MAŞİTA'NİN AĞZINDAN
Gözüm biran saatime takıldı.Evden çıkmazsam geç kalacağımı anlamıştım. Vakit çok mu çabuk geçmisti, yoksa ben yarım saattir kalvaltı masasıyla aşk mı yaşıyordum?
Ne vakit geçtiğini bilemediğim sürenin sonunda telaşla masadan kalktım. Annemin şaşkın bakışlarıyla , önceden hazırda bulundurduğum tek renk olan zümrüt yeşili eşarbımı uzunca bağlayıp , kendi zevkimle diktirdiğim feracemi boydan boya süzdüm . Gerçekten de çok güzel olmuştu. Genişliği tam istediğim gibiydi. Yılların verdiği ustalıkla hızlıca hazırlandım. Hazırlığım bitince annemlere haber verip evden hızlı adımlarla çıktım.
Hacer kesin her zamanki yerde beni bekliyordur. Ve de ben onu azcık , az birazcık bekletmiş olabilirim.
Hem daha beni aramamış olmamasının vermiş olduğu şaşkınlıkla , çantamda küçük çaplı bir arama sonucu ile telefonuma ulaşmıştım . Ekranda ki 15 cevapsız aramayı görünce hafif bir tırsmadım değil.
Ben ekrana bakarken ekrandaki " KARDESCAĞZİM " yazısını görünce sessiz bir şekilde besmele çekip telefonu kulağıma verdim.
" Oooo , Maşita Hanım telefon denen icadın varlığından en son sizin haberiniz oluyor galiba ?" dedi yalancı bir sinirle ." Yok Hacer Hanımcım , Ben o icadın varlığını unutmuş olabilirim birazcık. " dedim şirince .
Durağa gelene kadar konuşmaya devam etmiştik. Zaten birazdan yan yana gelecek olmamıza rağmen benim ön bir savunma hattı oluşturmam lazımdı. Tabi kendimi affettirmem birazcık sürmüstü ama oda fazla dayanamamıştı.
Üniversiteye gidene kadar birbirimize takılmıştık. Geldiğimiz gibi sınıfa girmiştik. Malum hocanın gözüne batmaya gerek yoktu. Pekde bizi sevdiği söylenmezdi zaten.Hocada biraz sonra gelip hemen derse giris yapmıştı.
Hoca dersi bitirip sınıftan çıkınca bizde kantine gittik. Hacer çayları almaya gidince bende bir süre dışarıyı izlemeye başlamıştım. Nasıl dalmışsam , Hacer'in sesiyle kafamı ona çevirdim;
" Erkan hocanın verdiği muhteşem odevden haberin var mi canım ."
Deyip yüz ifademi yoklar gibi baktı.
" Yine mi ödev verdi . Ne zaman peki ?"
Hacer ;
"Evet , hem bu sefer kı baya zor haberin olsun ."
Ödevi detaylı bir şekilde anlattı . Yani ben şokk. Bu hoca geçmememiz için uğraşıyordu sanki . Allah'ım sen bu muallimin merhametini görmeyi şu bi çare öğrencilerine nasip et .Amin dedim içimden ettiğim duaya."Yok artık ! O nasıl bir ödev öyle ."
Bahsettiği kitabı bulmak çok zordu . Eski sahaflardan birine gitmek gerekiyordu. Oda yetmezmiş gibi çokta kalın bir kitaptı. Bide az bir sürede vermiş.
Ödev için az bir zamanımız olduğu için bugün ders çıkışında gitmemiz gerekiyordu .
Diğer derslere girdikten sonra ödev için uzun ve yorucu bir yolculuğun bizi beklediğini biliyorduk.
Bir süre aradık ama bulamadik.
Tahmin ettiğimiz gibi zor ve eski bir ruh sağlığı ile ilgili kitaptı .
"Allahım sen bana sabır, hocama merhamet ihsan eyle. " dedim sinirle .
Gerçekten yorulmuştuk ama bir türlü bulamıyorduk.
