(15)

11.2K 901 185
                                        

Mahir'in sözleri balyoz gibi beynime inerken eğdiğim başımı kaldırıp gözlerimi Mahir'in gözlerine diktim. Yeterince utanmıştım. Bundan sonra utanacak bir şeyim yoktu.

"Hayatında benim gibi birine yer yok öyle mi? Benim gibi birine! Benim masum olduğunu Allah biliyor. Madem sen benim namussuz ol du ğu mu..."

Son kelimemi zor söyleyebildim. Dilim tutulmuştu sanki. Konuşmaya çalışıyordum fakat dilim dönmüyordu. Bacaklarımda hissettiğim halsizlik, ayakta durmamı zorlaştırıyordu. Kulağımdaki şiddetli çınlama ve sonrasında gözüme inen perde. Sonrası boşluk.. Sonrası karanlık!

            ***
"Fatma. Duyuyor musun beni?"

"Kendine geliyor."

Uğultu halinde duyduğum sesler netleşmeye başlayınca gözlerimi zoraki açmaya çalıştım. Sanki göz kapaklarıma taş bağlanmıştı. Öylesine ağır geliyordu gözlerimi açmak. Gözlerimi açınca başımda duran hemşire kolumdaki serumu kontrol ediyordu.

"Kendini nasıl hissediyorsun Fatma?"

"Midem bulanıyor. Başım çok ağrıyor."

"Başını yere hızla çarptığın için ağrıyor. Bu serum ağrını hafifletecek."

Bana neler olduğunu hatırlamaya çalışınca yüreğimin burkulduğunu hissettim. En son Mahir'le konuşuyordum. Benim masum olduğuma inanmamıştı. Beni silmişti hayatından.

Artık onun da benim hayatımda yeri yoktu. Bana inanmaması değildi beni kahreden. Benim bu kadar adi biri olabileceğime inanmasıydı. Oysaki benim ilkimdi Mahir. Bunu kendisi de biliyordu.

Serumum bitene kadar biraz olsun kendimi toparlayabilmiştim. Doktor serumu kolumdan çıkardıktan sonra uzandığım yerden kalkıp karşısına oturdum.

"Bundan sonra kendine daha fazla dikkat etmelisin Fatma. Çok vitaminsiz kalmışsın. Sanırım bu durumu bilmiyorsun. Artık iki canlısın. Kendinden önce düşünmen gereken bir bebeğin var."

"Nne? Na..nasıl? Benim mi? Bebek!"

Şok olmuş halde doktorun söylediklerini idrak etmeye çalıştım bir süre. Ben hamile miydim yani? Karnımda bir can. Üstelik az önce beni terk eden adamdan. Hayır! Bunu kabullenemezdim. Taşıyamazdım bu kadarını. Benim bile ne yaşayacağım belli değilken bir canı daha kendimle perişan edemezdim.

"Ben bu bebeği istemiyorum. Aldırmak istiyorum."

Karar vermek için bir an bile tereddüt etmemiştim. Hayatımdan bu şekilde çıkan adama ait bir can taşımak istemiyordum.

"Bunun için ailenin rızası olması lazım. Ailene söyle gelip imza versinler."

"Kimsem yok benim. Bu hayatta tek başımayım."

"Kayıtlara bakacağız. Velin olacak biri yoksa ancak o zaman alabiliriz bebeği."

"Babam var ama yok. Hayattayken kimsesiz bıraktı beni. Bebeğimin babası da az önce kaderime terk etti beni. Ne yapmamı istiyorsunuz. Kendim gibi sahipsiz bir bebek mi doğurayım? Ben bile burdan çıktığımda sığınacak yerim yokken nasıl anne olurum? Bu bebeği alacaksınız. Yoksa kendi çabamla düşürmek için elimden geleni yaparım. Gerekirse kendi canıma zarar vermeyi göze alırım."

"Reşit olmana bir ay kalmış. Bir ay sonra senin rızanla alabiliriz. O zamana kadar elimden gelen hiçbir şey yok."

Çaresizce revirden çıkıp koğuşuma doğru giderken ne yapacağımı düşünüyordum. Hiçbir çıkış yolum yoktu. Beklemekten başka çarem yoktu. Bir ay, sadece bir ay.

DİĞER YARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin