Kadının sorduğu soruyla hayretle yüzüne baktım.
"Oğlunuzun nesi var ki?"
"Benim oğlum..." Lafını tamamlayamadan kapı açılmıştı ve üvey annem sahte gülümsemesiyle içeri girmişti.
"Bakıyorum da gelin kaynana baya kaynaştınız. Umarım ben de Hasret'le iyi anlaşırım. Fatma'yla aramız çok iyidir öyle değil mi Fatmacığım."
"Hıhı." Diyebildim en az onunki kadar içten bir tebessümle. Çıkması için dua ediyordum. Kadına, evlenmek istemediğimi söylemeliydim. Hiçbir şey için geç değildi.
"Hatice Hanım, eşin seni bekliyor. Fazla vakti yokmuş. Kalkalım diyor." Demesiyle Hatice abla ayaklanınca elimdeki fırsat kaçmıştı. Bu son çaremdi. Artık her şey için çok geçti.
"Biz alışveriş için geldik. Onun için acele ediyor. Müsaitseniz hemen çıkıp ihtiyaçlarımızı alalım. Beyler, on gün sonra düğünü yapmaya karar verdi. Senin için bir sorun yok değil mi kızım."
Hatice ablanın sorusuna cevap verecekken üvey annem lafa atlayıp cevap verdi.
"Bizim için hiçbir sorun yok. Hayırlı iş beklemeye gelmez. Biz de yarın gelir, Hasret için alışveriş yaparız."
Her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki ne olduğunu anlayamıyordum. Bir saat öncesine kadar evlenmemek için diretmeyi düşünürken şimdi gelinlik deniyordum. Bana söyleyecek söz bırakmamışlardı. Fırsat verilse söyleyecek, içimi dökecek çok şey vardı.
"Bu gelinlik güzel. Bunu alalım." Diyen üvey anneme ters bir bakış attım. Üzerimdeki gelinlik berbattı ve ısrar ettiği için giymiştim. Bu kadarına da karışamazdı. Bana kalsa ilk giydiğimi beğenmiştim ve başka giymeyi düşünmüyordum. Ama onun ısrarıyla birkaç tane daha giymek zorunda kalmıştım. Aslında bana kalsa hiç birini giymeyecektim.
"Ben beğenmedim. İlki daha güzeldi."
"Ben de bunu beğendim." Diye ısrar ediyordu hala.
"Sen beğendiysen babama söyle sana alsın. Ben öncekini beğendim." Deyişim sinirini bozsa da bozuntuya vermemeye çalışmıştı.
"Bu gençlere de bir şey söylenmiyor. Madem onu beğendin, o olsun." Deyişine Hatice abla cevap verdi.
"Ben de ilk giydiğini beğendim. Kendisi giyecek, kararı da kendisi versin."
Gelinliğimi çıkarırken üvey annem ortalıktan kaybolmuştu. Kabinden çıkarken ilerde gelinliklere baktığını görünce elime fırsat geçmişti. Kabinin önünde duran Hatice ablayı kenara çektim.
"Abla, sana bir şey söylemek istiyorum."
"Söyle kızım."
"Ben evlenmek istemiyorum. Babamın zoruyla evleniyorum. Abim de annem de kızına huzur vermeyecek. Beni düşünmüyorsan kızını düşün. Ne olur vazgeçin bu işten."
Kadın bir süre yüzüme bakarken umutla ağzından çıkacak bir kelime bekledim. Son şansımı kullanmıştım artık.
"Bu işin dönüşü yok kızım. Karar verildi, söz kesildi. Benim elimde olsa inan ne kendi kızımı ne de seni kurban ederdim. Oğlum adına bir şey diyemem ama söz veriyorum ben sana anne olacağım. Bir anneye ne kadar ihtiyacın olduğunun farkındayım. Biz senle anne kız oluruz."
Hatice ablanın ellerimi tutarak içten konuşmasıyla gözlerim dolmuştu. Uzun zamandır hasret kaldığım anne sıcaklığı vardı bakışlarında.
Gerçekten hasret kaldığım anne sıcaklığını verebilir miydi bana? Uzun zamandır kimse böyle samimi davranmamıştı bana. Böyle sarmamıştı ellerimi. Ne kadar özlemiştim bu sıcaklığı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM
Short StoryBEDEL SERİSİ 3 Fatma ve Mahir İki yaralı yürek Fatma'nın yarası yüreğinde Ailesinden sevgi yerine sürekli şiddet görmüş bir kız Mahir ise bedensel engelli Hayata küs, dünyaya küs Berdel karşılığı zorla evlendirilen bu iki yaralı yürek birbirine iyi...