Hacer ordan;
" Amin Allahım amin. "Dedi yorgun çıkan sesiyle.
Hacer'in komik çıkan ses tonuyla gülmeye basladik.
Ben etraftaki olabilecek sahafçılara bakarken , birkaç adım atmamla, omzuma sert bir darbe yemem bir oldu . Yanımdan koşarak geçen biri bana çarpmıştı . Hızlı bir sekilde çarpınca da dengemi kaybedip yere düşecekken belimde hissettiğim el ile yere kapaklanmaktan kurtulmustum .
Ahh canım kardeşim kahramanım oldu resmen deyip içimden ona methiyeler dizmeye başlamıştım.
Tabi o anın korkusuyla gözlerimide sıkı sıkıya kapatmıştım. Anın şokunu üstümden attıktan sonra, gozlerimi yavaşça açtım.
Karşımda Hacer'i bulmayı umarken , Kahvenin en açık tonuna sahip hareleri görünce öylece donakaldım . Kahveydi , Kahvenin oyle güzel bir tonuydu ki ,içime işleşini hissediyor, sıcacık akışını tüm zerrelerimden hissediyordum.Aynı tondaki kaşları , ve kaşlarının üstüne düşmüs birkaç tutam saçlarıyla tüm bakışları rahatlıkla üstüne çekebilecek derecedeydi.
Birden içimin titremesi ile kendime gelebilmiştim. Donup kalmalarım bana hiç iyi gelmiyordu. Şimdide olduğu gibi.
Bir yabancıya bu kadar yakın olmak vicdanımı rahatsız etmişti.
Belimi kavrayan eller , kavradığı yerleri kor edip yakıyor gibiydi. Harama isteksiz bir şekilde düşmüş olsam da bu yanlıştı.
Gözlerimi simasından ayırıp yere bakmaya başladım." Bırakın beni " dedim sinirlice .
Ama hiç kıpırdamadı bile.
"Bıraksana beni diyorum sağır mısın? " dedim. iyice sinirlermiştim. Buda neydi böyle . Hareketsiz bir sekilde bana bakıyordu. Bakışları o kadar keskindi ki yeterince rahatsız ediyordu, birde beni duymaması, ya da duymazlıktan gelmesi ...
Kollarında tepinmeye başlamıştım. Bu durumun vermiş olduğu can sıkıntısı , sıcacık gözyaşlarına dönüşmüştü.
Nedendir bilmem ama o kadar çırpınmama rağmen milim kıpırdamayan Evlad'ı Mahlukat , gözyaşlarımla birlikte belimde olan elleri gevşemişti.
Bunu fırsat bilerek hemen uzaklaşmaya başladım.
Ne kadar gittiğimi bilmeden öylece gidiyordum
Uzaklaşmaya çalıştığım kahvelerin , hayatımın tam merkezinde olacağını bilmeden , içimde ki haram bakışların vermiş olduğu acı, vicdanımın vermiş olduğu sızıyla, bedenimle ruhuma sağladığım sonsuz beraat ile gidiyordum...🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁
Velhasıl kelam kalp herkezde var ;
Yürek denen başka birşey ...
#Mevlana
🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁
✔Selamün Aleyküm sevgili okurlarım. Bir bölümün daha sonuna geldi.Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Bölüm hakkındaki görüşlerinizi kısa da olsa bildirin lütfen...
💭Maşita hakkında ne düşünüyorsunuz ?
💭 Bölüm sondaki siirleri kitabın son bölümüne kadar yazmayı düşünüyorum. Sizce nasıl olur ?
🍁FİEMANİLLAH ☺
❄Durr'u Meknun ..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOTUS ÇİÇEĞİM
ChickLitGözlerini usulca kapattı genç kadın . Damlaların geçtiği yerleri her zerresinde hissederken, elinin tersiyle gözyaşlarının yolculuğuna son verdi. Ama nafileydi bu çabası. Bir yenisiyle tekrarlandı gözyaşı yolculuğunun. Yüreğinde hissettiği bu acı...