"Anne ben geldim." cantamımı kapının keneranına koyup ayakkabılarımı çıkarmak için eğilip ağakabılarımı çıkardım tam kalkacağım sırada:
"Abaaa!" diye üstüme atladı Miray ve Kamer.
Dengemi kaybedip eğildiğim yerde düştüm.
"Ay durun nefes alamıyorum."dedim zar zor.
Çünkü bu iki bücür altında nefes alamıyorum, Ahtapot gibi sarmış ve gıdıklamaya çalışıyorlar beni o küçük elleriyle.
Her ikiside kahkalar atarak beni gıdıklamaya devam ediyorlardı. Onların kahkalarına bende eşlik etim." Aman Allah'ım. Kız ne yapıyorsunuz yerde. Ay şunlara bak!" diye mutfak kapısından durmuş sinirle söylenene annem döndü bakışlarım.
"Ha ha a...anne haa ha kurtar b...beni bu c...canavarlardan." diye seslenmeye çalıştım Miray ve Kamer üzerimden itmeye çalışırken onları elimden geldikçe dikkat ediyordum.
Annem bize karşı atağa kalkışmıştiki kapı çalmaya başladı.
" Ayy al işte babanızda geldi. Kalkın şimdi şu yerden de kapıyı açayım." diye gelip Miray'ı üstümden çekip kucağına aldı. Sadece Kamer kalınca beni gıdıklayan elerini çekip onu kucaklayıp yerden kalkıp bu sefer kapı ve kurudoru saran halının üstüne yatırıp gıdıklamaya başladım.
Arkadan annem kucağında Miray'la kapıyı açarken bize söylenmeyide eksik etmiyordu."Ha ha Abaa yeter haha" diye konuşmaya çalıştı Kamer. Onu kolarımın arasında kaçabilmesi için biraz geri çekildim.
Kamer gülerek kolarımdan çıkıp salona koşutu.
Babam açılan kapıdan içeri girerken gözleri salona koşan Kamer'i sonra yerde oturmuş sırtını duvara yaslayan bana çevirdi.
"Kızım bu halin ne? Niye yerde oturuyorsun?" diye sordu babam.Annem benden önce atladı lafa:
" Ay ne olacak bu canavarlar sardırdı kıza gelir gelmez." diyerek kucağındaki Miray'ı gösterdi.Miray annemin kucağında kıkırdaken babamın kucağına gitmek için kolarını uzatı. Babam Miray'ı karşılıksız bırakmamak için elindeki poşetleri yere koyup kucağına aldı.
Miray küçük kolarını babamın boynuna doladı. Babam yankalarından öpüp:
" Benim minik prensesim, canavar mı olmuş?" diye sordu.
Miray kıkıramaya devam ederken başını sağladı. Kıvırcık saçları başını sağladığından saçları öne geldiği için sağ eliyle saçlarını arkaya atmaya çalıştı. Babam ona yadım ederek tek koluyla Miray'ı tutarken diğer eliyle saçlarını arkaya atıp annemele konuştu:
"Hatun, prensesimin saçlarını niye toplamıyorsun? Saçları yüzüne düşüyor sonra göremiyor kızım önü. Allah korusun koşturken ya düşüp bir yerine zarar verirse." diye sitem eti babam."Ay birmiyorsun sanki Tanju sende. Her sabah saçlarını tarayıp topladığımı. Ama seni kızın arkamı dönür dönmez saçındaki tokayı açıp atıyor."
Babam bakışları kucağındaki sessizce onları dinleyen Miray'a çevirip:
"Prensesim niye saçlarını bozuyorsun bakalım?" diye sordu.
Miray küçük dudaklarını büzerek omuz siktimekle yetindi.Ben hâlâ yerde oturmuş sessizce onları dinliyordum.
"Tanju hadi kapıda kaldın geç içeri bende şunları mutfağa koyduktan sonra safrayı kurarım." dedi.Annem babamın yere bıraktığı bir kaç poşeti eline alıp:
"Kızım kalk sende yerden oturuyorsun hâlâ, hasta olacaksın sonra." deyip yanımdan geçip mutfağa giderken babama seslendi:
"Tanju , Kamer'e de bir baksana hiç sesi yok."" Tamam hatun."dedim babam.
Bende yerden kalkıp:
"Tamam Zeynep sulatanım kalktım kalktım."
Annem mutfağa ilerlerken babam ve Miray' da salona geçtiler, bende odama ilerledim. Odama girdiğimde dolabıma yönelip ütüme rahat bir trşurt ve eşorman giyindim.
Odamdan çıkıp salona geldiğimde Kamer ve Miray salonun bir köşesindeki döktükleri oyuncaklarla oynuyorlardı. Baba sanırım üstünü değiştirmeye gitmiş olmalı.
"Hadi çocuklara sofraya." diye salona girdi annemde.
Annem ikizlerin yanına irerlerken;
"Gül sen çorbaları doldur ben kardeşlerinin elerini yıkamalarına yardımcı olup geliyorum."