Un

10.6K 298 266
                                    

Bunu önceki hesabımda yayımlamıştım uzun zamandır taslaklarda duruyordu ve tekrar yayımlamaya karar verdim. Eğer tanıdık geliyorsa belki önceden okumuşsunuzdur.


"İşte..."dedi Gwen. "Bu senin yeni babacığın Harry." Gerçekten hangi ara evlenmişlerdi onlar? Her neyse,bu soruyu Gwen'in aniden evlediği 13.kişiden sonra sormayı bırakmıştı.

Louis önce elini kısa,bol ceketinin ceplerine attı ve sonra karşısındaki adamı baştan aşağıya incelemeye başladı. Gwen'in bu adamı bırakması diğerlerinden de uzun sürecekti. Saçına 8.5 verdi. Çok yumuşacık ve şekilli duruyorlardı fakat güneş ışığı altında belli olduğu üzere hafif yağlıydı. Vücudu ise kesinlikle 9.8'di. Louis o renkli geniş gömleği ve dar pantolonunun altından nasıl göründüğünü kesinlikle tahmin edebiliyordu. Tarzı önceki 'babacığına' asla benzemiyordu. Onun kendine has kovboy şapkaları ve uzun kahverengi çizmeleri vardı. Bir de belinden eksik etmediği kemeri.

"Ah,ne kadar da iyi bir çocuk görüyor musun? Onu bulduğumda daha küçük bir bebekti. Ağlayıp duruyordu. Oysa ben kurtarmasaydım ona kim bakardı?" Yüzüne yapmacık bir ağlama ifadesi yerleştirdi. En sahte Hollywood oyuncuları bile böyle görünmez diye düşündü Louis.

"Merhaba Louis." Louis ona uzanan elin sahibinin yüzünü tekrar inceledi. Bu sırada eli ağır çekimde cebinden çıkarak Harry'nin elini sıkmaya yöneldi. Louis daha yakından gördüğünde şimdi biliyordu. Bu yüz kesinlikle 9.9'u hak ediyordu. Louis'nin babacıklarına verdiği puanlar arasında birinciliği kapmıştı. 10 olmadığı için üzülmesine kesinlikle gerek yoktu. Kimse 10 olmazdı zaten.

"O gerçekten çok genç. Bence çok iyi anlaşacaksınız."dedi Gwen yalnız kaldıklarında. Her zamanki gibi evliliğinin ilk gününde çok mutlu ve heyecanlı görünüyordu.

O akşam sakin bir aile yemeği yediler. Onlar aile yemeği diye tanımlardı fakat Louis pek böyle tanımlamazdı. Konuşmalarına pek katılmamıştı. Onlar dinlememişti bile. Çatal bıçak sesleri ardından duyulan yapmacık kahkahaları Louis'nin ilgisini kesinlikle çekmiyordu.

Ertesi sabah ise her zaman giydiği yırtık kort şortunu üzerine geçirdi. Yıpranmıştı ve de eskimişti ama onun için vazgeçilemez bir parçaydı. Bu şortu kesinlikle seviyordu. Bu şorta bağlıydı.

Gwen yataktan yeni kalktığını bağıran dağınık saçı ve uzun sabahlığıyla kahvaltı hazırlamak için koşuşturuyordu.

"Dün yemekte beni lunaparka götüreceğine söz vermiştin." Louis sandalyesine Harry'e çevirerek ona doğru konuştu.

"Öyle mi? Hatırlamıyorum." Harry kafası karışmış bir ifadeyle uykusunu açmasını ümit ederek kupasından bir yudum aldı.

"Evet,belki de içtiğin şarap yüzünden unutmuş olabilirsin."dedi kirpiklerini kırpıştırarak. Gwen'in eve getirdiği erkekler asla ve asla zeki olmamıştı ki. Muhtemelen o da değildi. Louis kasesine biraz daha süt ve o çok sevdiği çikolatalı gevreklerinden doldurdu.

