Sevgili Efendi

278 2 0
                                    

Weedon Scott’un yaklaştığını görünce Beyaz Diş’in tüyleri kabardı; efendisinin 

vereceği cezaya boyun eğmeyeceğini belirtmek istercesine hırlamaya başladı. 

Efendisinin eli kanamaması için sarıp sarmalanmış, askıya alınmıştı; elini 

ısırdığından bu yana yirmi dört saat geçmişti. Eskiden cezaların ertelendiğini 

görmüşlüğü vardı, işte şimdi de cezanın geciktirildiğini sanıyordu. Başka türlü 

ne olabilirdi ki? Sahibini ısırmıştı, üstelik beyaz biriydi bu. Bu 

saygısızlığından ötürü korkunç bir cezaya çarptırılacağından en küçük bir 

kuşkusu yoktu. 

Adam Beyaz Diş’in bir iki adım ötesine çömeldi. Görünüşe bakılırsa tehlikeli bir 

durum yoktu şimdilik. Çünkü insanlar ceza verecekleri zaman ayakta dikilirlerdi. 

Dahası, bu adamın elinde ne sopa, ne kırbaç, ne de tüfek vardı. Üstüne üstlük 

kendisini salıvermişlerdi. Ne zincire vurulmuştu, ne de kazığa bağlanmıştı. Bu 

durumda adam ayağa kalkar kalkmaz tabanları kolayca yağlayabilirdi. En iyisi 

dişini sıkıp işin sonuna dek beklemekti. 

Adam öylece duruyor, hiçbir şey yapmıyordu. Bunun üzerine Beyaz Diş’in hırıltısı 

boğuklaştı ve giderek kesildi. Adam konuşmaya başladı. Onun sesini işitir 

işitmez Beyaz Diş’in yelesi kabardı, hırlamaya koyuldu. Beyaz Diş de hırlıyordu. 

Karşılıklı olarak biri konuştu öbürü hırladı. Adam sürekli olarak tatlı bir 

sesle konuşmaya devam etti. O zamana dek hiç kimse Beyaz Diş’e böylesine tatlı 

bir biçimde seslenmemişti. Bu okşayıcı, tatlı ses yavaş yavaş Beyaz Diş’in içine 

işliyor, yüreğinde sıcak duygular uyandırıyordu. İçgüdüsünün sürekli uyarılarına 

karşın ister istemez güven duymaya başladı bu insana karşı. Bu güvenlik duygusu, 

başından geçen onca kötü deneylere karşın insanlara beslediği düşmanlık 

duygusunu bastırdı. 

Aradan epey zaman geçtikten sonra adam ayağa kalktı, kulübeye girdi. Az sonra 

yeniden dışarı çıktığında Beyaz Diş kaygı ve kuşkuyla ona baktı. Bu kez de 

elinde ne kırbaç, ne sopa, ne de silah vardı. Sağlam eliyle arkasında bir şey de 

gizlemiyordu. Beyaz Diş’ten az öteye, az önceki yerine gelip oturdu. Beyaz Diş’e 

bir parça et uzattı. Hayvan kulaklarını dikti, uzatılan ete kuşkuyla bir göz 

attı. Bu arada adamı gözden kaçırmamaya çalışıyor, beklenmedik bir saldırıya 

karşı koyabilmek için vücudunu yay gibi gerip tetikte bekliyordu. Beklediği ceza 

epey gecikmişti. Adam burnuna doğru bir et parçası uzatıyor, başka bir şey 

yapmaya kalkmıyordu. Üstelik bu et hiç de tehlikeli görünmüyordu. Ama Beyaz Diş

yine de kuşkulanmaktan alamıyordu kendini. Burnunun dibinde sallanan ete 

Beyaz DişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin