*******
Saatin çıkardığı bilmem kaçıncı tik tak sesinin ardından bakışlarımı diktiğim ellerimden karşımdaki kadına çevirdim. Saniyeleri tek tek sayan zihnim dakikalara yoğunlaşmayı yok saydığından tam olarak kaç dakikadır burada oturduğumu bilmiyordum. Uzun süredir buralıydım ama bunu biliyordum. Serpil Hanım. Uzun süredir bana tahammül edebilen ender insanlardan biri, psikoloğum. Sahiplik ekini kolay kolay kullanmayan biri olarak benim bu çekilmez tavırlarıma katlanabildiği için kendisine karşı kullanmakta sakınca görmüyordum.
"Zihninizdeki şemaları düzeltmemiz gerekiyor."
Orta yaşlı, tatlı dilli bir kadındı Serpil Hanım. Diksiyonu mesleği gereği pek düzgün, konuşurken hafifçe yukarı kalkan dolgulu dudakları dikkat çekiciydi. Omuz hizasındaki çubuk saçları milimetrik hesapla ortadan ikiye ayrılmış olmasaydı bu kadar dikkatimi çeker miydi bilmiyordum ama estetik durduğuna hiç şüphem yoktu. Bakımlı dış görünüşü ile danışanlarının gözüne hitap etmesi de kaçınılmazdı.
"Bunun için de interaktif bir görüşme çok daha faydalı olacaktır."
Masanın üzerinde duran manikürlü elleri çekti bu defa dikkatimi. Parmağındaki koca pırlantalı tek taşının dikkat çekmemesi mümkün değildi çünkü. Maddi durumu hakkında birkaç çıkarım yapılabilirdi elbet ama bunu çok önemsemedim. Sadece bu kadar gösterişli bir yüzük taşıyacak kadar bu hayatı sevip sevmediğini sormak istedim. Haddim olmadığının bilinciyle sustum.
"Göz kontağından ısrarla kaçınıyorsunuz."
Göz kontağından neden kaçınmayacaktım ki? Bir insanın gözünün içine bakmak bende olumlu anlamda hiçbir karşılık bulmuyordu. Ellerindeki bakışlarımı masanın üzerindeki notebookuna çevirdim. Devrin en pahalı markasına ait olan bilgisayar, Serpil hanımın maddi imkanları hakkında bana daha çok bilgi verirken bu durumu neden bu kadar umursadığıma anlam veremedim.
"Kaç aydır geliyorsun doğru düzgün kendinizden bahsetmediniz bile. Kendinizden bu kadar kaçınmanızın altında yatan birçok sebep olabilir."
Bilgisayardaki bakışlarımı Serpil Hanım'a verdim bu sefer. İstemsiz çatılan kaşlarımla kendisine baktığımı fark ettiği an anlamsız bir heyecana büründü yüz ifadesi.
"Siz bana yardım edemezsiniz Serpil Hanım. Bana ben bile yardım edemiyorum."
"Kendinize yardım edemediğiniz noktalarda yola devam etmeniz için varız."
Ümitsiz vaka olmadığımı elbette ben de biliyordum. Hoş, bir vaka da değildim bunun da farkındaydım. Çözmem gereken problemlerimin olduğunu söyleyen ailemin baskıları sonucu bulunduğum yer son yedi aydır üç haftada bir geldiğim yerle aynıydı. Psikoterapi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELFİDA
Ficción General"Erkekler ağlar mı Egemen ?" "Ağlar." diye yanıtladı beni hiç düşünmeden. "Ne zaman ?" Merak ediyordum. Kadınlara inat erkekler ağlamaz tabusunun ne zaman yıkıldığını merak ediyordum. "Kaybettiklerinde." "Peki sen hiç ağladın mı ?" "Ağladım." dedi...