Quatorze

4.3K 167 180
                                    

"Louis."dedi Harry kalın ve emir verici bir sesle. "Artık yataktan kalk. Okula gideceksin." Fakat dakikalardır söylediği sözler bile Louis'yi yataktan kaldırmaya yetmemişti. Şu an tek istediği geri kalan tüm hayatını bu yatakta geçirmekti.

"İmkanı yok. Her yerim ağrıyor anlamıyor musun? Yürüyebileceğimi bile sanmıyorum." Kucakladığı yastığına biraz daha sarıldı. Tatlı uykusuna devam edebileceğini sanıyordu ki kollarının altına dolanan eller onu hızlıca yataktan çekerek sürüklemeye başladı. "Bıraksana beni!" Yerde sürüklenen ayakları aniden havalandı ve kendini bir anda sıcak suyun içinde buldu.

"Şimdi uyandın mı?" Harry küvetin içinde tüm vücudu ıslanmış çocuğa baktı. Islak saçları dağılmıştı ve yüzünde kızgın ve huysuz bir ifade belirmişti.

"Senden nefret ediyorum. Senden o kadar nefret ediyorum ki yüzünü hayatım boyunca bir daha görmemek için kendimi bu suda boğacağım." sinirlendiğini belli etmek için kollarını birbirine bağlamayı denedi.

"Okula gitme saatin geçeli çok oldu. Bugün evdesin. Ayrıca senin için kahvaltı hazırladım. Üstünü giyinip aşağıya insen iyi olur." Harry eğildiği yerden ayağa kalkıp banyodan çıktığında Louis ıslanmış külodunu bacaklarından sıyırıp bir köşeye attı. Bir süre sıcak suyun tadını çıkarmaya çalıştı. Harry'nin şampuanını bulup başından aşağıya döktüğünde ise mutluluktan kıkırdadı. Babacığı gibi kokma düşüncesi onu heyecanlandırmıştı. Ve böylece sadece dakikalar öncesinde ona ondan nefret ettiğini söylediğini hemencecik unutmuş oldu.

Küvetten çıktığında zamanını aynada kendine bakarak geçirdi. Boynunun kenarlarında ve vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar hatta diş izleri vardı. Özellikle kalçasındakiler çok belirgindi. Bu hoşuna gidiyordu ama hoşuna gitmesi konusunda ne hissetmeliydi bilmiyordu.

Bornozunu üzerine geçirerek Harry'nin odasına girdi ve giymek için boxerlarından birini seçti. Kalçasının yeterince büyük olması sağolsun belinden kesinlikle düşmüyordu. Üzerine geçirdiği saten gömleği içinse aynı şey söylenemezdi. Dizlerinin biraz üstüne bitiyordu ve ona oldukça bol gelmişti. Önünü ise iliklemedi ve heyecanla aşağıya koştu. İndiği her merdiven basamağında burnuna dolan güzel kokular yoğunlaşıyordu.

Eğer Nick oturduğu masanın diğer ucunda olmasaydı kesinlikle babacığının kucağına atlar ve saçlarını koklamasını isterdi. Bu hayalkırıklığıyla suratını buruşturdu ve sandalyelerden birine yerleşti.

"Bu ne?"dedi tabağındaki garip ve biçimsiz pankeke bakarken.

"Aslında o bir şekil olacaktı." Harry kararsızlıkla ona doğru baktı. "Bir...Bir çiçek şekli?" Louis o kadar kötü olmadığını,aslında bakılınca gerçekten de çiçeğe benzediğini söyleyip onu rahatlatmak istiyordu. Bunu gerçekten istiyordu. Fakat bu kadar büyük bir yalanı o bile söyleyemezdi.

"Sorun değil. En azından şeye benziyor...Mmm şeye..."

"Bu kesinlikle Harry'nin beş sene önceki saç kesimine benziyor." Nick birden konuya dahil olarak kendi kendine gülmeye başladı. Teşekkürler ama Louis'nin Harry'yi ondan beş sene önce,hatta on sene önce ya da otuz sene önce tanıdığının hatırlatılmasına ihtiyacı yoktu. Teknik olarak otuz sene önce olması biraz imkansızdı tabii ki.

Sonrasında Nick tüm o komik deniz şortuyla,simsiyah güneş gözlüğüyle ve kocaman sırt çantasıyla arkadaşlarından birinin plajına gideceğini söyleyerek keyifle evi terk etti.

"Bilgin olsun diye söylüyorum. Aslında beş sene önceki saç kesimime o kadar da benzemiyordu." Louis Harry'nin hala buna takılmış olmasını komik buldu.

Hard CandyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin