Donmuş ırmağın iki yakası karanlık ladin ağaçlarıyla kaplıydı. Rüzgar dalların
üzerindeki kar örtüsünü az önce sıyırmıştı, gitgide silinen gün ışığı altında
ağaçlar kopkoyu, korkunç karaltılar halinde birbirlerinin üzerine doğru abanıyorlarmış gibi görünüyordu. Cansız, kımıltısız, acı bile duyulamayacak
kadar ıssız ve soğuk olan bu yabani ülke üzerine ağır bir sessizlik çökmüştü.
Gizliden gizliye acı acı çınlayan bir kahkaha gizliydi sanki; tüm acılardan daha
korkunç, buz gibi soğuk, bir Sfenks gülümseyişi kadar donuk, zorunluluk kadar
tutkulu bir kahkaha!.. Acımasız, uçsuz bucaksız bir sonsuzluk, yaşamla ve yaşama
çabasının gereksizliğiyle alay ediyor gibiydi sanki. Kuzeyin o saf, o durdurak
tanımayan buz gibi vahşetiydi bu. Ama yine de bir yaşam vardı bu yabancı
topraklarda, hem de öyle kolay kolay pes etmeyen direngen bir yaşam! Çünkü kurda
benzer bir köpek sürüşü donmuş ırmak yatağı boyunca güç bela ilerlemeye
çalışıyordu.
Hayvanların sık tüylü postları buz tutmuştu. Ağızlarından yoğun bir buhar demeti
çıkıyor, soluklarının havaya karışmasıyla incecik buz taneciklerine dönüşüp
tüylerine yapışması bir oluyordu. Kayışlarla bağlı oldukları bir kızağa
koşulmuşlardı. Kızak gövdesi sağlam ağaç kabuklarından yapılmıştı, karların
üzerinde ayakları olmaksızın kayıyordu. Kızağın ucu önünde dalga dalga yayılan
yoğun kar yığınlarını kenarlara doğru savurup dağıtacak biçimde yukarıya kalkık
olarak yapılmıştı.
Kızakta ince uzun bir tabut vardı; ayrıca battaniyeler, bir balta, bir
kahvedenlik ve bir de tava bulunuyordu. Uzun tabutun kapladığı yer hayli
fazlaydı. Köpeklerin önü sıra bir adam ilerliyordu, kızağın ardında ikinci bir
adam daha vardı. Her ikisi de geniş kar ayakkabıları giymişlerdi. Gerçi
kızaktaki tabutta başka bir adam daha vardı ya, onun çilesi çoktan sona ermiş,
dünyadan elini eteğini çekmişti artık. Yabani kuzey ülkesinin soğuğu karşısında
yenik düşmüştü. Bir daha kımıldayamayacak durumdaydı, sıfırı tüketmiş halde
kıpırdamaksızın kalıp gibi yatıyordu öylece. Hareketi sevmezdi çünkü soğuk.
Yaşam demek hakaret demektir ona göre, yaşam harekettir çünkü. Oysaki soğuk,
hareketin her türlüsünü kötürümleştirmeye kararlıdır. Sular denize dökülmesin
diye ırmakları dondurur, ağaçların taa iliğine kemiğine işler, özsuyunu dondurup
kurutur. Ama asıl insanoğluna düşmandır o; çünkü insan, yaratıkların en
devingenidir, durağanlığa karşı sürekli bir başkaldırma içindedir ve işte bu
nedenledir ki soğuğun özellikle yere sermeye can attığı bir yaratıktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Diş
General FictionSınav hikayesi olduğu için paylaştım.. Yarı kurt,yarı köpek olan Beyaz Diş'in Maceraları