Kemal önce arkamda duranlara baktı. Bakışları bana çevrilince yüzümü çevirdim ondan. Bakışından bile iğreniyordum.
"Biz Fatma'yla evde yalnız kaldık. Sonra tartışmaya başladık. Fatma mutfağa kaçtı. Ben de peşinden gittim. Bıçağı elime alıp onu tehdit ettim. O sırada Fatma beni itince elimdeki bıçağın üzerine düştüm. Şikayetimi geri alıyorum."
"Önceki ifadende neden ilişkiniz olduğunu söyledin?"
"Fatma'ya kızmıştım. O yüzden öyle söyledim. O benim kardeşim. Öyle şey olur mu hiç? Nasıl kötü gözle bakarım kardeşime."
Kemal'in söylediklerini hayretler içinde dinliyordum. Benim masum olduğumu söylemişti. Üstelik suçumu üstlenmişti. Bu.. bu nasıl olabilirdi? Bu, aklımın bana oynadığı bir oyundu sanırım.
"Karar verildi. Alınan ifadelerden ve toplanan delillerden, Fatma Keskin'in suçsuz olduğu anlaşılmıştır. Sanığın beraatine karar verilmiştir."
Hala olanların şokunu yaşıyordum. Bu bir mucize olmalıydı. Serbest kalmıştım sonunda. Artık özgürdüm.
Tahliye işlemleri için tekrar cezaevine götürülmüştüm. Eşyamı almak için koğuşa girdiğimde diğer mahkumlar merak içinde beni bekliyorlardı. Tahliye haberimi sevinç içinde karşılamışlardı.
Her biriyle vedalaşıp dışarı çıkarken ne yapacağımı düşünüyordum. Nereye gidecektim? Ne yapacaktım bu saatten sonra?
Çaresizce düşünerek kapıdan çıkınca önümde bir araba durmuştu. İçinden çıkan Nazlı Hanımı görünce buruk bir sevinçle boynuna sarıldım.
"Geçmiş olsun Fatma. Suçsuz olduğun sonunda belli oldu."
"Sağolun hanımım."
"Seni almaya geldik. Bak Mahir de burda. Evine kavuşma vakti."
"Hangi evim? Her an taciz edilme korkusuyla, dayakla yaşadığım babamın evi mi yoksa beni namussuzlukla suçlayan kocamın evi mi? Nereye gideyim?"
"Mahir'le konuşman gerek. Senin için çok uğraştı."
Mahir'in neden öyle davrandığını sormak istiyordum. O beni dinlemeden yargılamıştı ama ben onu dinlemeden yargılamayacaktım. Yanına yaklaştığımda mahcup bir şekilde başını önüne eğdi.
"Geçmiş olsun Fatma."
"Sağol." Derken soğukluğum sesime yansıyordu.
"Ben özür dilerim. Her şey üst üste geldi. Abinle birlikte Serdar denen herif de senle ilgili ileri geri konuştu. Seni kötülediler. Bir anlık gafletle inandım onlara. Sen de hiçbir şey anlatmadın. Ama sonradan anladım senin..."
Mahir'in lafını bitirmesini beklemeden arkamı dönüp yanından uzaklaştım. Beni suçlamak için geçerli bir sebebi olabileceğini düşünmekle hata etmiştim. Benim hakkımda her söylenene inanmıştı. Onu tekrar hayatıma alma şansı yoktu.
MAHİR'İN AĞZINDAN
Sonunda aklanmıştı Fatma. Sonunda özgürlüğüne kavuşacaktı. Benim gözümde zaten masumdu. Ama artık adalet karşısında da aklanmıştı.
Hayatım boyunca yaptığım en büyük hata, Fatma'nın masumiyetine inanmamak olmuştu. Fatma'nın suskunluğunun ardından abisi de öyle ifade verince kafam allak bullak olmuştu. Ne olduğunu anlamak için hastaneye gittiğimde Serdar denen adam da oradaydı.
"Fatma'ya ne yaptın? Öyle sakin bir kız nasıl seni vuracak hale geldi?"
"Fatma senle evlenene kadar benle oynaşıp duruyordu. Evlenip gelince daha da azdı. İfademde anlattığım gibi oldu herşey."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM
Short StoryBEDEL SERİSİ 3 Fatma ve Mahir İki yaralı yürek Fatma'nın yarası yüreğinde Ailesinden sevgi yerine sürekli şiddet görmüş bir kız Mahir ise bedensel engelli Hayata küs, dünyaya küs Berdel karşılığı zorla evlendirilen bu iki yaralı yürek birbirine iyi...