Louis'nin üzerinde sadece mavi dantelli külodu ve Harry'nin ona oldukça büyük gelen Rolling Stones tişörtü vardı. Koltuğun birinde bağdaş kurarak oturmuş,dikkat kesilmiş bir şekilde çiğnediği renkli sakızlardan çıkan renkli çıkartmaları kollarına yapıştırıyordu. Birkaç tane çiçek,arı ve bir tane de uğur böceği.
"Buraya gel bebeğim."
Hemen oturduğu yerden zıplayarak karşı koltukta oturan Harry'nin kucağına çıktı. Harry ellerini Louis'nin kalçasına yerleştirerek daha rahat oturması için yardım etti. Çünkü biliyordu ki güzel bebeğinin kalçası sertçe becerilmekten dolayı oldukça acıyordu.
"Babacığım sana bir şey söylemem gerekli." Kollarını boynuna doladı ve Harry'nin onu onaylayarak başını sallamasıyla birlikte konuşmasına devam etti. "Birkaç gün sonra doğum günüm var ve-"
"Doğum günün kışın sanıyordum?"
"Evet ama Noel'e denk geldiği için herkes şehir dışına çıkıyordu ve ben de uzun zamandır hep bu tarihte kutluyorum. Düşündüm ki bu sefer evde bir parti verebilirim. Annem evde değilken." Kollarını geri çekti ve oturduğu yerde ters dönerek sırtını Harry'e yasladı. Onun kucağında,bacakları Harry'nin bacakları üzerinden aşağıya sarkarken kısacık görünüyorlardı.
"Neden olmasın?" Louis aldığı bu cevapla birlikte zaferle gülümsedi.
Harry'nin rahat durmayan eli bol tişörtünün altından külodunun üzerine doğru hareket ettiğinde ise ürperdi ve utançtan kıpkırmızı olmasına engel olamadı.
"Hey,utandın mı? Yaparken hiç de öyle görünmüyordun."
"Ben çok çok iğrenç bir çocuğum." Suratı asıldı ve oturduğu yerde rahatsızca kıpırdandı.
"Hadi ama bebeğim...." Harry'nin dudakları Louis'nin kulağına arkadan yavaşça yaklaştı. Böylece her bir kelimesinde Louis onun nefesini boynunda hissedebiliyordu. "Aklında bunlardan da kirli düşünceler geçtiğini biliyorum. Geceleri onları hayal edip kendine dokunuyorsun yanlış mıyım?"
"Yoo nereden çıkardın?"
"Tahmin etmek o kadar da zor değil." Beline sardığı elleriyle yavaşça aşağıya doğru kayan Louis'yi kucağına çekti. "Bana onlardan bahset. Benim yanımda utanmana gerek yok biliyorsun değil mi?"
Yine de Louis neden var olduğunu bilmediği utancını engelleyemiyordu. "Okula geç kalacağım. Gitmem gerek." Harry'nin kucağından aşağıya inmeye çalıştı ama güçlü eller buna engel oldu.
"O zaman yaz. Bir kağıt bul ve ona yaz. Sonra da bana ver. Eğer söylemekten çekiniyorsan yazmak daha kolay olur." Bu sefer Louis'nin belinin etrafına dolanmış eller gitmesine izin verir gibi gevşemişti. Louis Harry'nin kucağından atlayarak koşar adımlarla yukarıya çıktı.
Bir süre sonra geldiğinde üstü giyinikti. Elinde ise katlanmış bir kağıt vardı.
"Bunu ben gittikten sonra oku." Dudağını kararsızlıkla ısırdı. "Ya da...Ya da vazgeçtim şimdi oku." Elindeki kağıdı Harry'e uzattı.
Harry elindeki kağıdı ifadesiz bir şekilde açarken Louis de onun tepkisini kaçırmamak için gözlerini gözlerine sabitlemişti. Okumaya başlamasıyla birlikte dudaklarının kenarlarının yukarıya doğru kıvrılması bir oldu. Her saniye yüzüne daha da yayılan gülümsemesiyle birlikte Louis biraz daha kızarıyordu.
Bu garip ana son vermek için iç çekerek kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında ise karşısında zile basmak için havada kalan eliyle bir adam dikiliyordu.
"Sen de kimsin?" Louis aniden sorduğunda adam beklentiyle Harry'e baktı.
"Bu benim arkadaşım Nick ve buraya gelme nedeni..." cümlesini tamamlaması için kaşlarını kaldırarak ona doğru baktı.
