Harry Louis'yi merak ettiğinde ve aramaları gerektiğini söylediğinde Gwen oralı bile olmamıştı. Akıl sağlığı yerinde bir birey olarak Harry elbette ki on yedi yaşındaki çocuğun teki için endişelenmişti. Bu yüzden tren garına tek başına gelip yolcu bırakan tüm trenleri teker teker aramıştı. Nereye gittiğini sormaması tam bir aptallıktı. Bunu şimdi farkediyordu.Muhtemelen hiçbir işe yaramayacaktı ama şu trene de bakmaya karar verdi. Daldığı her kabindeki insanların yüzleri teker teker ona çevriliyordu. Birkaç sefer sonra girdiği kabin hariç. Koltukta oturan adam zevk sonucu çıkardığı inleme seslerini engellemeye çalışırken önünde dizleri üzerine çökmüş kızı saçından kavrayarak kendine daha da bastırıyordu. Kızın pürüzsüz bacaklarının üzerinde güzel kalçasını hafifçe örten oldukça mini,koyu pembe bir etek vardı. Harry bu görüntüyü neden izlemeye devam ettiğini bilmiyordu ama biraz sonra kızın kafası kalktı ve adama bir şeyler mırıldandı.
"Bu sefer sana biraz pahalıya patlayacak. Almak istediğim çok güzel pembe bir kürk var." Arkadan görüntüsü bir kızı andırabilirdi ama bu ne kadar ince de olsa kesinlikle bir erkek sesiydi. Üstelik tanıdık bir erkek sesi.
"Louis?"
Çocuğun yüzü yavaşça Harry'e doğru döndüğünde Harry her şeyi gördü. Pembeleşmiş dudaklarının kenarından akan sıvıyı,yorgun mavi gözleri...
"Iıı babacığım çok yanlış anladınız."
Harry Louis'nin çıplak kolunu kavradığı gibi dışarıya doğru sürüklemeye başladı. Gerçekten kimse ona evleneceği kişininin problematik,ergen bir çocuğu olduğunu söylememişti. Onlara göre Louis dünyanın en ılımlı,iyilik sever çocuğuydu ve şimdi ne yapıyordu?
"Bu etek de ne?"dedi Harry Louis'nin eteğine gözleri takılmışken. Başka yerlere bakmak istiyordu ama nedense o görüntü onu çok meşgul ediyordu.
"Ücretimi iki kat arttırdığını farkettiğimden beri giyiyorum bunu. Ucuzluktan aldım ve böylece fakir sürtük imajı yaratmış gibi oluyorum. İnsanlar buna bayılıyor. Anlarsın ya?" Göz kırptı.
Harry elini cebine atarak bir peçete çıkardı. Louis'nin yüzüne yaklaşarak peçeteyi dudaklarının kenarındaki henüz kurumamış olan sıvıya bastırdı. Bunu yaparken Louis,sanki Harry dudaklarının kenarındaki kimin olduğu belli olmayan zevk sıvısını temizlemiyor da prensesinin önünde eğilip saçlarına çiçekler tutuşturuyor gibi hafif şımarıklık karışmış bir masumlukla bakıyordu Harry'e.
"Bunu neden yapıyorsun?"
"Sakın sana söylediğimi ona söyleme ama annem bana para vermiyor. Eğer okula her gün dikkat çekici ve güzel kıyafetlerle gelmezsem benim arkamdan ne derler? Ya popülariteme ne olur?" Masum bir tavırla söyledi. Şimdi de mağdur rolü mü oynayacaktı? Hayat koşulları beni buna yapmaya zorladı falan mı diyecekti?
"Sana bir iş bulabilirim. Hem de gerçek bir iş." Harry Louis için arabasının kapısını açarken söyledi.
Louis ağzını açmak için Harry'nin de arabaya binmesini bekledi.
"Gerçek bir iş mi?" Harry arabayı çalıştırarak sürmeye başladı. Sanki dünyanın en dikkatli sürücüsü gibi her bir tabelaya dikkat ediyor,hız sınırını azıcık bile aşmıyordu.
"Evet,hızlı gelebilir ama burada birkaç arkadaş edindim. Arkadaşlarımdan biri fastfood dükkanı için çalışan arıyordu."
"Ne?!"diye adeta çığlık attı Louis. "Öyle bir yerde asla çalışamam. Güzelim pürüzsüz yüzüm ne hale gelir? Tüm yüzüm sivilce olur. Orada çalışanların eninde sonunda geldiği nokta bu." Fazla dramatik bir tavırla yüzünü korumaya çalışır gibi avuç içlerini yüzüne bastırdı.
