BÖLÜM 14

281 17 0
                                    

Destiny 14.bölüm

       Şu anda öyle bir durumdaydım ki. Hayatımda hiç böyle bir ikilemde kalmamıştım. Seçim yapmak ne zamandan beri bu kadar zordu?  Halbuki her zaman seçim yapmaz mıyız? Her an, her yerde bir şeylerin arasında kalmaz mıyız zaten? Hayat bu seçimler yüzünden iyi ve kötü olmaz mı? Kimisi hüzün getirir kimisi mutluluk. Ama hayat bu seçimlerle güzel değil midir? Peki ben neden seçim yapamıyordum? Neden hayatımdaki bu iki erkek arasında bir karar veremiyordum? Neden bu kadar zordu ki? Bu kadar zor olmak zorunda mıydı seçim yapmak? Düşünmek için yeterli bir vaktim yoktu. Aslında fazla düşünmemi gerektirecek bir şey de yoktu sanırım. Yani öyle olması gerekiyordu. Güçlü olmalıydım. Ya da en azından bunun için çabalamalıydım. Yanaklarımdan süzülen yaşları kolumla silip başımı kaldırdım. Gözlerim David’in mavileriyle buluştu. Ahh David. Benim zavallı sevgilim. Acı çekiyordu. Bunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Nasıl bir hüzün vardı gözlerinde? O gözlerin derinliklerinde. Açık mavileri üzüntüyle kararmıştı. Omuzları çökmüştü. Şu bir haftada acı çektiği belliydi. Neler yapmıştım ben ona? Bu kadar vicdansız mı olmuştum? O bu haldeyken ben Jason’la, David’in açtığı yaraları sarıyordum. Ama o da gözümün içine baka baka başka kızlarla takılmıştı. Birbirimize zarar vermiştik. Belki de istemeden. Bunu nasıl yapabilmiştik? Sevgimize zarar vermiştik biz. Nasıl kıymıştık kendimize peki? Ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum. Beş dakika? On dakika? Ben henüz karar vermemiştim. Hayır verememiştim. Neydi bu kadar zor olan? İki erkek arasında seçim yapmak mı? Hayır. Zor olan bu değildi. Birinden birini seçtiğim takdirde diğeri hiç olmamış gibi olacaktı. İkisinden birinin hayatımdan tamamen çıkmasına dayanabilir miydim? Cevabını her şeyden iyi bildiğim bir soruydu. Zaten zor olan da bu gerçekti. Hayat bir kez daha tüm acımasızlığıyla oynamıştı. Ve benim açacak kartım kalmamıştı. Artık tek yapmam gereken şey benim olanı alıp masadan kalkmaktı. Bende öyle yapacaktım. Kim olmadan asla yapamazdım? Kim olmadan asla yaşayamazdım? O olmazsa ölürüm dediğim kimdi? Kim beni hayata bağlayan damarımdı? Kim benim canımdı? Sanırım artık kararımı vermiştim. David’e son kez baktım. Mavileri parlıyordu. Göz çukurlarında birikmiş damlalar her an düşmeyi bekliyordu. Daha fazla bakamadım. Zamanı çoktan gelmişti. Beklemenin anlamı neydi ki? Olması gerekenin olmasına izin verecektim. Kalbimin sesini dinleyip bir şeyleri doğru yapmayı umuyordum. Bu ne zaman mümkün olmuştu ki? Kalp yalan söylerdi. Kalp aldatırdı. Ama ben aldanmaya hazırdım. Ben seçtiğim kişi için savaşmaya hazırdım. Ben mutlu olmak istiyordum. İlk kez mantığımı dinlemeden bir şeyler yapınca onun doğru olan olmasını istiyordum. Bunu istemem ne kadar doğruydu bilemem. Ama umduğum gibi olmasına öyle ihtiyacım vardı ki. Bununla beraber ayaklarımın beni Jason’a yönlendirmesine izin verdim. Ardımda bıraktığım yıkık dökük limanın farkındaydım.  Bir fırtına da ben estirmiştim. Bir harabe de ben bırakmıştım şimdi. Belki düzelirdi. Umut buydu. Ama şu anda onarımı imkansız gibi görünüyordu. Yine de yolumdan dönmedim. Karar vermiştim bir kere değil mi? Birisi üzülecekti. Bunun olması gerekiyordu. Bunu kendileri istemişti. Benim yaptığım tek şey ise üzülecek kişiyi seçmek olmuştu. Adımlarım yavaştı. Fazlasıyla yavaş. Ağır çekimde Jason’a yürüyordum. Tamam. Bunu yapmalıydım. Başka çarem yoktu ki. Yanına geldim. Aramızda bir adım bile yoktu. Onunda gözleri dolmuştu. Ama sanırım mutluluktan. Bir anda kollarıyla sarmaladı beni. Bense heykel misali duruyordum. Kollarımı kaldıracak gücüm yoktu. Nefesini boynumda hissediyordum.

-“Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim. Ben. Tanrı’m o kadar mutluyum ki. Biliyordum. Beni seçeceğini bili-“

-“Hayır Jason. Ben seni seçmedim. Özür dilerim. Binlerce kez. Bendeki yerin başka. Evet seni seviyorum da. Ama David olmadan yaşayamam ben. Ölürüm. Affet beni. Lütfen affet.”

   Sesim fısıltıdan ibaretti. Çatlak çıkıyordu. Jason’un yutkunduğunu duydum. Boğazından bir hıçkırık koptu. Bununla beraber bende başladım ağlamaya. Kesik kesik. Bedenimin etrafındaki kolların gevşediğini hissettim. İki yanına düştü kolları. Beni kendinden uzaklaştırdı. Elini çeneme yerleştirip başımı kaldırdı. Yaşlı gözlerine bakınca içim parçalandı.

DestinyWhere stories live. Discover now