BÖLÜM 5

367 17 0
                                    

Destiny 5.bölüm

  Vücudumu saran heyecan dalgası gittikçe şiddetlenirken elim ayağım buz kesmiş, korkudan altıma edebilecek duruma gelmiştim. Bir yandan ne yapacağımı düşünürken diğer yandan gecenin bu saatinde elime geçen notu Dexter’ın yazmış olabileceğini akıl edemediğim için kendime sövmekle meşguldüm. Gerçekten ama. Bütün gün ortada yoktu ve bir anda karşıma bu şekilde çıkıyordu. O gece bitiremediği işi devam ettirmeye kalkışsa ona karşı koyamazdım. Yani ona gücümün yeteceğinin sanmıyorum. Bedeni benim bedenimin iki katı neredeyse. Kolları yeterince güçlü ve beni kolayca alt edebilir. Kısacası tamamen savunmasızım. Lanet olsun! Telefonumu bile almamıştım ki. Bağırmayı denesem sonradan çıkan rüzgar sebebiyle okuldan duyulması imkansız. Tanrı’m neden her şey Dexter'ın tarafına işliyor ki? Ben burada küçük, savunmasız bir kızım. Evet. Kelimenin tam anlamıyla sıçtım.

   Ben burada düşüncelerimle boğuşurken Dexter rahat durmamış ve dibime kadar girmişti. Kim bilir ne zamandan beri bu kadar yakınımda duruyordu? Kafamı kaldırıp Dexter’ın yüzüne baktım. Hain bir gülümseme vardı yüzünde. Başını hafif yana yatırmış, ezberlemek istercesine yüzümü inceliyordu. Benim ona şaşkın bakışlarımı fark etmiş olacak ki gülümsemesi daha da büyümüştü. Bu sefer farklı anlamlar taşıyordu ama. Sanki yaptığı bir marifetmiş gibi kendisiyle gurur duyduğunu göstermek için gülüyordu bu sefer. Koca bedeni attığı kahkaha ile sarsılırken ondan ciddi anlamda korkmuştum. Yani gerçek anlamda. İçinde bulunduğumuz durumdan rahatsız olup bir adım geri çekiliyordum ki Dexter benden önce davranıp bedenimi kendisininkine yapıştırdı. Belimde duran elinin sırtımda gezinişlerini hissedebiliyordum üstümdeki t-shirtten. Dokunuşlarıyla tekrar o geceyi anımsamam yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Dexter bunun üzerine bir kez daha kahkaha atarken bu sefer sinirlenmeye başlamıştım. Gülmekten başka bir şey bilmez miydi bu çocuk? Nihayet gülmeyi kesince derin bir iç çekti ve mırıldandı.

-“Çok güzelsin Levine.”

    Ağzım şaşkınlıkla açılırken kaşlarımı kaldırıp yüzüne bakmayı ihmal etmemiştim. Buz mavisi gözleri kararlılıkla bakıyordu bu sefer. Yüzümdeki saçma ifade onun donuk bakışlarıyla tamamen anlaşılmaz bir hale bürünürken o anda düşündüm. Bir insan bu kadar değişken olabilir mi? Bu mümkün müydü ki? Daha birkaç dakika önce kahkaha atan bir kişinin şu anda bu kadar donuk ve ifadesiz bakması nasıl mümkün olabilirdi ki?  Şu anda saçmaladığıma karar verdim. Evet tam anlamıyla saçmalıyordum. Dexter’ın delici bakışları kendimi çıplak gibi hissetmeme neden olmuştu. Yüz ifadesinde değişen bir şey yoktu henüz. Bu gece belki milyonuncu kez korktuğumu hissettim. Evet korkuyordum. Ben Alexandra Levine, şu anda karşımda dikilmiş, boyu iki katım olan, geniş omuzlu ve buz gibi bakışlarıyla her an beni yiyecekmiş gibi bakan adamdan kelimenin tam anlamıyla korkuyordum.

-“Benden korkma Levine. Sana zarar vermeyeceğim”

  Aklımı okumuş gibiydi. Etrafı dinledim. Rüzgar dinmiş. Ben buraya gelirken havlayan köpekler susmuştu. En ufak bir ses çıkmıyordu. Sanki evrendeki her şey durmuş ve bizim konuşmamızı dinliyorlardı. Ve bu sessizlik içinde geceyi dolduran ses Dexter’ın ılık nefesiyle yüzüme çarpan normal bir zamanda olsa “huzur verici” diyebileceğim fısıltı halindeki sesiydi.

-“Bunu mümkün kılmıyorsun ki Dexter.”

 Sesim sanki yıllardır konuşmayan bir insanınki kadar pürüzlüydü. Aynı zamanda korkumu iyice belli edecek kadar titrek.

-“Benden korkmana neden olacak ne yaptım ki? Hadi ama Levine sana tecavüz edecek halim yok.”

   Ve ardından kahkaha. Tanrı’m birazdan gerçekten ağlayabilirim. Bu çocuk neden bu kadar çok gülüyor? Bir karar verdim. Donuk bakışlı Dexter’ı kahkaha atan Dexter’a tercih ederdim eğer bana seçme şansım olduğunu söyleselerdi. Böyle bir hakkım olmadığına üzülerek Dexter’ın söylediklerini kafamda tarttım.

DestinyWhere stories live. Discover now