çözüp bir odaya attılar.
Odada lambadan başka hiçbir şey yoktu,pencerede tahtalar ile örtülmüştü.Odada başka kızlarda bulunuyordu.Selma kızları gördükten sonra nereye getirildiğini anlamıştı.Kızlara yatmaları için birer çarşaf verilmişti ve hepsi yere yatmıştı.
Odanın kapısı hızla açıldı ve iki asker bir kızı içeriye attı.Kız dengesini kaybetti ve yere düştü.Üzerindeki elbise yırtılmış olan kızın vücudunda morluklar vardı.Biraz sonra askerler aynı şekilde bir kızı daha odaya fırlattılar ve küfürler savurarak sertçe kapıyı kapatıp odadan çıktılar.Daha önce getirilen kız odadaki en yaşlı kadının yanına geldi ve gözyaşlarını silerek konuşmaya başladı.
-"Dayanamıyorum artık abla!Tecavüz etmeleri ayrı canımı yakıyor , işkence etmeleri ayrı...Dayanamıyorum!"
Kız sırtını açtı."Şuna bak abla,işi bittikten sonra üzerimde sigara söndürdü" dedi.
-"Dayanmalıyız güzel kızım.Bu günlerde geride kalacak ve gelecek güzel günler için birlik olup dayanmalıyız.
Başka bir kız ağlayan kızın yanına yaklaştı ve onun ellerini kendi avucunun içine aldı.
-"Umuda mı ihtiyacın var? Bu günler geçmeyecek.Burada bize sırayla tecavüz edecekler,türlü türlü işkenceler edecekler ve biz de bu hayata dayanmak zorunda kalacağız."
İsmi Hana olan kız ayağa kalktı,gözlerini yeni gelenlerin üzerinde gezdirdi.Odanın içinde bir kaç adım attıktan sonra konuşmasını sürdürdü.
-"Burası bizim için dünyadaki cehennem oldu.Biz buraya düşmek için ne suç işledik bilmiyorum.Belki hepimiz buradan,bu cehennemden kurtulamayacağız ama başarabilirsek birçoğumuz buradan kaçabilecek."
Hana'nın sözleri odadakiler üzerinde heyecan yaratmıştı.Kızlar kendi aralarında konuşuyorlardı ve bunun nasıl mümkün olacağını tartışıyorlardı.Hana cebinden ucu sivri bir av bıçağı çıkardı.Sonra pencerenin yanına gitti ve eğilerek tahtaların arasından bir bıçak daha çıkardı.Odadaki kızlar hiçbir şey anlamamıştı.Hana iki bıçağı da eline aldı.
Hana sözlerini destekleyecek birini bulmak için gözlerini tekrar odadaki kızlarda gezdirdi.Elinde bulunan iki bıçağı da havaya kaldırdı.
-"Bunlar sayesinde buradan çıkabiliriz.Bu bıçakları bana tecavüz eden adamların cebinden aldım."
İçlerinden birisi ayağa kalktı ve korku dolu sesle "delirdin mi sen?Üçüncü kattayız ve her katta asker varken nasıl kaçarız buradan ?" dedi.Bir başkası "Kafamızı kapıdan çıkardığımız anda bizim sonumuz olur" dedi.
Hana sesini yükselterek "buradan kaçmak istiyorsak tek şansımız bu " dedi.
Selma ayağa kalktı ve Hana'nın yanına geldi.
-"Burada birinin bana tecavüz ederek zevk almasını beklemeyeceğim. "
-"Bu acıya dayanılmaz,benimle beraber olmana sevindim."
-"Buradan nasıl kurtulacağız ?" diye sordu Selma.Hana sonunda aradığı desteği bulduğu için yüzü gülüyordu.Selma'ya bakarak konuşmasını sürdürdü.
-"Odada bizden birisi öldüğü zaman askerler fark ederse iki kişi cesedi kaldırmak için içeri giriyor.Bunu buradaki herkes biliyor."
