FATMA'NIN AĞZINDAN
Bugün evde farklı bir telaş vardı. Kemal abime kız istemeye gideceklerdi. Ondan nefret etsem de evleneceği için seviniyordum. Evlenince tacizlerinden kurtulacaktım üvey abimin.
Geçen yıl başından bir evlilik geçmişti. Dünyalar tatlısı bir kızla evlenmişti fakat annesiyle birlikte üç ay içinde kızın hayatını mahvetmişlerdi. Ben çok sevmiştim eşini. Bana dost olmuştu üç ay boyunca fakat bu süre içinde hem kocasının hem kaynanasının eziyetleri tüketmişti onu. Bana, kaçacağını söylediğinde bu cehennemden kurtulması için yardım etmiştim ona. Beni de kurtarmak istemişti fakat kaçmaya cesaretim yoktu. Babam bulsa öldürürdü beni.
Karısı kaçınca bana tacizleri devam etmişti. Babama söylediğim halde bana inanmıyordu. "Abindir, sever seni. Fesat düşünme hemen." Deyip geçiştirirdi.
Gelecek olan kıza acıyordum. Üvey annem ona da kan kusturacaktı. Fakat ben elimden geldiğince koruyup kollayacaktım onu.
Heyecanla evden kız istemeye giden babamlar, döndüklerinde üzgündü. Babam burnundan soluyordu.
"Terbiyesiz herif. Utanmadan bana yaptığı teklife bak. Kızını vermeye niyeti yok, oyun oynuyor bizle."
Ne olduğunu merak etmiştim ama soracak cesaretim yoktu. Tersleyip başından savacaktı beni. Babamla bir gün olsun baba kız gibi konuşmamıştık. Sürekli dışlayıp hor görmüştü beni.
İki gündür evde babamla eşi arasında sebebini anlayamadığım bir tartışma vardı. Normalde benim yanımda tartışmaktan çekinmezken şimdi beni görünce susuyorlardı.
Babamın eve gelmesine yakın saatte eşi mükemmel bir sofra hazırlayıp rakısını da hazırlamayı ihmal etmemişti. Babamla araları bozuk olduğu halde böyle bir şey yapması ilginçti. Sofrayı bana hazırlatıp beni odama göndermişti ve bu gece odamdan çıkmamam konusunda sertçe uyarmıştı beni.
Odama kapanıp sevdiğimin son yazdığı mektubu bir daha okudum. Yedi ay önce askere göndermiştim sevdiğimi. Beş ay sonra askerden gelip ailemden isteyecekti beni. Ondan önce başkası istemesin diye dışarı çıkıp göz önünde olmamaya çalışıyordum.
Serdar'la çocukluğumuz birlikte geçmişti. En yakın arkadaşımın abisiydi. Askere gitmeden iki ay önce beni sevdiğini itiraf ettiğinde yüreğim kanatlanıp uçmuştu heyecandan. Ben de karşılıksız bırakmamıştım sevgisini.
Serdar kurtuluştu benim için. Bu cehennemden kurtulmam onun elindeydi. Askerden gelene kadar on sekiz yaşıma girmiş olacaktım.
Günlerdir huzursuz olan evde şimdi kahkahalar yankılanıyordu. Babamla eşinin keyifli sesleri odama kadar geliyordu. Sanki iki gündür huzursuz olan onlar değildi. Üvey annem yine bir şey isteyecekti mutlaka babamdan.
Babamın bağırmasıyla gözümü açıp yataktan fırlayışım bir oldu. Aceleyle giyinip babamın karşısına çıktığımda yarı baygın gözlerle beni süzdü.
"Bana bir kahve yap."
Babamın kahvesini hazırlayıp önüne bırakırken tuhaf bir bakışı vardı bana.
"Geç otur karşıma. Diyeceklerim var." Deyişiyle şaşırmıştım. Babamın bu güne kadar beni karşısına alıp konuştuğunu hatırlamam. Karşısındaki koltuğa oturunca kahvesinden bir yudum aldı.
"Evi derleyip toparla. Üzerine düzgün bir şeyler giy. Seni görmeye gelecekler." Demesiyle neye uğradığımı şaşırdım.
"Ama baba ben..."
"Kes sesini, dediğimi yap. Kocaya verdim seni. Abine alacağımız kızın yerine seni verdim."
Babamın sözlerini dehşetle dinliyordum. Ne kadar da basit bir şeymiş gibi söylüyordu. Bir eşyamı başkasına vermiş gibi rahatça söylüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM
Cerita PendekBEDEL SERİSİ 3 Fatma ve Mahir İki yaralı yürek Fatma'nın yarası yüreğinde Ailesinden sevgi yerine sürekli şiddet görmüş bir kız Mahir ise bedensel engelli Hayata küs, dünyaya küs Berdel karşılığı zorla evlendirilen bu iki yaralı yürek birbirine iyi...