(13)

10.9K 870 116
                                    

Elime bulaşan kan, namusumu korumanın bedeliydi. Bu güne kadar nasıl dayanabilmiştim bu adama?

Yere yığılan adama bakarken korkudan tir tir titriyordum. Şoka girmiştim, hiçbir şey düşünemiyordum.

"Allah'ım yardım et. Bir çıkış yolu göster Allah'ım. Ben ne yapacağım şimdi."

Mahir! Yapmam gereken şey Mahir'i aramaktı. Titreyen ellerimle çantadan telefonu çıkarıp Mahir'i aradığımda çok çalmadan açıldı telefon.

"Mahir! Mahir ben... Çabuk gel! Mahir gel ne olur!"

"Dur, sakin ol. Ne oldu? Baban mı vurdu sana?"

"Hayır. Ben... ben vurdum! Öldü. O öldü!"

"Ne diyorsun sen? Kim öldü? Nerdesin sen?"

"Buraya gel ne olur. Babamın evindeyim. Çabuk gel."

"Tamam geliyorum. Sakin ol sen. Hemen geliyorum."

Telefonda zoraki konuştuktan sonra yerde hareketsiz yatan adama baktım. Ölmüş müydü acaba? Kontrol etmeye cesaret edemiyordum.

Mutfaktan kaçarcasına çıkıp odaya kapattım kendimi. Yerde yattığı halde korkuyordum ondan. Ya kalkıp bana zarar verirse!

Dış kapının sertçe çalınmasıyla korku içimde sıçrayıp köşeye pusuldum. Mahir bu kadar kısa sürede gelemezdi. Gelen başkası olmalıydı.

"Fatma! Aç kapıyı. Kimse yok mu?"

Bu ses.. Mahir'in sesiydi bu. Evet evet oydu. Hızla yerimden kalkıp kapıya koştum. Kapıyı açmamla Mahir'in kollarına attım kendimi.

"Mahir ben.. ben katil oldum. Öldürdüm onu."

"Fatma sakin ol. Kimi öldürdün? Neler oldu burda?"

"Abimi. Üvey abim. Çok kötüydü. Sapladım bıçağı. Yerde yatıyor."

Artık ağlamaktan konuşamıyordum. Şoku hala atlatamamıştım. Hala titriyordum.

"Fatma kendine gel. Geç şöyle otur. Su getireyim sana." Diyen Harun Bey yanımdan geçip içeri gidecekken koluna yapışıp engel olmaya çalıştım.

"Hayır gitme! Mutfağa girme. Su istemiyorum."

"Tamam sakin ol sen. Gel şöyle. Geçti herşey. Geçti." Mahir başımı dizlerine yaslarken iki elimle elini sımsıkı kavramıştım. Başımı okşayışı biraz olsun sakinleştirmişti beni.

Ne zaman içeri girdiğini anlamadığım Harun Bey ve şoförü içerden çıkarken Harun Beyin eline kan bulaşmıştı.

"Adam ölmemiş. Ama kan kaybediyor. Hastaneye götürmemiz lazım."

Ölmediğini duyunca bir nebze rahatlamıştım. Harun Beyin getirdiği suyu içtikten sonra biraz olsun kendimi toparlayabilmişim. Bunu fırsat bilen Mahir tekrar sorular sormaya başlamıştı.

"Neden yaptın Fatma? Dövdü mü seni?"

Nasıl anlatabilirdim ki böyle bir şeyi. Utanıyordum. Geçmişte bana yaptıkları öğrenilecek diye utanıyordum. Onun ayıbından ben utanıyordum. Eşime nasıl böyle bir durumu söyleyebilirdim.

"Hiçbir şey sorma bana ne olur."

"Ne demek hiçbir şey sorma. Hastaneye götürmemiz lazım. Orda ne olduğunu soracaklar. Polislere de böyle mi söyleyeceksin?"

Ne zaman çağırdıklarını anlamadığım ambulansın siren sesi önümüzde son bulurken görevliler içeri girip müdahale etmişlerdi. Bir süre sonra Kemal abimi sedyeyle dışarı çıkardıklarında gözlerimi kapatıp başımı çevirdim. Görevliler birkaç soru sorduktan sonra yanımızdan uzaklaşırken Harun Bey yanıma yaklaştı.

DİĞER YARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin