BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN İYİ OKUMALAR DİLERİM ^_^
Damla Doyç
Odaya girdiğimde gördüğüm manzara karşısında ağzım beş karış açık kalmıştı çünkü Açelya'dan beklemiyordum hem de böyle bir olayda. Ateş beni gördüğünde öyle bir baktım ki fena korktum ve kapıyı kapatıp Bora'nın yanına koştum. Direk yatağın altına girip Bora'ya sarıldım neler olduğunu sormasına fırsat vermem dudaklarını öpmeye başladım. Bora beni kendinden çekip "Damla neler oluyor anlatır mısın ?" "Bora bir şey yok aşkım öpesin geldi öptüm aaaaaa ama sende" "Dedim sana gitme diye dimi ?" "Sen biliyor muydun ki Bora ?" "Neyi? Heeee hayır bilmiyordum ama tahmin edebiliyordum." "Her neyse." Bora'ya iyice sokulup o görüntüyü hafızamdan silmeye başladım ve uyuya kaldım.
Açelya Doruk
Ateş'in yanına yattığımda içim çok değişti hem de her zaman olduğundan daha değişik. Buse kondurup geri çekildiğimde Ateş beni daha sert öpmeye başladı ve ufak çaplı sevişmeye başlamışken odaya Damla''nın girmesi ile ben şok oldum ben kendimi yorganın altına gömmüştüm bile sonra ne oldu bilmiyorum ama kapı kapandı ve ben de yorganın altından çıktığımda Ateş bana şebelek şebelek sırıtıyordu. "Ayyy benim sevgilim utanırmışta bak bak o bembeyaz tenin oldu domates gibi gel buraya." Ateş benimle dalga geçerken ben hala utancın dibine vurmuştum. Yani Damla'da tam zamanında gelmişti. Ateş'e bakarak "Çok kötüsün gerçekten kalk üstümden giyinelim." Ateş üstümden kalkıp giyinmeye başladı ben de giyinince birlikte odadan çıktık ve aşağıya indik aşağıda bir kaç adam sesi vardı fakat Ateş hiç korkmadan cesur bir şekilde aşağıya indi neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ateş aşağıda birinin elini sıkıp "Merhaba Selçuk bey. Bizi bu evde ağırladığınız için teşekkür ederiz. Acaba ne zaman buradan çıkabiliriz ?" Selçuk bey gülümseyerek "Ateşçim sana da merhaba sana da merhaba Açelyacım. Şöyle ki Meriç ve adamları elimiz de fakat sizin biraz daha sabırlı olup burada kalmanız gerekiyor biz de şimdi çıkıyorduk zaten arkadaşlarınızla keyfinize bakın dolapta istediğiniz her şey var. Yalnız saat 9dan sonra aşağı katta dolaşmayın üst katta da ışık açmayın he olur da uyumak istemezsiniz falan o zaman bodrum kattaki sığınağı kullanabilirsiniz zaten sen evi gayet iyi biliyorsun keyfinize bakın iyi eğlenceler çocuklar." "Her şey için teşekkürler Selçuk bey yaptığınız iyiliğin karşılığını bankadadır tekrardan teşekkürler ve iyi akşamlar." Ateş onları uğurlarken ben de neler olup bittiğini anlamak için suratına bakıyordum ki açıklamaya başladı. "Selçuk bey bizim en yakın aile dostumuzdur. Yani Tayfur ile Yaren'in en yakın dostuydu. Ben de bize yardım etmesini söyledim kendisi çok gizli ajanlarla çalışır ve seni de öyle bulduk. Ve buraya getirmelerini söyledik. Tabi Damla kaçırıldığını sanıyor sanırsam hala." Ufak çaplı güldükten sonra "Sanırsam evet. Peki sana bir şey sorucam neden sana odaya getirildiğinde hiç bir şey hatırlamıyormuş gibi davrandın ?" "Çünkü hatırlamıyordum biz de kaçırıldık sandım da sonradan aklıma geldi ve direk aşağıya indim zaten." "Her neyse tamam. Hadi yiyecek bir şeyler hazırlayalım Bora ile Damla'da gelsin de yemek yiyelim." Ben mutfağa doğru ilerlerken Ateş olduğu yerde durdu. "Ateş ? Bir sorun mu var ?" "Hayır, bir sorun yok sadece bir saniye ben geliyorum." Ateş koşarak alt kata inince ben de peşinden koştum ve alt katta bir sürü fotoğraf, gazete gördüm bunların ne olduğunu sorgulamaya çalışıyordum ki o sırada Ateş "Bunlar, bunlar annem ile babamın ölüm haberleri." Gazetenin birini alıp okumaya başladı. - ELİSOY KAZASI - Yapılan kazada Ateş, Meriç ve Melis Elisoy'un arka koltukta oturduğu ve Yaren Elisoy ve Tayfur Elisoy'da ön koltukta oturduğuna dair kanıtlar vardır. Fakat olay yerine gelen ambulans ekipleri arabanın içinde kimseyi