Blackfield - Pain
💜İyi okumalar💜
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen
⭐
Hamileliği oldukça rahat geçen Emel'in tek sıkıntısı olduk olmadık her şeye ağlamasaydı. Halil ise karısının duygu değişimlerine karşı sonsuz bir anlayış gösterip her seferinde ağlayan kadını güldürmeyi başarıyordu. Annesinin saldırgan tavırlarını görerek büyüyen İskender için İnanç ailesinin durumu oldukça sıra dışıydı. Sessizliğini günbegün kıran çocuğun neşesi en çok da dedesi ve babasını mutlu ediyordu.
Geçen günlerle birlikte artık dört aylık hamile olan Emel'in etrafından ayrılmayan İskender, doktor kontrolü için onun okuldan gelmesini beklemesini defalarca tembihlemesine rağmen bir kez de Halil'e söyledi isteğini.
Hep birlikte doktora gittiklerinde "Küçük hanımın rahatı yerinde," cümlesini duyan Halil, karısının elini tuttu ve defalarca öptü. Duygularını net bir şekilde yansıtan titrek sesiyle konuştu.
"Kızımız olacağı için çok mutluyum."
Aylardır kız mı yoksa erkek mi diye düşünen Halil, yavrusunun cinsiyetini öğrendiği andan itibaren yüreğinin hafiflediğini hissetti.
"Ne güzel şeymiş kız babası olmak. Gerçi oğlum olsa da aynı şekilde sevinirdim. Yeter ki sağlıklı olsun."
Aklına gelen çocukluğundan dolayı Halil'in içinde büyüyen sevince gölge düştü birdenbire. Tebessümü sararıp, soldu. Babasının katılığıyla bezenmiş soğukluğu yüzünden abisiyle yaşadıkları zorlu yılların ağırlığı yutkunmakta zorlandı. Kızımın boğazında acı bir düğüm değil, yüzünde tatlı bir tebessüm olacağım diye söz verdi kendi kendine.
⭐💜⭐
Evlerine döndüklerinde yemek hazırlığına girişen karı kocanın sohbetinin ana konusu İskender'di.
"İskender yine içine kapandı."
"Farkındayım gözümün nuru, kızımın güzel annesi. Birazdan yemek için gelir o zaman konuşurum ben onunla."
İskender akşam yemeğine gelmeyince özellikle Halil'in içini endişe tohumları kapladı, o küçük kalbi yine korkuyla doldu galiba diye düşündü.
Sabah olduğunda Halil, İskender'le konuşmak amacıyla dışarı çıktı. Kendi yaşadıkları eve göre solda kalan Fatihoğlu ailesine ait eve doğru yürüdü. Veranda da tek başına oturan çocuğu görünce derin bir nefes aldı.
"Günaydın paşam. Akşam yemeğine de kahvaltıya da gelmeyince seni merak ettim. Her şey yolunda mı?"
"İyiyim."
İskender verdiği tek kelimelik yanıt, her an ağlamaya hazır yüz ifadesi ve titreyen sesiyle Halil'in endişelerinde haklı olduğunu tahmin ettiğinden de çabuk gösterdi. Çocuğun mutsuz haline dayanamayan Halil vakit kaybetmeden konuşmaya başladı.
"Paşam neden gülmez oldu gözlerin? Derdini bana söylemezsen gönlünün ferahlamasına yardım edemem ki."
"Derdim yok."
Çatmaya çalıştığı kaşlarına rağmen vücut diliyle benimle ilgilen diye haykıran İskender'in saçlarını okşayan Halil "Kalbini bu kadar acıtan şeyi bana anlatmazsan senin için kötü olur İskender. Üstelik kalbini acıtan şey sadece seni üzmedi. Ben de üzüldüm," dediğinde İskender "Konuşmayacağım," diye inat etti. Çocuğun güçlü durma çabalarına gülümseyen Halil, oldukça yumuşak tuttuğu sesiyle konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskender'in Asya'sı
General FictionElimi bir kez bile sürmediğim muzlu pastaya son kez baktım. Bir daha asla seni görmek istemiyorum, dedim içimden. Yıkımımın suçlusu sanki muzlu pastaymış gibi... Gücümün son damlasını kullanarak yavaşça ayağa kalktım. Elindeki hediye paketiyle donu...