Kahvaltılarını ettikten ve birkaç parça öteberilerini kızağa yükledikten sonra
yanmakta olan ateşi arkalarında bırakarak karanlıklara daldılar. Dört bir yönden
soğuğu ve karanlığı yırtarak sanki birbirlerine yanıt verirmişçesine kopup gelen
acılı, korkunç kurt ulumaları yeniden yükseldi. Saat dokuz olunca ortalık
ağardı. Öğleyin güney yönünde gökyüzü bir parça kızarır gibi oldu, ama çok
geçmeden yeniden solgunlaştı. Derken boz bulanık bir renge büründü, saat üçten
sonra bu gri ışık da silindi gitti. Bu ıssız ve sessiz dünya, kutup gecesinin o
karanlık, koyu kefeniyle sarıp sarmalandı.
Karanlık bastırınca dört bir yandan kurt ulumaları yükselmeye başladı. Bu
ulumalar kimi zaman öylesine yakından geliyordu ki, bitkin düşen köpekler paniğe
kapılarak karışıklık yaratıyor, koşum takımları birbirine dolaşıyordu.
Koşumları düzeltmek için verdikleri kısa mola sırasında Bill:
“Kendilerine başka yerde bir av bulsalar da yakamızı bıraksalar artık,” dedi.
Henry de kaygıyla:
“Gerçekten de insanın sinirine dokunuyor ardımız sıra gelişleri,” diye karşılık
verdi.
Taa ki gece olup da konaklayıncaya dek ikisi de ağızlarım açıp tek laf etmedi.
Henry ateşin başına eğilmiş, kaynamakta olan fasulye tenceresinin içine küçük
buz parçaları atıyordu. Birden, bir sopa darbesinin şaklayışıyla irkildi; aynı
anda Bill’in öfkeyle bağırdığını, köpeklerden birinin keskin çığlıklar atarak
acı acı mızıldandığını işitti. Yerinden doğrulup baktı, koyu bir karartının
karların üzerinde seke seke kayarak karanlığa daldığım gördü. Sonra Bill’e
ilişti gözü. Bir elinde sopa, öbür elinde ise kuyruğundan baş aşağı tuttuğu kurutulmuş bir balık vardı, üzüntü ve sevinç karışımı bir yorgunlukla köpeklerin
arasında öylece duruyordu.
“Vay namussuz vay,” dedi. “Kaşla göz arasında balığın yarısını kapıp kaçmayı
becerdi. Ama ben de sopayı iyi yapıştırdım kerataya doğrusu... Ne biçim bağırdı,
işittin ya?”
“Nasıl bir şeydi?”
“Doğru dürüst göremedim pek. Ama dört ayaklı, kocaman ağızlı, kıllı mı kıllı,
köpeğe benzer bir şeydi.” “Evcilleştirilmiş bir kurt olmalı.” “Evcil olmaz olur
mu hiç! Baksana tam yemek zamanı geliyor, köpeklerin tayınından pay almasını
biliyor!” Yemeklerini yedikten sonra tabutun üzerine oturup pipolarım
tüttürürlerken kor gözlerden oluşan halka da yeniden daraldı.
Bill:
“Bir geyik sürüşü ya da buna benzer bir şey bulsalar da peşimizi bıraksalar,”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Diş
General FictionSınav hikayesi olduğu için paylaştım.. Yarı kurt,yarı köpek olan Beyaz Diş'in Maceraları