bulamamışlardır. Yapılan çalışmalar sonucunda da hiç bir ize rastlanmamıştır. Ateş okuduğu şeyin karşısında şok olmuştu ve daha sonra bir tane daha gazete gördü ve onu okumaya başladı. - ELİSOY KAZASINDAN 3 AY SONRA - Araştırmalar halen devam ediyordu fakat hiç bir ize rastlanmadı sadece Ateş Elisoy ve Meriç Elisoy Gülen Yüzler Çocuk Koruma Yurduna sevk edildiğini biliyoruz fakat Melis, Yaren ve Tayfur Elisoy'a halen ulaşılamamıştır. Ateş bir süre daha gazeteye baktıktan sonra bana dönüp "Melis Elisoy da kim ?" Ben şaşırmış bir şekilde "Kardeşin olamaz mı ?" "Benim hiç kız kardeşim olmadı olsaydı hatırlardım Açelya." Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ateş bana bakarak "Şimdi yemek yiyelim sen de iyice acıktın sonra araştırma yaparız." "Tamam da. Sen bunların burada olacağını nasıl anladın ?" "Bak buraya annem ile babamın fotoğrafları bu ev benim çocukluk evim." Üst kattaki duvara baktığımda gerçekten annesi ile babasıydı. Peki ya Ateş buraya neden hiç gelmemişti ? "Ateş neden hiç buraya gelmedin ?" "Yerini bilmiyordum artık biliyorum gel sana odamı göstereyim." Ben merakla Ateş'in peşinden giderken en üst kata çatı katına çıkmıştık kapıyı açmaya çalıştı fakat kilitliydi sonra duvarda asılı olan bir tabelanın arkasında duvara monteli anahtarı gördü ve anahtarı alıp kapıyı açtı. İçeri girdiğimde mükemmel bir oda ile karşılaştım. Yatağın tam karşısında yere kadar uzanan mükemmel camlar vardı ve tam karşısında Deniz manzarası vardı. Odasının duvarları bebek mavisi ve açık gri ile boyalıydı. Tavanında ise parlak yıldızlar vardı. Dolabı neredeyse odanın öbür köşesindeydi direk dolabının yanına gittim ve içini açtık her şey yerli yerinde olan bir dolap ile karşılaştım dolabından bir kıyafet alıp kokladığımda şu anda da olduğu gibi Ateş'in kokusu vardı. Gerçekten çok güzel bir odası vardı. Çalışma masası, kitapları her şey olduğu gibi duruyordu sanki. "Burayı çok severdim bu camlar açıldığında içeri giren Meltem Meltem esinti benim çok hoşuma giderdi ayriyetten terasta olan şu sallanan salıncakta benim kitap okuma alanımdı her gün sabaha kadar oturup kitap okurdum ve o zamanlar daha 4-5 yaşlarında falandım." "Ateş gerçekten çok güzel bir eve sahipsin." "Biliyorum ve bu evi evlenince bizim olması için gün sayıyorum. Hadi gel bak sana Meriç'in odasını göstereyim." Odadan çıktığımızda tekrardan odayı kilitleyip anahtarını cebine koydu. Alt kata inip koridorun en sonundaki odaya vardığımızda karşısında da çiçek desenleriyle süslenmiş bir oda gördüm "Ateş bu oda kimin ?" "Sanırsam Melis'in o odaya beraber girelim zaten." Meriç'in odasına girdiğimizin de sanki yeni sıkılmış erkek parfümü kokuyordu ve cam açıktı. Ateş buna anlam veremeyerek camı kapattı ve geri yanıma geldi fakat o parfüm kokusu odadan çıkmıyordu ayrıca ortalıkta parfüm yoktu. "Neden cam açıktı ?" "Bilmiyorum ki Açelya. Sanırsam rüzgardan çünkü Meriç'in camı bozuktu. Ve onun odası hep böyle parfüm kokar." İçim biraz rahatlamış bir şekilde oh çekerken odadan çıktık ve Melis'in odasına girdik daha odanın içinde beşik vardı bir sürü oyuncak falan anlam veremiyorduk tabi nasıl yani Ateş'in kız kardeşi mi vardı yani ? Ateşe bakınca direk söze başladı. "Açelya soru sormanı istemiyorum çünkü ben de bilmiyorum. Sanırsam annem hamileydi ve Melis doğmuştu ayrıca bu odayı da hiç hatırlamıyorum. Melis'i de öyle ve hatırlayacağımı da sanmıyorum. Bizi yurda verdiklerinde biz Deniz kenarında Meriç ile oturuyorduk ve Meriç ağlıyordu sanırım annem babam ve Melis kaçtı. Bizde onları bulamayınca orada oturduk ve bekledik. Yani aslında belki de böyle de olmamıştır ama bilemiyorum işte." "Biliyorum Ateş biliyorum. Gel biraz bir şeyler yiyelim sonra annen ile babanı ve Melisi araştırırız." Mutfağa indiğimiz de Bora ile Damlanın da orda olduğunu gördük ve yemek yemeğe başladık.
