Balo Hakkında

3.1K 208 60
                                    

Harry ilk görevinde Profesör Moddy'nin tavsiyesi üzerine accio büyüsünü kullanacağını söyledi.

"Çok çok dikkatli olmalısın Harry. Mümkünse tek parça ve bilinç durumunun açık olması gerekiyor." dedim gergince.

Neredeyse her gün ona bu uyarıyı yaptım. Göreve kadar da Slytherin'e hiç gitmedim. Yanında olmam gerekiyordu.

Ama görevden bir gece önce Harry bana aynen şu sözleri söyledi:

"Jas, merak etme ben iyi olacağım. Neden bu gece Thedore Nott denen çocuğun yanına gitmiyorsun?"

Şaşırdım. Onu çok sıkmış olmalıyım, aksi taktirde beni asla kendi elleriyle Slytherin evine göndermezdi. Ama ne yapabilirim? Onun için endişeleniyorum.

Harry'nin bu sözleri üzerine o gece zindanlara indim. Görünüşe göre kimse beni beklemiyordu. Draco Malfoy dahil.

Pansy Parkinson dikkatle beni süzdü. Malfoy'un yanında oturuyordu. Üstelik çok da uzak değillerdi. Biraz dikkatimi çekti ama hemen önüme döndüm. Gözlerim Theo'yu ararken Robert'a rastladım. Yanına gittim ve oturdum.

"Theo ve Iris neredeler?" diye sordum halâ etrafıma bakınarak.
"Sana da selam Jas." dedi hafif bir kırgınlıkla. Yani hissettiğim kırgınlıkla. Sesi gayet normaldi ama imalıydı.

"Selam, Robert. Sen iyi misin?" dedim tereddütle.
"Robb, bu isim olayını aşmadık mı?" dedi yine aynı sesle. Çok az sinir vardı.

"Tamam, Robb. Neler oluyor, anlatacak mısın artık?" çünkü herkes garipti. Ortada ne Theo ne Iris vardı. Çoğu kişinin gözü üstümdeydi. Malfoy dahil.

"Bir şey olduğu yok." diyerek sonunda Theo'nun sesini duydum. Iris ve o sandalye çekip yanımıza oturdular.

"Günlerdir burada değilsin, dersler dışında seni göremiyoruz ve derslerde de ağzını açıp tek kelime etmiyorsun. Ne oldu diye sorması gerekenler biziz." dedi Theo. Sitem dolu bu konuşmanın ardından bir açıklama yapmam gerekiyordu ama ben amansızca gülmeye başladım.

Kahkaha atarak gülüyordum. Kendimi durdurmak bile istemedim. Ortak Salon'da sadece benim kahkahamın sesi yankılanıyordu. Ben gülerken Iris'ın da kıkırdamaya başladığını duydum.

Bu kahkahanın sonunun gözyaşı olmasından korkarak susmaya çalıştım ama korktuğum gibi oldu. Sustuktan hemen sonra gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Hemen sakladım kendimi.

"Yukarı da konuşalım mı?" dedim en sonunda. Bunu dememin ardından yukarıdaki köşemize geçtik. Herkesin beni dinlemesinden hoşlanmadım.

"Jas, neler oluyor?" dedi Theo.
"Farkında mısınız bilmiyorum ama kardeşim yarın ölümle burun buruna gelecek." dedim ben de sitemle.

"Biliyoruz Jasie, sadece yanında olmamıza izin vermeni istiyoruz." dedi Iris elimi tutarak.
"Canınızı sıkmak istemiyorum." derken bu sefer Theo konuştu tekrardan.

"Sen farkında mısın acaba, sana destek olmak istiyoruz. Çünkü sen bizim arkadaşımızsın." O bu konuşmayı yaptığında bir kaç damla daha aktı gözümden. Sağ tarafımda oturan Robb birden bana sarıldı.

"Endişeleniyoruz Jas. En az senin kadar ama senin için endişeleniyoruz." dedi sarılırken.

Küçük bir hıçkırık çıktı ağzımdan. Bütün stresim bu hıçkırıkla boşalmaya başladı ve durmadan ağlamaya başladım.

Gözlerime sanki bir iğne batıyordu sustuğumda. Ben ağlarken Robb beni hiç bırakmadı. Sarılmaya devam etti. En sonunda geri çekildim. Sustum.

Theo bana balkabağı suyu getirdi ve moralimi düzeltmek için yasak orman meyvesi aromalı kırmızı renkli bir şeker getirdi. Balkabağı suyunu içtikten sonra kendime geldim.

POTTER KIZ KARDEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin