"Bu senin ilkin olduğu için nazik olacağım ama bu seni yanıltmasın. Bir daha böyle olmam. Anladın mı beni?" Louis Harry'nin sorusuna sessize başını sallayarak karşılık verdi.
Şu an odaklandığı tek şey Harry'nin bedeninin iki yanına açılmış bacakları ve bacaklarının arasına doğru kayan uzun parmaklardı. Harry'nin kayganlaştırıcı bulmak için harcadığı süre sonunda yatağın üzerinde ihtiyaç içinde kıvranan çocuğun yanına ulaşmış,şimdi ona daha büyük bir işkence çektiriyordu.
İşaret parmağı Louis'nin hassas deliğinin etrafında dolaşırken Louis'nin tüm vücudunu ihtiyaçla titretiyordu. Bu yeterli değildi. Bu kesinlikle yeterli değildi. "Bir sürtüğe göre çok darsın. Hem de çok."dedi Harry parmağını üzerinde dolaştırdığı deliğin içine doğru iterken. Bu bile Louis'nin çok ince sesli ve acı dolu bir inleme çıkarmasına neden olmuştu.
"Bana rol yapma bebeğim. Kendini parmaklarken hiç de acıtıyormuş gibi gözükmüyordun."
"H-hiç yapmadım ki. Parmağımı eteğimin altına sokup kendimle oynuyormuş gibi davranıyordum. Bir de sa-sahte inleme sesleri çıkarıyordum o kadar." O kadar masum bir sesle söylemişti ki Harry neredeyse onun şu an altında çıplak vaziyette,birkaç fazladan parmak için yalvarıyor oluşunun sadece bir hayal olduğunu düşünecekti.
"Neden?"
"Çünkü acıtıyor." dudağını sertçe ısırarak cevap verdi.
"Bu da acıtacak. Hem de çok. Biliyorsun değil mi?" Hareket eden parmağının yanına bir parmak daha ekledi.
"Ama bana nazik olacağını ve...ve acıtmayacağını söyledin."
"O zaman acıtmayacak." Üçüncü parmağı eklediğinde Louis'nin gözleri sıkıca kapandı ve acıdan sulanan gözlerinin çevresinden birkaç damla gözyaşı yanaklarından aşağıya doğru aktı. Bu bile kesinlikle acıtıyordu ama yine de yeterli değildi. Tamamen dolu hissetmek istiyordu. Duvarlarını zorlayacak,onu acıdan kıvrandıracak ve onu tamamen Harry'e ait hissettirecek kadar doldurulmak istiyordu.
Kendini ona daha iyi göstermek için bacaklarını olabildiğince açtı. Kendini defalarca basit bir sürtük gibi hissettiği olmuştu ama hiçbiri bunun kadar yoğun değildi.
Harry'nin parmakları geri çekildiğinde hissettiği boşluk onu o kadar delirtti ki elleri farkında bile olmadan ereksiyonuna doğru hareket edecek gibi oldu. Fakat bu rahatlama girişimi Harry'nin ona dik dik bakmasıyla son buldu. Şu an bakışlarıyla bile ona istediği her şeyi yaptıracak pozisyondaydı ve Louis onun ne istediğini gayet iyi biliyordu. Patronun kim olduğunu ona kanıtlamaya o kadar takmıştı ki birazdan hiç de söz verdiği gibi nazik olmayacaktı. Louis'nin bedeninde günlerce hatırlayacağı ve hissedeceği izler bırakacaktı.
"Üstünü çıkarmayacak mısın babacığım?"
Harry cevap vermedi. Sadece parmaklarını yağa bulamaya devam etti. Biraz sonra şişedeki yağ Louis'nin bacaklarının arasına doğru aktı.
"Babacığım?" Louis'nin yanakları tamamen pembeleşmişti. Islak gözlerinin çevresi ise kızarmıştı. Sesi her zaman olduğu gibi şımarık ya da yaramaz bir tonda çıkmıyordu. Her zamankinden daha yumuşak ve daha inceydi. Ayrıca da her zamankinden daha çaresiz görünüyordu.
Altındaki kıyafetleri tamamen çıkartıp yatağın üzerine çıktığında Louis'nin gözüne takılan şey kesinlikle şimdiye kadar oldukça fazla sayıda gördüğü ve saymayı bıraktığı tüm penislerden daha büyüktü. Gerçi o penisler Louis'nin değerli ağzını fazla zorlamamaları için onun tarafından seçilen,küçük penislere sahip olma potansiyelindeki adamlara aitti. O yüzden bu o kadar da şaşırtıcı değildi. Yine de Louis onun içinde nasıl hissettireceğini o kadar merak ediyordu ki...
Louis'nin uzun bir süredir Harry'nin sertliğine dikilmiş bakışları Harry'i gerçekten keyiflendirmişe benziyordu. Kendi her ne kadar onu becermek için dayanamıyor olsa da ihtiyaç içindeki halini biraz daha izlemeyi o kadar istiyordu ki parmağını kendisi için hazırlanmış deliğin çevresinde dolandırmaya devam etti.
"Lütfen..." sözlerini toparlaması için biraz zamana ihtiyacı vardı. "Lütfen babacığım." Harry'nin ona işkence yapması onu deli ediyordu. Yalvarırken becerilmeyi bekleyen kalçası temas ettiği yataktan havaya doğru kalkarak Harry'nin kasıklarına yaklaşmaya çalıştı. Şu an onu kızdıracak tek bir hareket yapması ona pahalıya patlardı. Bunu iyi biliyordu ama yine de şansını zorlamaktan kaçınmadı.
Harry'nin elleri hareket geçerek kalçasını tekrar yatağa sertçe bastırdı. Louis'nin onun gücüyle baş etme ihtimali bile yoktu. Fakat yine de küçük inlemeleri ve yalvarışları işe yarıyor gibi görünüyordu. Harry'nin ereksiyonunun ucu ilk defa deliğine değdiğinde Louis'nin bacakları titremeye başladı ve sonra içine doğru hareket ettiğinde ince ama güçlü bir çığlıkla tamamen kendini kaybetti. Ona nazik olacağını söylemişti. Tek hamlede kendini tamamen içine ittireceğini değil. Bunu nasıl başarabildiğini bile bilmiyordu. Elleri sıktığı çarşaflardan ayırdı ve tırnaklarını Harry'nin omzuna sertçe geçirdi. Biraz da canı yanması gereken kişi oydu ama bu kesinlikle işe yaramıyordu. Harry hissediyormuş gibi bile değildi. Şu an hissettiği tek şey Louis'nin darlığıyla onu delirten kalçasıydı.
Sonunda hareket etmeye başladığında Louis'nin çıkardığı sesler inleme bile sayılmazdı. Onlar daha çok gürültülü çığlıklardı. Yanaklarından aşağıya süzülen gözyaşlarını gördüğünde Harry neredeyse fazla sert olduğu için üzülecekti. Fakat bunlar onu sadece daha fazla tahrik edip daha da sert olmasını sağlıyordu.
"Ne kadar da uslu bir kedicik. Uslanmak için sertçe becerilmeyi bekliyormuş öyle mi? Eğer bunu bilseydim..." güldü ve hareketleriyle altındaki yatağı sallandırmaya devam etti. "Bunu bilseydim seni daha erken becerirdim." Louis'den bir cevap beklemedi. Ne de olsa şu an hiç de cevap verebilecek gibi görünmüyordu. Aslında Harry'yi duyuyormuş gibi bile görünmüyordu. Hissettiği acıyla karışık zevkten sarhoş olmuştu ve evet,o şu an herhangi bir şeye karşı çıkacak ya da kelimelerini toparlayabilecek durumda sayılmazdı. Babacığının adını sayıklayarak çıkardığı çığlıkları bile farkında değil gibiydi.
İnkar edemezdi. Harry'yi kendi içindeyken düşlediği durumlar çok defa olmuştu. Bu hayal ettiklerini bile aşıyordu. Neredeyse sona yaklaştığında bacakları Harry'nin belinin çevresine daha çok dolandı. Tırnakları ise kenetlendiği deriyi çoktan kanatmaya başlamıştı.
"Ne kadar nazik olduğumu görüyorsun değil mi?" Harry çoktan kendini kaybetmeye başlamıştı bile ama yapması gereken şey bunu kesinlikle Louis'ye belli etmemekti. Kontrolün elinde olduğunu göstermeyi o kadar seviyordu ki tek bir ses bile çıkarmamak için dişlerini birbirine iyice kenetlemişti. "Meleğimin ilk seferi için ona çok nazik davrandım." Uzanarak kızarmış dudaklara minik bir öpücük kondurdu. "Benim meleğim. Benim kediciğim. Benim prensesim. Benim sürtüğüm." Son kez Louis'nin kendini tamamen kaybetmesine neden olan o artık çok iyi tanıdığı tatlı noktaya güçlü bir darbeyle kendini ittirdi ve Louis'nin kendini bırakarak tiz bir inlemeyle sıvısını dışarıya akıtmasını izledi. "Artık sadece benim." Kendini içinden çıkartarak Louis'nin uzun süreden sonra ilk defa hissettiği boşlukla yüzleşmesine izin verdi. Kendi sıvısını ise tam görmek istediği yere,yüzüne doğru bıraktı. Bebeğinin bir meleği andıran yüzünün kendisiyle kirlenmesini izlemek onu tekrardan sertleştirmeye bile yeterdi. "Bunu sevdin mi?"
"Hıhı" dilinin ucunu çıkartarak dudağının kenarını yaladı. Yavaş hareketlerle açılıp kapanan göz kapakları ağırlaşmıştı,gözleri ise kararsızlıkla,tembelce etrafta dolanıyordu. "Ama acıdı."
"Özür dilerim meleğim."
Harry başını eğerek Louis'nin kızarık ve ıslak deliğinin çevresinde dilini gezdirdi. Bu hareket Louis'yi tekrardan hassaslaştırdı ve bacakları kasıldı. Daha sonra ise başını Louis'nin bacaklarının arasından çekti ve dudaklarını kendi ıslak dudaklarıyla okşar gibi öptü. Böylece Louis'nin kendi tadını dudaklarından almasını sağlamış oldu. Bu kesinlikle çok kirli hissettiriyordu.