Kıvanç Çimen
Ben ailemi görmek için acil bir şekilde İzmir'e gitmek zorundaydım. İzmir' e geldiğimde biraz da tatil yapmamak tabiki de elde değildi. 15 gün kadar İzmir de kalacaktım ve o sırada da eski arkadaşım olan Eylül ile görüşecektim. Evden çıkıp Eylül'lerin evinin yolunu tutup Eylül'lere vardığımda heyecanlı bir şekilde kapıyı çaldım. İşte kapı açıldığında o güzellikle karşılaştım. Saçları simsiyah kömür gibi olan gözleri simsiyah koyu bakan o kız ile karşılaştım. Çok değişmişti fiziği falan güzeldi zaten de iyice güzelleşmişti. Eylül beni gördüğü gibi kucağıma atladı ve öpmeye başladı. Çünkü Eylül benim ilk ve son sevgilimdi onun üstüne asla ama asla gül koklamadım koklamamda. Eylül'ü kucağımdan indirince kısacık şortunu fark edip bakış attığımda utandığını anladım ve "Ama hayatım İzmir burası ve çok sıcak ben ne yapabilirim yanıyorum burda." Gülümseyerek suratına baktığımda "Hayır Kıvanç o anlamda söylemedim gerçekten çok sıcak." Ben iyice gülmeye başladığımda içeriden seslenen Melahat teyzenin sesini duyduğumda çok mutlu oldum. "Aaaaa canım oğlum gelmiş. Allahım nasıl da büyümüş ayyyy Kıvanç çok özledim oğlum seni insan kayınvalidesini bir ziyarete gelir." Ben ona sevimli bir suratla bakarak "Melahat annecim ben de seni çok özledim, okuldu, dershaneydi bir türlü gelemedim ki bu tarafa gerçekten kusura bakmayın zaten kızınızı da götürmeye geldim. Onsuz yapamıyorum zaten alıp İstanbul'a gidiyorum." "Oğlum olmaz öyle şey Mehmet Babana ne diyeceğim ben ben konuşucam annecim onunla sen hiç merak etme." Eylül bana şaşırmış ifade ile bakarken ben kahkaha atmaya başladım. Eylül çekile sıkılı "Şey Kıvanç sen benimle gelsene bir yukarı." "Tamam geliyorum" Melahat annemden izin isteyerek Eylül'ün peşinden yukarı çıktım daha yukarı çıktığımız gibi Eylül valiz hazırlamaya başladı. "Biliyordum beni almaya geleceğini ayyyyy çok mutluyum." "Şapşik sevgilim gel buraya çok özledim seni." "Ben de seni çok özledim aşkitooooom." Ben ona gülümseyerek bakarken o da bana şapşik şapşik sırıtıyordu. Beraber valiz hazırlayıp aşağıya indik ve Mehmet babamın geldiğini gördüm ve gidip elini öpüp durumu anlattım. Kızını bana emanet edip izin verdi ve gidip İstanbul'a ilk uçan uçağın biletlerini alıp havalimanına koyulduk. Çok güzel bir yolculuk geçirdikten sonra Eylül'ü İstanbul da hazırladığım evimize götürdüm. Tek soru vardı aklımda Ateş, Bora, Damla ve Açelya nerdeydi ?
- - -
Evet bu bölümde bitti her şey daha yeni başlıyor bakalım. Bu Melis kim neyin nesi ? Meriç nerde ? Annesi ile babası hayatta mı yoksa öldü mü ? Her neyse devamı gelecek iyi okumalar ^_^
- Ece
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELALI TİP
Romance17 yılın vermiş olduğu yorgunluk ve her seferinde kendini belaya sokan Açelya. İşte onun hikayesi. Açelya 17 yaşında olan sarı saçlı, beyaz tenli, 1.60 boylarında ve cool gri gözleri olan güzel bir kız. Hayatında hiç bir şeyin olumlu gitmediğinin fa...