BÖLÜM 6

348 18 0
                                    

Destiny 6.bölüm

  Şaşkınlıktan hiç bir organımı hareket ettiremiyordum. Duyduklarım çok ağırdı. Kesinlikle çok ağırdı. Bütün bunlar neden beni buluyor ki? Dexter bu kadar kötü olamazdı değil mi? Bana neden böyle davrandığını anlayamıyordum. Tüm bunlar o lanet gece yüzünden miydi? Hiçbir şeyi bilemezdim. Ama emin olduğum bir şey varsa o da hastalıklı bir sapık ile uğraştığım.

-“Sevgilim cevap vermeyecek misin?”

  Daha sevgilim diyor. Tanrı’m sen bana yadım et !

-“Bak Dexter biz sevgili felan değiliz. Olamayız da!”

  Ben sesimi olabildiğince sakin ve kısık tutmaya çalışıyordum. Sonuçta onun sinirlenmesini istemezdim. Ancak görünüşe bakılırsa söylediklerim onda ters tepki oluşturmuştu. Kolumdan sıkıca tutarak beni hızla geriye çekti. Gözler çakmak çakmak parlıyordu. Tanrı’m iyi ki gece değildi. Yoksa ne yapardım bilmiyorum. O kadar korkunç görünüyordu ki!

-“Sanırım biraz önce beynim bana oyun oynadı. Yanlış duyduğumu söyle Levine.”

-“Dexter seni anlamıyorum. Ama hayır! Yanlış duymadın. “

   Kocaman bir kahkaha attı. Cebinden telefonunu çıkarıp bana uzattı. Titreyen elimle telefona uzanıp elime aldım. Helena ve Tyler’ın öpüşürken çekilmiş bir resmi vardı. Dexter tüm bunları nereden bulabiliyordu ki? Yüzümde hiçbir ifade yoktu. Sadece resme bakıyordum. Neler olduğunu idrak edememişken henüz, Dexter bir anda telefonu elimden aldı.

-“Kabul etmezsen Levine, bir dakikaya kalmaz bütün okul Tyler ve Helena’nın gizli ilişkisini öğrenir. En başta tatlı Luna. Ne diyorsun? Sence biz sevgili olabilir miyiz?”

    Şu anda ölsem yeridir. Hem suç Dexter’ın üzerine kalır. Belki hapse girer, müebbet cezası felan alırdı. Ama böyle şeyler ancak romanlarda, filmlerde olur değil mi? Lanet olsun ki evet. Düşünmem için önümde seçenek yoktu. Ya da zaman. Hayatımın yolu çoktan çizilmişti. Dexter tarafından. Aldığım nefesi bile burnumdan getirmek için uğraşıyordu. Gerçekten. Şu bir haftada ne çok şey yaşamıştım öyle. Üstüne bazı şeyler olmaya devam ediyordu. Dexter ilk konuştuğumuz andan itibaren hayatıma dahil olmuştu. Beraber geçirdiğimiz her dakikayı cehenneme çeviriyordu. Sürekli bir şeyleri mahvetme çabası içinde. Ya da benden öç alma diyelim. Ne fark eder ki aslında? Hiçbir şey. Hayatım rayından çıkmıştı çoktan. Bir daha yoluna girer mi bilmem. Ancak öyle bir şey olacak olsa bile aradan uzun bir zaman geçmesi gerekiyor. Gözyaşlarım göz pınarlarımda birikmiş akmak için saniye sayıyordu. Görüşüm bulanıklaşmıştı. Kafamı kaldırıp sabırla bekleyen Dexter’ın yüzüne baktım. Bulanık da olsa yüzündeki sinsi gülüş on kilometre öteden fark edilebilecek cinstendi.

-“Kabul etmeme gibi bir şansım var mı ki soruyorsun?”

-“Seni akıllı kız. Daima böyle sözümü dinlersen ne sen üzülürsün ne de sevdiklerin. Yoksa bugün Luna yarın David. Kim bilir belki önce David’i yolumdan çıkarırım. Onların hayatı sana bağlı sevgilim.”

  Lanet olsun. Bir David’i öğrenmediği kalmıştı zaten. Bu çocuğun amacı ne? Nereden öğreniyor bunları?

-“Hadi gel şimdi okula geri dönelim. Biliyorum aklında sorular var. Gözlerin o kadar meraklı bakıyor ki. Bunları nereden öğrendiğimi merak ediyorsun. Her şeyin bir zamanı var tatlım. Ve o zaman geldiğinde aklındaki soruların cevaplarını alabileceksin.”

  Yapmacık samimiyeti ve yüzündeki iğrenç gülüşle –kesinlikle iğrenç değil. içinde bulunduğum durum etkisiyle bana öyle geliyor olsa gerek. okuldaki bütün kızlar o gülüşe sahip olmak için her şeyi yapar- kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Yavaş adımlarla okula yürüyorduk. Aslında kısa bir yoldu. Ancak bana bir ömür gibi gelmişti. Kafeteryadan içeri girerken kulağıma fısıldadı. Nefesi boynumu gıdıklamıştı.

DestinyWhere stories live. Discover now