Kendimi kütüphanede buldum. En kuytu yerde saklanıyordum adeta. Kendi yalnızlığımda boğulmak için ideal tek yer burası.
Günlerdir profesör Moody'yi izliyorum. Onda en ufak bir açık bulmak için pusuda bekliyorum. Bir kanıt, bir cümle, bir şey işte.
Ama iyi oynuyordu kesinlikle. Hatta emin olmasam kesin bu oyununa inanırdım. Gerçi emin değilim ama Theo söylediyse bir şey biliyordur ve ben ona güveniyorum.
Noel Balosu'ndan sonra Harry bana o gece tekrar aynı rüyayı gördüğünü söyledi. Bu sefer ben hiçbir rüya görmemiştim. Hatta uzun zamandır normal bir rüya bile görmüyorum. Ne Malfoy'la ilgili ne de geçen seferki gibi.
Üstelik bir sorunumuz daha var. Harry halâ yumurtanın içinden çıkan bilmeceden çıkan görevde ne yapacağını bilmiyor. Bir saat boyunca suyun altında kalmalı ve hazineye ulaşmalıydı.
Yalnız kalmadan önce yanımdalardı. Profesör Moody, Hermione ve Ron'u McGonagall'ın yanına gönderdikten sonra Harry'yle Neville'e bir şeyler söyledi. O sırada çoktan gitmiştim bile.
Yarın ikinci görev var ve bu daha zorlu olacak gibi görünüyor. Harry için daha zor olacak çünkü açık bir şekilde biri -asla Alastor Moody değil- onu öldürmeye çalışıyor.
Harry'ye bunu söylediğimizde bize aynen şunları söyledi:
"Yanılıyorsunuz çocuklar. Profesör Moody olmasaydı ilk görevde çoktan ölmüştüm. Ayrıca Silver bu 'dil alışkanlığı' geçmiştir sadece ya da seni tanımaması bir ayrıcalık sunmamak içindir."
Konuyu hafife almıştı. Belki de bu teorileri üç Slytherin öğrencisi söylediği için umursamamıştı. Hatta dört, beni de sayarsak.
Kütüphanenin loş ve sıcak ortamı gözlerimi kapatmaya başladı. Nefes alışverişlerim düzene girdiği an bilincimi bir kenara...
~•~
Bir mezarlık.
Karanlık havada daha da korkutucu görünen bir mezarlık.
Etrafta bulanık siyah silüetler.
Yeşil bir ışık.
Havada süzülen şeffaf bulutumsu şeyler.
Tek net olan obje bir kupa.
~•~Uyandığımda daha önce de yaşadığım aynı acıyı hissettim. Yara izim sanki bir demir parçasıyla dağlanıyordu.
Kırmızı saatime odaklanmam birkaç dakikamı aldı çünkü acıdan gözlerim karardı. En sonunda saatin sabahın dördü olduğunu gördüm. Buradan çıkmam bu saatte imkansız. Sabahı beklemem gerekiyor.
Öğleden sonra ikinci görev olduğu aklıma geldiğinde gerildiğimi hissettim. Acaba Harry bir saatliğine suyun altında nefesini tutabilecek, işe yarayan bir şey buldu mu?
Sabah olana kadar düşünmediğim şey, karıştırmadığım kitap kalmadı.
Tekrar saatimi kontrol ettiğimdeyse sonunda çıkabilecek olmanım verdiği o kısa mutlulukla Büyük Salon'a yol aldım.
Gryffindor masasına geçip oturdum. Harry'yi beklemek bir işkence gibiydi. Gerginliğimden tüm salon kemiklerimin birbirine çarpmasını duyuyordu resmen.
Çok geçmeden yanıma geldi ve oturdu.
"Lütfen bana işe yarayan bir şey bulduğunu söyle." dedim yanıma oturur oturmaz.
"Sana da günaydın," dedi. Daha uyanamadığı her hâlinden belli. Sanki ben bir saat suyun altında kalacağım! "Neville bana galsamotu getirecek."
"Güzel fikir. Nasıl benim aklıma gelmedi acaba?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POTTER KIZ KARDEŞ
Fanfiction-DÜZENLENİYOR- Jasie Potter iyi niyetli, kimseye zararı olmayan, bazense anlık gaza gelen sıradışı sayılabilecek bir karakter. Kızıl ve kıvırcık olan saçları, babasından aldığı ela gözleri, ve abisininki gibi bir göz problemi var. Gözlüğünü takmay...