Yaşamın Yasası

448 3 0
                                    

Çok yoğunum.Diğer hikayeme de bayağı ara verdim.Ona da yeni bölüm atacam *-*

Küçük yavru çabuk gelisiyordu, iki gün magarada yatıp dinlendikten sonra yine

dısarı çıktı. Bu kez anasını yedikleri gelincigin yavrusuna rastladı ve hemen

oracıkta isini bitirdi. Bu kısa serüven sırasında yolunu yitirmemisti. Yorulunca

magarayı eliyle koymus gibi buldu ve hemen yatıp uyudu. Artık her gün dısarı

çıkıyor ora senin bura benim dalasıp duruyordu.

Ne ölçüde güçlü ya da zayıf yanları oldugunu ögrenip, ona göre davranmaya

çalısıyordu. Ne zaman atak, ne zaman çekingen davranması gerektigim kısa zamanda

anladı. Gözünü dört açmalı, her zaman ayagını denk almalıydı. Üstünlügünden

kesinlikle emin oldugu ender anlarda ise öfke ve heveslerini doyuma

ulastırabiliyordu. Ne zaman yolunu sasırmıs bir keklikle karsılassa öfkeden

kuduruyordu. ilk kez kurumus bir çam agacının üstünde rastladıgı sincabı her

görüsünde vahsice hırlıyordu. Nerede bir agaçkakan görse çılgınca bir öfkeye

kapılıyordu, çünkü ilk karsılasmalannda burnuna yedigi gaga darbesi bir türlü

çıkmıyordu aklından. Bununla birlikte, öyle anlar oluyordu ki, baska zaman

kendini deliye döndüren böyle bir hayvanı gördügü halde aldırıs etmiyordu. Çünkü

o sırada, çok daha korkunç et yiyici hayvanlarca sinsi sinsi gözetlendigi

sezgisine kapılıyordu. Atmaca hiçbir zaman aklından çıkmamıstı; hareket eden bir

gölge görünce en yakındaki çalılıga kendini dar atıyor, hemen saklanıyordu.

Artık sallana sallana, bacaklarını açarak badi badi yürümeyi de bırakmıstı.

Tıpkı anası gibi kendini fazla zorlamadan sürünürcesine yürümesini, sinsi sinsi,

kosar adım ilerlemesini çoktan ögrenmisti bile. Ne var ki, av konusundaki talihi

ilk günkü gibi yaver gitmiyordu. Av olarak simdiye dek topu topu yedi keklik

yavrusu ile bir gelincik yavrusu avlayabilmisti. Öldürme tutkusu günden güne

güçleniyordu oysa. Sincaba karsı öyle bir dis biliyordu ki yese doymayacaktı,

çünkü durmadan haykırarak ortalıgı velveleye veriyor, kendisinin yaklasmakta

oldugunu bütün vahsi hayvanlara bildiriyordu. Nasıl ki kuslar hemen kanatlanıp

uçuyorlarsa, sincap da bir sıçrayısta agaç tepelerine tırmanabiliyordu. Bu

yüzden de yavru kurt sincabın yerde oldugu bir zamanda gizlice üstüne

atılabilmek için fırsat kolluyordu. Anasına karsı derin bir saygısı vardı

yavrunun. O, çıktıgı avdan eli bos dönmüyor ve her zaman kendi payını

getiriyordu. Üstelik gözünü daldan budaktan sakınmıyordu hiç. Oysa bu

korkusuzlugun kökeninde bilgi ve deneyimin yattıgını düsünemiyordu küçük yavru;

bunun bir güçlülük belirtisi oldugunu sanıyordu. Annesi kuvvet simgesiydi onun

Beyaz DişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin