Louis eve geldiğinde Harry masanın başında onu bekliyordu.
"Sana yemek hazırladım."
"Pizza söylemişsin." Louis çantasını bir köşeye atarak masaya doğru yürüdü.
"Her neyse."
"Pis adam." Louis önündeki sandalyeye sinirle baktı. "Senin yüzünden oturamıyorum bile."
Harry Louis'nin dikkatini bacaklarına çekmek için kendi dizine iki kere hafifçe vurdu. "Kucağıma otur." Dudaklarının kenarları alayla kıvrıldı.
Louis nazlanarak gözlerini etrafta gezdirdikten sonra omuz silkerek Harry'e yaklaştı. Üzerine oturduğunda yere değmeyen ayaklarını sallandırmaya başladı. Bu sırada ifadesi hala buz gibi soğuktu.
Harry kollarını Louis'nin beline dolayarak onu kendine daha çok çektiğinde Louis'nin sırtı tamamen Harry'nin göğsüne yaslanmıştı. Louis birkaç kere kıpırdanarak oturduğu yerde daha rahat bir pozisyon bulmaya çalıştı.
Evet,Harry'nin kucağında oturmak elbetteki mükemmel bir histi. Üstelik kollarının ona sarılı olmasının verdiği sahiplenilmişlik duygusu ve de boynuna değen sıcak nefesiyle birlikte. Buna rağmen ona yüz vermedi ve uzanarak kendine bir pizza dilimi aldı. Harry'nin kucağı yumuşaktı ama yine de kalçasında hafif bir acı hissediyordu. Belini saran eller sıkılaştığında ve kalçasında Harry'nin sertliğini hissettiğinde bir saniye bile düşünmeden Harry'e doğru döndü ve elindeki pizzayı onun yüzüne yapıştırdı.
Ne yaptığını farkına vardığında Harry'nin gevşeyen kollarını fırsat bilerek kucağından atladı ve neredeyse zıplayarak koşmaya başladı. Harry'nin arkasından geldiğini farkettiğinde kendini odasına atarak titreyen elleriyle zorlanarak kapıyı kilitledi. Kilitlendiğine emin olduğunda derin bir nefes aldı.
"Louis." Harry kapıya sertçe vurduğunda Louis irkilerek yerinden zıpladı. "Çık oradan."
Ama sesi hiç de yumuşak ve de rahatlatıcı gelmiyordu. Louis tüm gücünü toplayarak kararlı bir ifadeyle ona cevap verdi.
"Hayır,çıkmam." Sanki Harry görebilirmiş gibi inatçı bir tavırla kollarını birbirine bağladı ve duruşunu dikleştirdi.
"Bir şey yapmayacağım." Harry derin bir nefes aldıktan sonra güven verici bir tonda konuşmaya çabaladı. "Ama bunu isterdin değil mi? Bunu seviyorsun."
"Hayır sevmiyorum. Niye seveyim? Sevmiyorum işte." Kendini de inandırması için birkaç kere tekrar etmesi gerekmişti. Fakat o,gece uyumadan önce hayal ettiği gizli ve ona göre oldukça suçluluk verici şeylerin neden böyle hissettirdiği ile ilgili hiçbir ipucuna sahip olmayan bir çocuktu. Böyle şeylerden hoşlanmak yanlış olmalıydı. Diğer insanlar gibi o da böyle şeylerden hoşlanmamalıydı. Hayır,kesinlikle Harry onun aklına giriyordu.
O sırada kapının altındaki boşluktan içeriye doğru uzatılan beyaz,ince bir şey gördü.
"Sonsuza kadar orada kalamazsın. Çıkarsan bunu içmene izin veririm. Söz." Louis alt dudağını kararsızlıkla ısırdı ve düşünmek için kendine bir süre tanıdı. En sonunda yere eğilip kapmaya çalıştığında Harry daha hızlı davranarak sigarayı çekmişti. O da son bir kez kendini cesaretlendirerek kapının kilidini açtı ve dışarıya çıktı.
Harry elindeki peçeteyle yüzünü silmişti ve o kadar da kızgın görünmüyordu. İfadesi Louis'yi rahatlattı.
Bahçeye gelene kadar neredeyse hiç konuşmadılar. Sonrasında ise Louis kendini çimlere atarak ödülünü tereddütle içmeye başladı. Gizli olmadığı için belki de o kadar güzel gelmiyordu.