Biraz kontrolden çıkan bir yeteneğim var. Olur olmadık yerlerde hiç tanımadığım kişilerin zihninde buluyorum kendimi. Sinir bozucuyum onlar için.
Bunun kötü bir şey olduğunu düşünüp Dumbledore'un yanında buldum kendimi.
"Profesör, öğrenciler benden rahatsız olmaya başladılar artık. Ama bunu kontrol edemiyorum." dedim Dumbledore'a söz vermeden heyecanla.
"Sakin olun Miss Potter." dedi gülümseyerek. "En iyisi profesör Snape ile bunun üzerine çalışabilirsin. İstersen profesör Lupin'den de yardım alabilirsin. Yeteneğin ender bulunan bir güç. Çok dikkatli olmalısın Jasie. Unutma, sen çok önemlisin."
"Bir şey daha var aslında." dedim minik bir sesle. "Sorun gördüğüm rüyalar. Şey hakkında-"
"Draco Malfoy?" dedi Dumbledore gülümseyerek.
"Siz nereden biliyorsunuz bunu?" diye sordum biraz utanarak. Rüyalarımın bilinmesi rahatsız hissettirdi.
"Merak etme Jasie. Draco Malfoy senin hakkında herhangi bir şey bilmiyor," dedi ve endişeli halime güldü. "...henüz. Bunu ona kendin söylemelisin."
"Ne zaman?" dedim sessizce.
"Ne zaman istersen." dedi ve göz kırptı. Ben de odadan çıktım.
Bu konuşmanın ardından soluğu Lupin'in yanında aldım. Lupin'de beni ona bağlayan bir şey var. Ne olduğunu bilmiyorum ama var işte.
"Profesör, Dumbledore sizin bana yardım edebileceğinizi söyledi." diye yine hemen konuya girdim.
"İstediğin neyse onu söylemen yeterli Jasie." dedi bana gülümseyerek.
"Profesör, ben diğer çocuklardan biraz farklıyım. Benim ilginç bir özelliğim var. Mesela iki binaya ait olmam-" derken o konuşmaya başladı."Kaygılarını anlıyorum Jasie. On bir yaşındaki küçük bir kıza göre ağır bu yük. Ben de tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyorum ama merak etme! Sonunda öğreneceksin. Şimdilik ilk senenin tadını çıkar." dedi rahatlatıcı ve sakin bir sesle.
"Peki profesör, size başka bir şeyi daha sormak istiyorum. Bir kaç gün önce, bir tablo bana bir kehanetten bahsetti. Bunun ne olduğunu merak ediyorum." dedim yine kaygılı bir sesle.
Lupin ilk önce şaşırdı. Sonra bozuntuya vermeden başladı.
"Harry doğmadan önce öngörülen bir kehanet vardı doğru. Sanırım şu an bilmemeniz gerekiyor. Yoksa Dumbledore mutlaka anlatırdı. Hadi Jasie, derslerine geç kalıyorsun. Profesör McGonagall dersine geç kalınmasından hiç hoşlanmaz." dedi ve göz kırptı.
"Teşekkür ederim profesör!" dedim hemen. Sonra dışarı çıktım ve Biçim Değiştirme sınıfına yol aldım.
Sınıfa girdiğimde herkesin yerli yerinde oturduğunu gördüm ama profesör McGonagall'ı görmedim. Çabuk toparlanıp boş bulduğum bir yere oturdum.
Gryffindor'dan Michelle Wally olduğunu hatırladığım kızın yanı boştu. Kızın yüzüne baktım ve gülümsedim. Ama kız bana ters ters bakıyordu.
"Bir problem mi var?" dedim hafif sinirli bir biçimde.
"Problem mi istiyorsun?" dedi o da aynı şekilde. Hiç umursamadan kitabımı açtım ve önüme döndüm.Birden karşımda profesör McGonagall belirdi. Anlık bir irkilme yaşadım.
"Miss Potter, Potter geleneğini devam ettirmekle beni şaşırtmadınız. Neden bütün Potter'lar dersime geç kalır ki!" diye biraz söylendi bana ve öbür Potter'lara.
"Özür dilerim profesör. Profesör Lupin'in yanındaydım." dedim kısık bir sesle.
"Bu bir bahane değil Potter. Ah hiç değişmiyorsunuz. Şimdi çocuklar kitabınızdaki onuncu sayfadaki kibriti iğneye dönüştürme büyüsüyle başlayacağız..." diyerek dersi anlatmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POTTER KIZ KARDEŞ
Fanfiction-DÜZENLENİYOR- Jasie Potter iyi niyetli, kimseye zararı olmayan, bazense anlık gaza gelen sıradışı sayılabilecek bir karakter. Kızıl ve kıvırcık olan saçları, babasından aldığı ela gözleri, ve abisininki gibi bir göz problemi var. Gözlüğünü takmay...