"Biraz abartmıyor musun?"
"Asıl sen abartıyorsun. Bu benim bedenim. İstediğimi yaparım işte."
"Ben sadece iyi bir insan olarak sana iyilik yapıyorum. İleride çocuklarınla duygusal bir anın sonunda sana bakirliğini nasıl kaybettiğini sorduklarında onlara fahişelik yaparak mı diyeceksin?" Gözlerini yoldan ayırarak bir saniyeliğine Louis'ye baktı. "Bir dakika hala bakirsin değil mi?"
"Öncelikle benim çocuklarım gayet terbiyeli oldukları için babalarına elbette böyle bir soru sormayacaklar. İkinci olarak onlara şey demem daha mı mantıklı? Şey...şey... Fastfood dükkanının birinde çalışırken bir kola şişesinin üzerine düştüm ve bam!"gözleri korkudan kocaman açıldı.
"Her neyse Louis..."diye geçiştirdi Harry onu. "Yanında kıyafetlerin var değil mi? Bu etekle annenin karşısına çıkmayı düşünmüyorsun umarım."
"Evet var." Louis küçük sırt çantasından şortunu çıkarttı. Ayaklarını torpidoya uzatarak altındaki eteği indirmeye başladı.
"Sen ne yapıyorsun?"
"Sadece giyiniyorum babacığım." Kahretsin,altında sadece mavi dantelli bir külot vardı ve tamamen Harry'nin görüş alanındaydı. Tabii yola bakmayıp kaza yapma ihtimalini görmezden gelirse.
"Küçük bir çocuğun vücudunu bu kadar dikkatli incelemek sizce de çok arsızca değil mi?"söylediği cümlenin Harry'nin üzerindeki etkisini bilerek kıkırdamaya başladı.
"Sadece..." Harry kafasını kararlılıkla yola çevirdi. "Sadece dalmışım işte." Louis'nin kıkırdamasını işitebiliyordu. Gerçekten de on yedi yaşındaki çocuğun tekinin kendisiyle böyle oynamasına izin vermeye devam mı edecekti? Belli ki dikkat çekmeyi seven bir çocuktu.
"Odana git."dedi arabayı durdurduğunda. "Birazdan geleceğim ve konuşacağız."
"Hay hay!" Louis yüzündeki sırıtışla birlikte kıvırtarak yukarı doğru çıktı.
Harry Louis'nin odasına geldiğinde Louis çoktan leylak rengi pijama takımını giymişti bile. Farklı olarak gözünde bir de gözlüğü vardı. Bilgisayarıyla uğraşırken Harry yatağına,onun yanına oturdu.
"Louis seninle konuşmamız gereken şeyler var. Cinsel hayatınla ilgili. Mesela nasıl-"
"Bunu konuşmak için geç değil mi babacığım? Ben her şeyi internetten öğreniyorum bile."
"Evet ama benim de bir şeyler demem gerektiğini düşündüm. Yani belli ki bunu daha önce kimse-"
"Gwen'le neden evlendin?"diyerek sözünü kesti Louis.
"Ona ismiyle hitap ediyorsun ama bana babacığım diyorsun."
"Konumuzdan sapmayalım babacığım."
"Her neyse Louis." Harry bu konuşmanın bir yere varmayacağını anlamıştı.
"Son bir şey daha."dedi Louis şimdi daha yumuşak bir sesle. "Okulda veli toplantısı var ve annem asla gelmez. Düşündüm ki..." Harry'nin anlamasını umarak dudağını ısırarak cevabını bekledi.
"Elbette gelirim ama tek şartla. Dediğim yerde çalışmayı kabul edersen."
"Ah,tamam elbette! Tamam."
"Bu toplantı senin için niye bu kadar önemli?" Harry'nin son hatırladığına göre çocuklar ailelerinin veli toplantılarına gelmesini böyle karşılamazdı.
"Hiç canım." Louis omuz silkerek gözlüğünü düzeltti.
"O zaman iyi geceler."dedi Harry ayağa kalkarak.
"Bir iyi geceler öpücüğü vermeyecek misiniz babacığım?" Gülümseyerek yanağını uzattı.
Harry eğildi ve dudaklarını Louis'nin Hindistan cevizi kokan yanağına bastırdı.