İnsanlar;daima kalıplar ile yaşayan varlıklar.Ne kadar çıkabilirdik kalıplarımızın dışına?Ben ne zaman bir kalıba girecek olsam derdim ki ne saçma.Hayır hayır neden buna inanayım?Nasıl mı?
Mesela her açık giyinen dinsizdir.Evlenilecek kız değildir.
Mesela her hırsız kötüdür.
Mesela kızlar cam erkekler plastiktir.Bakın buna hep götümle gülmüşümdür.
İnsanlar benim hakkımda bir çok şey söylüyordu.Biliyordum.İyi ya da kötü umurumda değildi.Yergi ya da övgü istemiyordum.
Kendime göre iyi bir insandım.Haksızlığa sessiz kalmaz bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demezdim.Ben o yılanın başını daima ezerdim.Yastığa başıma koyduğumda bir vicdan yüküm yoksa eğer bu beni iyi biri yapardı.
Yine kendimi sorgulamıyordum yine aklıma geleni yapıyordum.Yine de bu kötü hissettirmemişti.
" Bu gök yüzü..."dedim usulca."Çok güzel."
Eli yüzüme dokunmak için hareketlense de bunu yapmadı.Parmakları askıda kaldı ve sanki bana dokunamamak ona tatlı bir ızdırap veriyor gibi baktı bana.
"Beğenmene sevindim."
Kafamı usulca salladım.Çok beğenmiştim.
"Şey olduk biraz galiba."
Ondan uzaklaşmak için hareket etmem gerekiyordu ama kendimde buna hal bulamıyordum.Sanki kitlenip kalmış gibiydim.
"Ne olduk?''dedi benimle oynayan bir eda ile.
''Fazla yakın.''dedim direk gözlerine bakarken.Koyu yeşil gözleri bu kadar yakından daha güzel duruyordu.
''İstediysek demek.''
Dudağım kıvrıldığında derin bir nefes alarak onun üzerinden kalktım.Gök yüzü de normal rengine dönmüştü artık lakin aklımdan hiç silinmeyecek bir görüntü olmuştu.Ellerimi balkonun trabzanlarına yaslayarak önüme sunulan manzaraya baktım.
''Beni mi seviyorsun?''
Ona dönüp bakmadım ama gözlerinin bir mıh gibi üzerime çakıldığına emindim.
''Sevmek sayılmaz.''dedi usulca.Bir an için kalbim acı bir gerçekle tekledi.Beni yatağa atmak için mi bunca şey yapmıştı?Sorun değildi bende bazen erkekleri yatağa atardım ama bu sefer biraz tuhaf hissettirmişti.Sanırım o kadar uğraşlarının altında daha derin bir şey aramıştım.
''Vuruldum sana.''
Dudaklarının arasından çıkan iki kelime dönüp ona bakmama sebep oldu.Onun gözleri zaten benim üzerimdeydi.
''Vuruldun?''
Anlamak ister gibi bakıyordum ona o ise kafasını çok hafif salladı.
''Hani bir anda bir kurşun göğsünü deler geçer ya öyle işte.''
İşaret parmağı ile kalbinin olduğu yere bastırdığında kaşlarım daha derin çatıldı.
''Böyle büyük duygular beni hep korkutuyor.''
''Beni de.''dedi.''Arkamda birini bırakmak ölürken aklımda şehitlikten başka bir şey olması korkuyor.''
''Şehit olacağından nasıl bu kadar eminsin?''dedim.Konuyu değişerek.''Her asker ölmez.Kendini kurşunların önüne falan atmıyorsun inşallah.''
Devran güldü.Onu nasıl anlatsam bilemiyordum.Duruşu sertti.Öyle yüzü ifadesizlik falan değil direk sertti.Hani eski erkekler olurdu ya ağır başlı sert duruşlu ama mizaçları öyle bunun için çalışmazlardı işte o öyleydi.
Gözleri denizin içinde oluşan bir girdap gibi kime baksa onu içine çekebilirdi.Öyle koyu bir ifade ile bakıyordu ki insana gözlerinin yeşil oluşunu fark edemezdiniz.