-"Birimizi öldürmeyeceksin herhalde " dedi endişeli bakışlarla Selma.
-"Hayır.Askerler odaya girdiği zaman birisi cesedi kontrol etmek için gelecek."
-"Diğeri?"
-"Diğer asker o sırada kapının önünde bekliyor olacak.Ben ölmüş numarası yapacağım.Asker benim yanıma yaklaştığında bu bıçağı onun yüzüne saplayacağım."
-"Benden de kapıdaki askeri öldürmemi istiyorsun."
-"Yapabilirsen evet."
-"Çok riskli ve eğer başaramazsak sadece bizim değil,odadaki herkesin hayatı tehlikede olur."
-"Buradakileri hayatı zaten her zaman tehlikede.Her gece tanımadığımız insanlarla birlikte olmak zorundayız.Şanslıysak sadece bir kişi,ha şanssız günümüzdeysek birden fazla kişinin tecavüzüne uğramak zorunda kalıyoruz.Eğer ömrümüz olursa bu günleri zaten unutamayacağız.Buradaki herkes ölmek için dua ediyor ama inançlarımız yüzünden intiharda edemiyoruz.Buradan kaçmak için elimizde bir şans var ."
Bir başka esir kadın Hana ve Selma'nın yanına geldi.
-"Bu askerleri öldürsek bile buradan nasıl kurtulacağız? "
-" Öncelikle Selma'nın saçlarını kesmeliyiz."
-"Neden?" diye sordu Selma.
-"Öldürdüğümüz askerlerin elbiselerini giyeceğiz ve şapkalarını takacağız."
-"Sonra?"
-"Her koridorda üç asker var.Kalan son askerin yanına kadar gidip onu da orada öldüreceğiz."
-"Koridorun başına kadar nasıl gideceğiz?" dedi sonradan yanlarına gelen kadın.
-"Ben ve Selma seni taşıyacağız.Tıpkı askerlerin cesetleri taşıdıkları gibi.Yüzlerimiz dönük bir şekilde askerin yanına kadar gitmeyi başarabilirsek onu da orada öldüreceğiz."
-"Çok zor,onu öldürsek bile buradan kaçamayız.Diğer katları nasıl geçeceğiz?Hadi binadan çıktık diyelim,bahçede de askerler bekliyor.Onlardan nasıl kurtulacağız"
Hana umutlu bir şekilde konuşmaya devam etti :
-"Askerlerin çoğu gece olduğu için uyuyor olacak.Bodrum kattaki cephaneliğe kadar gidebilirsek..."
Hana duraksadı,sözlerinin odadakiler üzerinde nasıl etki bıraktığını anlamakistiyordu, gözlerini herkesin üzerinde gezdirdi.Selma bile şaşırmıştı.
-"Cephaneliği patlatırsak hepimiz ölürüz! " dedi içlerinden biri.
-"Hiçbir yeri patlatmayacağız.Cephanelikteki pencereden dışarı çıkabilirsek buradan kurtuluruz.Sonra herkese ,gazetelere burada yaşadıklarımızı anlatırız.Hepimizin tek kurtuluşu bu!Eğer burada böyle bi esir kampı olduğunu bütün insanlığa duyurabilirsek...İşte o zaman,işte o zaman hepimiz kurtuluruz.Başta Kara Yorgi olmak üzere bütün askerler zor duruma düşer. "
Odada derin bir sessizlik vardı.Bu cehennemden kurtulmak mümkün müydü gerçekten ?Tekrar özgürce yaşamak...Tekrar insan gibi hissetmek mümkün müydü?
-"Denemeye değer dedi" Selma.
-"Her gün öleceğimize bir gün ölürüz" dedi bir başka kadın.
Hana aradığı desteği bulabildiği için sevinmişti.Bu gece bu iş bitecekti.Belki de günler sonra kurtulmak için bir ışık vardı,bir umut vardı içlerinde.