Kahvaltıdan sonra Harry Louis'yi lunaparka götüreceğini söylediğinde Gwen çok neşeli görünüyordu. Ya da öyle görünmeye çalışıyordu. Louis sanıyordu ki 23.kere oynamaya çalıştığı evcilik oyununda yine başarabilecekmiş gibi çabalamaya kararlıydı.

Louis havanın rüzgarlı olma ihtimaline karşı kot ceketini kaptıktan sonra Harry'yi takip ederek evden çıktı.

"Demek klasik araba seviyorsun."dedi Louis arabaya binerken. Şimdikisi de nostalji takıntılı mıydı yani?

"Evet."

Louis radyoya uzanarak bir şeyler çalmaya çalıştı. Görünen oydu ki Harry'nin kasetleri de yine arabası gibi sadece eski parçalardan oluşuyordu. En azından Louis hoşuna gidebilecek bir şey bulmuştu. Eski şarkılar ona göre her zaman güzeldi.

"Uzaklarda,büyük bir şehirde bir işin olduğunu duydum."

"Evet,bir süre buraya gelip ailemle vakit geçirmeye karar verdim." Aile mi? Gerçekten komikti. Yani açıkçası bu fazla hızlı olmuştu. Her yeni gelen kişi için kendi kafasında tahminler kurardı. Birinci soru o kişinin Gwen'den ne zaman sıkılacağı,ya da ne zaman sonra birbirlerini aldatmaya başlayacaklarıydı. Bunu bilirse kendine yeni bir ceket alırdı. İkinci soru bu sıkıcı,kimsenin olmadığı yazlık yerden ne zaman sıkılıp kaçmak isteceğiydi. Bunu bilirse ise kendine yeni bir dudak parlatıcısı alırdı. Genelde herkesle ilgili bir tahmini olurdu ama nedense Harry o kadar da kolay görünmüyordu. En merak ettiği soru Gwen'le ne yapıyor oluşuydu. Onun gibi birini öyle insanlarla aniden evlenmezdi.

"Şu dükkanın önünde dursana."

Harry arabayı yavaşça yolun kenarına sürdü ve durdurdu.

"Ne istiyorsun? Lolipop falan mı?"

"Ah,bir çocuğu şekerlerle mi kandıracaksınız babacığım?"alaycı bir sesle söyledi. "Bir paket sigara istiyorum."

"Kaç yaşındasın sen?" Bu tuhaftı. Daha önce bunu babacıklarından birine sorduğunda biri çakmağı olup olmadığını sormuş,diğeri ise kendi paketini vermişti.

"Neredeyse on sekizim."dedi Louis omuz silkerken. Ne yani şimdi de bununla mı uğraşacaktı? Oturduğu koltukta dik durarak kendini büyük göstermeye çalıştı.

"Neredeyse derken?"

"Bir senecik kadar sonra."

"Ah..." Harry göz devirerek arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Louis sinirin tüm vücuduna yayıldığını hissedebiliyordu. "Bunu annene söylemeyeceğim merak etmene gerek yok. Yine de böyle zararlı şeyler kullanmasan iyi edersin."

"O benim annem değil."diye çıkıştı Louis. "Her neyse,lunapark konusunda kararımı değiştirdim. Beni tren garına bırakacak mısın?"

"Ne yapacaksın orada?" Bu gerçekten sinir bozucu oluyordu. O her şeyi meraklı bir ebeveyn gibi sorgulayıp duruyordu. Daha birgün olmuştu sadece.

"Bir arkadaşımla buluşacağım. Birazcık uzakta oturuyor."

Harry gözlerini yoldan çevirerek şüpheli bir ifadeyle ona baktı.

"Doğruyu söylüyorum işte. Evden falan kaçmayacağım." Evden kaçmasına gerek yoktu. Kalabalık bir trende yapılabilecek çok fazla şey vardı. "Sen götürmezsen bile ben yürürüm hem. Annem biliyor,her zaman treni kullanırım." Biliyor olduğu o kadar da doğru sayılmazdı. Doğrusu nereye gittiğini pek takmadığıydı. O daha çok saçlarını yapmakla ya da arkadaşlarıyla telefonda konuşmakla meşguldü.

Harry tren garına doğru giden yola saptı.

Hard CandyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin