"Karkaroff'un ne gösterdiğini tam olarak göremedim. Snape benim olduğumu fark etmişti bile. İmalı bir şekilde bana Çok Özlü İksir'den bahsetti. İkinci sınıftayken yaptığımızı bildiği için zulalarını yine biz patlatıyoruz sanıyor!"
"Harry lütfen anla artık! Çok Özlü İksir'i yapanın kim olduğunu anla!" diye isyan ettim. Ron ve Hermione'nin bu durumdan haberi yoktu belli ki.
"Neyi anlayacak Jas?" diye sordu Hermione.
Harry bana öldürücü bir bakış attı ve anlatmaya başladı:
"Jasie profesör Moody'nin beni öldürmek isteyen biri olduğunu söylüyor." dedi bıkkın bir sesle."Deli-Göz Moody'ye babam çok güvenir." dedi Ron birden.
"Şunu doğru düzgün anlatsana!" diye kızdım Harry'ye. Çarpıtarak anlattı çünkü. "Profesör Moody aslında Profesör Moody değil. Theo onu yakından tanıdığını söyledi. Ayrıca bu sürekli içtiği şeyi açıklıyor, Çok Özlü İksir yani.""Saçmalıyorsunuz. Theo dediğin çocuğa hiç güvenmiyorum Jas. Belki seni yanıltmak için yalan söylüyor, nasıl güveniyorsun?" dedi Harry.
Sinirden deliye döndüm, ama sakinleştim.
"Bazı özel güçlerimden dolayı altıncı hissim çok kuvvetli hatırladın mı?" dedim gözlerimden alev çıkararak.
"Hermione, ona haksız olduğunu söyle." diyerek kendisine dayanak aradı Harry.
"Aslında tam olarak haksız sayılmaz. Burada seni öldürmeye çalışan birinden bahsediyoruz ve bu Hogwarts'ın içinden biri. Kimseye tam anlamıyla güvenemeyiz." dedi Hermione orta yolu bularak.
Harry öfledi püfledi sonra konuyu değiştirdi.
"Fırtık Hogsmeade'de. Onu görmek istiyorsak geç kalmamalıyız." dedi Ron ve Hermione'ye.
"Fırtık da kim?" dedim birden.
"Patiayak Jas." dedi bana dönerek.Bir an içim sevinçle doldu. Sirius'u o kadar özledim ki! Belki Remus hakkında bir kaç şey öğrenebilirim. Mesela bana detaylı bir mektup yazacaktı ama halâ mektup gelmedi.
"Ben de geliyorum." dedim gözlerim ışıldatarak.
"Hayır, burada kalıyorsun Jas." dedi çok net bir sesle.
"Hayır, geliyorum Harry Potter. Vazgeçiremezsin beni şu an da." dedim aynı şekilde.
İki saniye beni süzdü. Sonra yenilmişçesine, "Pekalâ. Ama dikkatli ol ve kimseye söyleme. Babamın pelerinini al ve bizi takip et." dedi.
Kazandım!
***
Yarım saate çıktık, sadece benim üstümde görünmezlik pelerini vardı. Harry, Ron ve Hermione birkaç dükkana girmişlerdi -Harry artık Dobby'ye her gün bir çift çorap alacağını söyledi- ve çıktıklarında biraz ilerleyince dördümüz birden sarıldık pelerine. Zar zor sığmıştık, o da bir gerçek. Ama neyse ki Sirius'un dolambaçlı dolambaçlı yollardan geçerek söylediği yere geldik.Mağaraya girer girmez Harry gidip Sirius'a sarıldı, sonra da ben. Bir süre hal hatır sorduktan sonra konu Barty Crouch'a geldi. Ben hemen Şahgaga'nın yanına gidip biraz yemek verirken aynı anda da onları dinlemeye başladım.
"Demek Barty Crouch öldü öyle mi? Taşkalp." dedi Sirius şaşkınlığını bu şekilde dile getirerek.
"Onun çok fazla düşmanı olduğunu biliyoruz fakat Hogwarts etrafında ölmesi garip değil mi?" dedi Harry.
"Hayır değil." dedim araya girerek.
"Şimdi değil Jas." dedi Harry göz devirerek.
"Ne şimdi değil? Lils, bir şey mi biliyorsun?" diyerek bana döndü Sirius.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POTTER KIZ KARDEŞ
Fanfiction-DÜZENLENİYOR- Jasie Potter iyi niyetli, kimseye zararı olmayan, bazense anlık gaza gelen sıradışı sayılabilecek bir karakter. Kızıl ve kıvırcık olan saçları, babasından aldığı ela gözleri, ve abisininki gibi bir göz problemi var. Gözlüğünü takmay...