Gece yarısını beklemeye başladılar.Selma bir eliyle karnını tutuyordu.Buradan kaçabilirlerse bebeği için yaşayacaktı.Geride kalanları unutup bebeği için ayakta kalacaktı.Annesi geldi aklına.Acaba şu an neredeydi.Annesi ilk götürüldükleri yerde kalmıştı.Fatima...?
Gecenin ilerleyen saatlerinde Hana planı uygulamaya başladı.Selma kapıya vurmaya başladı.İçinde heyecan ve korkuyla karışık duygular vardı.Gelen giden yoktu.Selma vurmaya devam etti.
İki tane asker kapıda belirdi.
-"Ne oldu yine ? " dedi kapının önünde duran asker.
-"Arkadaşımız öldü " dedi Selma.Sanki sesi içine kaçmıştı.Odadakilerin yaşama şansları kendisine bağlıydı.
-"Biri daha gitmiş." dedi gülerek kapının önünde duran asker.
Askerin biri yerde arkası dönük yatmakta olan Hana'ya doğru yürümeye başladı.Diğer asker kapının önünde bekliyordu.Selma elindeki bıçağı sıkı sıkıya tutuyordu.Kapının önünde duran asker öne doğru iki adım daha attı.Selma'nın önüne gelmişti.Diğer askerde Hana'ya yaklaştı.Önce ayağıyla tekme attı,sonra yüzünü kendisine doğru çebirmek için Hana'ya doğru eğildi.
Tam sırası diye düşündü Selma.Bütün gücüyle bıçağını kapının önünde duran askere sapladı.Odadaki diğer kızlarda selmaya yardım ettiler.Asker ne olduğunu anlayamamıştı.Bu sırada Hana kendisine yaklaşmakta olan askerin gözünün içine bıçağını saplamıştı.İki askerde saniyeler içinde ölmüştü.
Hana hemen ayağa kalktı ve kapıyı kapattı.Selma şoka girmişti,birisini öldürmüştü.
-"Kendine gel " dedi Hana.Sonra konuşmasına devam etti.
-"Elbiseleri değiştirmemiz lazım,hızlı olmalıyız.Kimse anlamadan dışarı çıkmamız lazım. "
Selma hala şoktaydı ama hızlı olmaları gerekiyordu.Selma ve Hana askerlerin elbiselerini giydiler. Bi anda Selma ve Hana göz göze geldi.Kapıya yaklaşan ayak sesleri...Şimdi ne yapacaklarını planlamamışlardı.Gelen kimdi ve ne yapacaklardı? İkisinin aklındaki cevapsız soruydu.
Kapı açıldı,İçeri beraberindeki askerlerle beraber Dejan girdi.Hana elindeki bıçakla şansını denemek istedi ama Dejan hızlı bir refleksle kendisine gelen saldırıyı engelledi.Ardından Hana'yı tokatla yere serdi.Askerlerden biri Selma'nın elindeki bıçağı gördü.Selma hareketsiz kaldı,bıçağı elinden düşürdü.
Dejan cebinden çıkardığı silahla bi kaç el atış etti.Hana kanlar içindeydi.
-"Bunu hepinize ödeteceğim!Hepinize!" dedi bağırarak.Dejan'ın sesi odadaki herkesi korkutmuştu.
Kapıya doğru yönelirken gözü Selma'ya ilişti.Selma'nın kolundan tutarak kapıdan çıkardı.Hana ölmüştü ve Selma hala şoktaydı . Dejan'a karşı koymadı.
Dejan Selma'yı başka odaya götürdü.Ardından odadan çıktı. Selma odada yalnız kalınca korkmaya başladı.Başına geleceklerden habersizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ YARA
Historical FictionSavaşın ortasında kalmış bir aşk .Gelini ile torununu öldürmek isteyen bir katil . Bütün bunlardan habersiz yalanlarla yaşayan bir baba . Ve doğmamış bebeğinin hayatını kurtarmak isteyen bir anne !