"Benim kaderim bu."
Daha fazla bir yorumda bulunmadım.
"Gel de pastanı bitir."
"İştahım kaçtı."dedim usulca."Sanırım artık eve gitsem daha iyi olacak."
"Seni bırakırım."dedi Devran.
İtiraz edebilirdim ama bırakmayı kafasına koymuş gözüküyordu.
"Eşofmanı çıkarma yoksa götün donar."
Balkondan içeri geçtiğinde neden öyle dediğini pek anlamamıştım ama zaten çıkarmaya niyetim yoktu.Ayakkabılarımı giydiğimde epey komik bir hal almıştım.Seksi bir elbisenin altında bir eşofman ve topuklu ayakkabılar.Yine de bunu umursamadım.
Devran'ı beklemeden kapıdan çıkıp açık havaya karıştığımda daha iyi hissediyordum.Zihnim bu sıralar olması gerektiğinden daha doluydu.
"Arabanı göremiyorum."dedim merdivenlerin en üstünde postallarını giyen Devran'a.
"Yok çünkü."
Belini doğrulturak elinde ki anahtarı salladı.
"Motorum var."
O bunu söylediğinde bahçenin köşesinde ki motoru fark etmiştim.
"Sen buna motor mu diyorsun?"dedim şaşkınca."Yamaha değil mi?"
Devran kafasını salladı.Bu motoru nasıl fark etmemiştim bilmiyorum.Çok güzeldi.Simsiyahtı.
"Al."
Bana siyah bir kask uzattığında kaskı ellerinden alarak kafama geçirdim.O da bir kaskı kafasına takarak motordaki yerini almıştı.
Bir elimi omzuna koyarak arkasında ki yerimi aldığımda benim için zor olmamıştı motorlara yabancı değildim.
Motor harekete geçtiğinde ellerim onun deri ceketini hafifçe tutunuyordu ama hızımız ne kadar artarsa artsın ona sıkıca tutunamıyordum.
Kısa bir süre sonra evimin önüne gelmiştik ve Devran'ın motor konusunda epey iyi olduğunu da anlamış olmuştum.
"Dikkatli git."dedim kaskı çıkarıp ona uzatırken.Kaskın bir kenarını tutarak beni kendisine çektiğinde ona doğru savruldum hafifçe.
"Yarın görüşelim."
Sesi toktu.
"Olur."dedim gözlerine bakarken hipnoz olmuş gibiydim.
"Olsun."
Kafamı usulca salladım.Devran bana doğru eğilerek üst dudağını iki dudağımın arasına koyduğunda titrek bir soluk alarak dudaklarımı araladım.Kaskın yere düşmesini umursamadan ellerini belime sardığında alt dudağımı dudaklarının arasında eziyordu ve bu eziyet gibiydi.
Belimde duran elleri elbisemin üzerinden tenimi sıkıştırdığında göğsüm bir körük gibi inip kalkıyordu.Ellerimi onun geniş omuzlarına koyarak kafamı hafifçe yana eğip onun öpüşüne karşılık verdim.
Boğazından gelen bir hırıltı ile birlikte dilini de öpüşmeye dahil ettiğinde işler çığrından çıkmış gibiydi.
"Eve gir artık."dedi Devran."Yoksa bu gece bitmeyecek."
Soluklarım düzensiz bir hal almıştı.Hala daha çok yakındık.Hormonlarım çığrından çıkmış gibiydi.
"Bitmeli mi?"
Onun gözlerine meydan okuyan bir ifade ile baktığında sağ kaşını kaldırarak gözlerini dudaklarıma çevirdi.
''Tehlikelisin.''dedi.Bir elini enseme kaydırarak parmaklarını orada sıkılaştırdığında dudağı dudağıma çok yakın bir mesafede durdu.
''Ben ise tehlikenin ta kendisiyim.''
İnstagram:Eminereveur
Öpüşler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRAN
General FictionKatran katran işledi bir asker sevdasını.Toprak oldu , yüreği kaldı geriye.Ölümü aşk bilenlere.