GİRİŞ

10 2 0
                                    

Odadaki tek obje olan antika kurmalı saat sabırsız tiktaklarına devam ediyordu. Ölüm sessizliğini adeta ritmik aralıklarla delip onu mağlup etmeye çalışıyor gibiydi. Fakat ölüm kaçınılmazdı. Bu gece yerde iki büklüm yatan beden son kez nefes alacaktı.

Yerde yatan beden titreyerek gözlerini açtı. Acılar içerisinde sarsılan bedeninin üzerinde dalgalanan ay ışığına baktı bir süre. Saatin sesi sinirlerini bozuyordu. Onu susturacak gücü olsaydı keşke.  Kendisini toplayıp hareket etmeye çalıştı, fakat başarılı olamadı elbette. Damarlarında dolaşan uyuşturucu ve zehir düşünmesine bile engel olacak şekilde ağırdı.

İnsanın son nefeslerini alırken böyle aptalca detaylara dikkat etmesi çok mu saçmaydı, yoksa beyni ölüm fikrini savuşturmak için gereksiz detaylara mı takılıyordu?

Uğursuz saat yaklaşıyordu. Saatin çanı bir kez çaldı. Yerde yatan bedeni çileden çıkardı bu ses. Cenin pozisyonuna gelip kulaklarını kapamaya çalıştı. Başaramadı.

Odanın delirtici sessizliğine ve gürültüsüne başka bir ses daha eklendi. Nedense bu, bedeni biraz gevşetti. Halbuki bu duyduğu Azrail'in ayak sesleriydi. Ses yaklaştıkça yaklaştı. Odanın kapısına geldiğinde durdu Azrail. Korkuyor muydu yoksa heyecanlı mıydı? Hissettiği karmaşık duygulardı Azrail'e bunu yaptıran.

Azrail derin bir nefes aldı ve kapıyı açtı. Odanın kapısı kilitli bile değildi, gerçi çaresizce yerde yatan bedenin kaçacak hali de yoktu. Bedene yaklaştı. Adım sesleri odanın içinde, evin koridorlarında ve hatta içinde bulundukları bu ıssız ormanda bile yankılanıyordu.

Ormanın içinde bir köpek aya doğru beş kez havladı, Azrail bedene dört adım yaklaştı, penceredeki baykuş üç kez cama vurdu, beden iki kez nefes almaya çalıştı ve saat son kez vurdu.

Cinayet saati gelmişti.

RUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin