Yalnızlık

95 14 0
                                    

Yavaşça gözlerini araladı, saçlarını okşamaya devam ettim. Elimdeki makasla saçlarımı geriye ittim. İşte sonunda gözleri tam açıldı. Önce benim saçlarımı kontrol etti sonra hemen kendi saçına baktı. Doğruldu ve dedi ki: 'ee o zaman bu kimin saçı?'
Tamamen açtığında yanaklarına yapışıp;
+" Demek sen beni böyle uyandırırsın." dedim.

Doğrulmaya çalıştığında geri itiyordum. Gücünü topladığında doğruldu, yukarıdaki yataktan aşağı sarkıtmaya başladı. Ellerimle yatağın kenarlarını tutum ve kendimi aşağı bıraktım. Takla atmayı dans dışında yapmazdım. Yanılmıyorsam bu bir ilkti. Zaten ilkler onunla olmasa bu kadar kıymetli olmazdı sanırım. Emir odunu mesela...
-" Günaydıııın. " Yanaklarını ovarken.
+"Günaydııııın. " Dediğinde yataktan iniyordu. Saçlarını karıştırdı. Alnıma kuru bir öpücük kondurup banyoya geçtiğinde koşarak altı kısık açık olan çayı kapadım ve masaya aldım. O an Şebnem'in evde olmayacağını kendi stüdyosuna geçeceğini Aslı'nında okulda olacağını hatırladım. Saatin ikiye yaklaştığını fark ettim yani zamanda azalmıştı. Bugün koca evde tekrar yalnız kalıyordum. Yekta gittiğinde çok bunalırsam Büşra'yı arar eve çağırırım ya da onun planına uyarım, bilmiyorum.

Yekta geldiğinde masaya oturdum. Bugün iştahlı değildim. Sadece onun iştahla yemesini izliyordum sanki o yedikçe ben doyuyordum.
-" Biliyorum çok tatlıyım ama bir şeyler yemelisin. " dedi. Ağzıma bir şeyler tıkarken.
+"Ukala. " Elimde olmadan sırıtıyordum. Sanki hayat artık umrumda değil gibi...İki kaşık şekeri çayıma katıp karıştırırken o hala yiyordu. Arada gözleri beni buluyordu farkındaydım.
Kahvaltıdan sonra vazgeçilmez mekan olan salonda sarmaş dolaştan ziyade,başım omzunda oturuyorduk. Hiç bir şey yapmadan ,konuşmadan...Bu gün böyle olmamalı. Ama değişen bir şey yok her şey aynı kaldı ama saat hala ilerliyor...Kararlaştırılan saatten biraz daha erken meydana varmıştık. Ama Gülay'da erken gelmiş bulduğu boş bir duvara yeni bir şeyler yaparken bulmuştuk onu. Gözlerim dolmuştu.

Ne oluyordu bana? Ben böyle umursayan biri değildim. Gözlerimdeki yaşlar geri gitsin diye çok çaba sarf ettim ama ilk damla yanağımdan düşerken Yekta baş parmağıyla sildi.
-" Yapma böyle. " derken sesinin titrediğinin fark ettim. İşte bu son darbe olmuştu. Yaşlar arka arkaya yanaklarımdan süzülürken sarıldığında başım omzundaydı ve ben  ağlamaya devam ettim. Çok geçmeden Gülay bizi fark edip geldi,ondan ayrıldım. Yüzümü parmak uçlarımla biraz olsun sildim, burnumu çektiğimde biraz kendime gelebilmiştim. Yanlarından ayrılıp kenardaki makinadan üç tane enerji içeceği aldım. Yanlarına geri döndüğümde. Gülay'ın istememesine bozulmuştum ama bakışlarından belliydi. Tamam beni sevmiyor olabilirdi ama böyle yapması çok çocukça değil miydi? Ben yapsam yaşım itibariyle normal kaçabilirdi ama onun yapması... Off!!!  İlk günkü o samimi kadın yoktu. Yekta'ya sıkıca sarıldım. Ve işte  gidiyordum... Beni kendine çekti.
-" Nereye ?"
+" Sizin işleriniz vardır. " diyerek geçiştirdim soruyu. Ama onu ne kadar bırakmak istemiyorsam. Gülay'ıda bir o kadar görmek istemiyordum.
-" Biraz bekle. "Gülay'ı yanına alıp biraz daha uzaklaştı. Biraz konuştuktan sonra içimi delen bir bakış attı,tek kelime etmeden hızlıca uzaklaştı. Benle derdi neydi anlamıyordum. Yekta yanıma gelince yüzümü avuçlarının arasına aldı. Baş parmakları elmacık kemiklerimde gezerken
-" Evin nerede olduğunu öğrendim..."
+" Neredeymiş. " Gülümseyip yaptığımız graffitinin arkasındaki uzun binayı gösterdiğinde Gülay'ı balkonda gördüm.(o a da hatırladım ailemin yaşadıkları dönemde aile dostumuza evlilik hediyesi verdiği evdi. Bu kadar tesadüf olması ne kadar normaldi?) Bizi izliyordu. Beni kucaklayıp bir kaç tam tur döndürdükten sonra bıraktı,ayakta durmam için tutması gerekti. Hava kararıyor ve ben hala uykumu alamamıştım.
-" Bak güzelim şimdi eve çıkmalıyım istersen sende gel ?
+" Eve geçeyim artık, uykuluyum."dedim.
-" Peki şimdiden tatlı rüyalar ..."derken dudakları alnıma deydi. Derin nefes aldı... Gülümsemekle yetindim ikimizde arkamızı dönmüş ayrılırken dayanamadım koşar adımlarla yanına gidip kolundan kendime çektim, sarıldım...
Balkondan beni izleyeceğini söyledi ve uzaklaştı. Ben olduğum yerde onun evin pencere ya da balkonundan gözükmesini bekledim. Çok geçmeden gözüktüğünde el sallayışına karşılık verip öylece elim havada kaldım biraz. Sonra hava kararmadığı için uyuyamayacağımı hatırladım.  Düşünmek için sahile geçtim.

Yağmur önce çiseledi, sonrasında hızlandı ama hiç umrumda değildi. Demirlere dirseklerimi yaslayıp temiz havanın tadını çıkarıyordum keşke oda burada olsaydı...

Yekta:
Bu kız bana ilk gün hariç tüm günlerde çok iyi gelmişti, kısa sürede her şeyim olmuştu. Benim gibi birini nasıl bu hale düşerebilirdi ki? Kalpsiz, umursamazın tekiyken... Acaba şimdi ne yapıyordur. Şu zamana kadar Gülay dışında hiç bir kız umrumda olmamıştı. Çünkü o annemdi ve değerliydi. Ama Alya çok farklı; hiç bir şeyim değilken, herşeyim oldu. Senelerdir güldürülemeyen yüzümü güldürebiliyordu. Gülay bu yüzden ondan nefret ediyordu...

Gidişini gördükten sonra altıma bir sandalye çekip oturdum ve düşündüm. Duvarın içindeyken bile o ortamdan kaçabileceğim denize karşı banklarım vardı. Oraya dair özlediğim tek şey o olucaktı sanırım. Bu dünyada da var mıydı öyle yerler?

Alya:
Rahatlamaya ihtiyacım vardı ve ağlamak için daha uygun bir zaman olamazdı. Ne kadar ağlasamda görülemezdi. Suretimi ıslatırken damlalar, yaşlarım gizlenirdi. Zaten yavaştan boşalıyordu da buralar. Sert rüzgarla uçan şapkamı hiç umursamadım. Saçlarım sokak lambasının ışığıyla belli belirsiz savrulurken düşünüyordum. Bugüne kadar hangi partiden kavgasız ayrılmıştım? Kimle öyle sakin konuşmuştum ki? Belkide sürekli anlattığım odur diyedir...Kim bilebilir belki kaderdi bizi buluşturan? Başka ne olabilir ki?

Sokak HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin