Bölüm: 7 Yeni Bir Macera

55 5 0
                                    

BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN İYİ OKUMALAR DİLERİM ^_^


Açelya Doruk

Yemek yedikten sonra hep beraber salonda oturmaya karar verdik. Ben Ateş'in elinden tutarak koltuğa oturduktan sonra kafamı omzuna yasladım o sırada küçük çaplı deprem geçirmemize yardımcı olan Damla koltuğa kendini bildiğin beş metre öteden atmıştı ve hepimiz derin kahkahalara boğulduk. Birden kahkahaları Bora'nın sesi kesti "Abi bir şey sorucam ama yanlış anlamayın. Bütün bu olaylar olurken Kıvanç nerde ?" Ateş gülerek "İzmir'de tatilde" Bora baya şaşırmış bir şekilde "Şerefsize bak sen ya bizi buraya esir ettiler tabi adamın bizle işi yok anca tatile gitsin o" bu cümle karşısında ben ve Damla baya gülmeye başladık ve saatin 9 olduğunu gördük hemen ışıkları kapatıp üst kattaki bizim odaya geçtik. Bora Damla'ya bakarak "Acaba sevgilim odamıza mı gitsek de çifte kumruları tek mi bıraksak ?" Damla ufak bir kıkırdama ile "Tamam canım hadi gidelim." Bana bakarak göz kırptı ve koluna şaplağı geçirdim ve gülerek odadan çıktı. Ateş bana bakarak "Bence de gitmeleri iyi oldu bir an hiç gitmeyecekler sandım he." Ben gülerken o beni kendine doğru çekip gıdıklamaya başladı ben ellerinden kurtulduğum gibi kendimi odanın tuvaletine attım ve hala gülüyordum. Tuvaletten çıkıp dolaptan kıyafet alıp üstümü değiştirdim ve yatağa girip odadaki kitaplardan bir tanesini aldım ve okumaya başladım. Ateş ise duşa girdi, üstünü değiştirdi ve 1 saat sonra anca yanıma gelebilme özelliğine sahip oldu. Ateş yanıma yattığında "Ateş sence annen ile baban yaşıyor mudur ? Veya kız kardeşin Melis ?" Ateş anlam veremeyen bir ifade ile bakarak "Açelya şöyle söylemek gerekirse aklımda bir kaç soru var neden biz arka da kaldığımızda annem ile babam gelmedi yanımıza neden bıraktılar bizi ya da bizi bıraktılar da Melis kim ? Ben neden öyle birini hatırlamıyorum fark ettiysen hiç bir yerde fotoğrafı yok bulamıyorum. Ama ismi var nasıl olabilir bu ? Bence Meriç'in de bundan haberi yok. Olsa ilk onu bulmak için can atardı. Çünkü Meriç'in kız çocuklarına karşı bir ilgisi var ve bu onun kardeşi ise onu kesin bulurdu ve bundan haberi %100 yoktur." "Peki. Nasıl bulucaz ?" "Bilmiyorum güzelim ama deneyeceğiz burdan bir çıkalım her şeyi yerine koymaya başlayacağım." "Tamam sevgilim sen sıkma canını bakarız bir şeyler hadi uyu artık saat çok geç oldu." Ben Ateş'in bu çaresizliğine baktıkça kendimi daha çok kötü hissettim ve elimde olsa her zerresine kadar yardım etmek istiyordum. Ama nafile elimden hiç bir şey gelmiyordu. Anlaşılan çok uzun bir şekilde Ateş'in ailesi ile uğraşacaktık.

Kıvanç Çimen

Eylül'ü yanıma aldığım için çok mutluydum. Çünkü onu gerçekten çok özlemiştim insan sevdiğini nasıl özlemez ki. O güzel sürmeli kömür gözleri dümdüz kömür gibi saçları olan kızı. Şu an kafası kucağımda uyuyordu saçını her okşadıkça kendimi mutlu hissediyorum. Uyurken çok masum uyandığında ise bildiğin küçük bir pandaya benziyor. Şirin mi şirin. Her zaman hayalimdi Eylül'ü kucağımda uyutmak. İşte o gün bugünmüş her neyse benim yine aklıma aynı soru gelmişti Ateş, Açelya, Bora ve Damla neredeydi ? Saate baktım daha 11di uyumadıklarına emindim. Ayağa kalkıp balkona çıktım ve Ateş'i aradım. 2. Çalışta açıldı tabi tahmin ettiğim gibi.
-Alo, naber bro ?
- ...
-Oooo iyi nerelerdesiniz ya ?
- ...
- Nasıl ya ? Nereden çıkmış oğlum ya ?
- ...
- Ohaaaa bir şeye ihtiyacınız var mı ? Gelelim mi ?
- ...
- Hee bahsetmedim ben size kız arkadaşım yanımda.
- ...
- Tanımazsın be abi .
- ...
- Tamam abicim Açelya'ya Bora'ya ve Damla'ya selam kendinize iyi bakın seviyorum sizi
- ...
-Eyvallah kardeşim görüşürüz
- ...
Telefonu kapattıktan sonra içeri girdiğimde yatakta Eylül'ü göremedim. Mutfağa yöneldiğimde elinde portakal suyu olduğunu gördüm ve gülerek yanına gittim. "Benim pandam uyanmışta portakal suyu mu içiyormuş ? İsterseniz size özel olarak hazırladığımız bizim size specialimiz olan bambu suyu ile daha vitaminli şeyler içebilirsiniz ?" Eylül kahkahayı patlatarak "Deli misin nesin ya alt üstü panda diyorsun bambu yiyecek değilim ya" Kıvanç gülerek Eylül'ün dudaklarına ufak bir buse kondurdu ve kucağına alarak odaya götürdü. Beraber yatağa yattıklarında Eylül merakına yenik düşerek sordu "Kiminle konuşuyordun ?" "Ateş ile, Bora, Damla ve Açelya'ya ulaşamıyordum. Bu yüzden aradım ve durumu anlattı Meriç Açelya'yı kaçırmış sonra Meriç'i ve adamlarını bulmuşlar. Bir yerde tutuyorlarmış. Ateşlerde eski evinde kalıyormuş." Eylül meraklı bir şekilde sordu "Ateş ile Meriç kim ?" "Çok eski arkadaşlarım. Ateş ile Meriç kardeş gerçek soy isimleri Elisoy. Fakat şuan Ateş Sancak Meriç Dertli olarak değişti. Şuan kim nedir necidir bilmiyorum Yani." "Hmm anladım umarım iyilerdir ?" "İyiler iyi uyuyorlarmış zaten yarın okula gelecekler tanıştırırım sizi." "Ayyy çok sevindim ilk günden 2 tane kız arkadaşım olacak." "Evet tanışman için uyuman lazım pandacık hadi iyi geceler." Eylül'ün başını okşayarak uyutmayı başarmıştım ve ben de o sırada uyuya kalmıştım.

Açelya Doruk

Uzun zaman gibi gelen şu haftasonunda şükürler olsun ki tekrardan okula dönmeyi iple çekiyordum. Okula döndüğümüzde hemen sınıftaki yerlerimizi aldık ben Ateş ile en arka sıraya önümüze Bora ile Damla fakat Kıvanç ortada yoktu. Ateşe dönüp "Kıvanç hala dönmedi mi ?" Dediğim anda Kıvanç sınıfa girdi ve yanında esmer güzeli denilecek kadar güzel olan bir kız yanında geldi çok sevecen bir kıza benziyordu. Elini bana uzatarak "Merhaba Açelya ben Eylül, Kıvanç'ın ilk ve son sevgilisi." O kadar güzel bir enerjisi vardı ki beni büyülemişti adeta ben de elimi uzatarak "Merhaba Eylül hoşgeldin senin adına çok sevindim." Çok içtenlik cevap vermiştim hepimizle tek tek selamlaştıktan sonra onlarda önümüzdeki masaya oturmuşlardı. Tabiki de yine ilk ders Geometriydi ve iğrenç geçiyordu evet benim son senem de sadece 2 gün okula gidiyordum Pazartesi ve Salı günleri geri kalan 5 gün bize tatil olarak veriliyordu 12. Sınıf olduğumuz için ama biz ders çalışmaya şuan da fırsat bulamıyoruz. Teneffüs olduğunda hep beraber bahçedeki çardağa geçtik ve konuşmaya başladık. Kıvanç hemen kafa atlayarak "Anlatın bakalım şu olayı neler oluyor ?" Ateş sinirli bir ifade ile "Küçükken Meriç ile olay yaşadım ya ben bu salak gitmiş beni bulmuş intikam almak için de benden Açelya'yı kurban seçmiş. Ama sonra Selçuk abi bizi kurtardı ve annem ile babamın önceden yaşadığı eve götürdü. Sonra 1-2 gün kaldık geldik işte bir sorun yok şuan da." Ben çok sinirlenmiş bir şekilde "Ayrıca bilmeden yaptığın bir şey için seni cezalandırması çok saçma." "İşte sevgilim kardeşimin beyni bu kadar çalışıyor." Ateş biraz düşündükten sonra tekrardan söze girdi "Arkadaşlar önmeli bir konu var. Benim sanırım bir kız kardeşim var. Şöyle ki o eve gittiğimizde bodrum kata indim ve aşağıda ELİSOY KAZASIna ait yazılar gördüm. Melis Elisoy diye biri daha varmış arabada ve hala annemin, babamın ve Melisin cesedi bulunamamış yaşıyor olabilme ihtimalleri yüksek ama nasıl ? Ve nerde ?" Bora duyduklarının karşısında şok olarak "Nasıl yani kız kardeşin mi var oha" Damla da aynı tepki verdiğinde Kıvanç ile Eylül neredeyse tepki vermemişlerdi. Kıvanç "İyi de abi herkes öldü diye biliyor mezarları da var o zaman mezar boş oluyor. Ve ve ve Melis kim ?" Ateş anlam vermeyerek "Bilmiyorum abi ama sıkı bir araştırmaya gireceğim kesin." Ders zili çalınca hep beraber sınıfa çıktık tam sınıftan içeri girerken Damla bana bakıp "Tuvalate mi gitsek acaba ?" Eylül'e bakarak onu da çağırdım ve üçümüz tuvalate gittik. Daha içeri girer girmez Damla "Kızlar ben sanırsam geçen gün biraz fazla ileri gittim." Ben olayı anlamıştım ama Eylül anlamamıştı. Ben hemen toparlayarak "Damla boş boş konuşma abi yok öyle bir şey tamam hadi sınıfa geçeriz sonra bakarız duruma göre." Koridora çıktığımız da ben yine asker adımlarım ile yürürken Damla kıvırtıyordu ama Eylül'ün yürüyüşü bana Ateş'i anımsattı aynı onun gibi yürüyordu çok değişik gelmişti bana. Sınıflarımıza girince yerlerimizi aldık ve dersi dinlemeye başladık ben dersin 10. Dakikasında uyuduğumu biliyordum. Uyandığımda sınıfta kimse yoktu ve saat 6ydı yanımda sadece Ateş vardı. Ateş'i uyandırarak okuldan çıktık ve Ateş beni eve bıraktı. Evin önüne geldiğimizde "Ateş bir şey fark ettim ben Eylül ile çok benziyorsunuz fark ettin mi ?" "Evet fark ettim. Kardeşim olabileceğini mi düşünüyorsun ?" "Aslında evet ama nasıl olur çünkü Eylül de 17 yaşında." "Eylül 17 yaşında da ben 20 yaşındayım yani olabilir diye düşünüyorum ama emin değilim." "Bence araştırmalıyız." "Eğer kardeşimse aslında ben onunla neredeyse beraber büyümüş oluyorum çünkü Eylül benim elimde büyüdü Kıvançla." "Biliyorum belki de odur bilemeyiz ki. Her neyse ben gidiyorum eve yoksa annem beni liğme liğme doğrayacak." "Tamam güzelim iyi geceler" "İyi geceler hayatım." Arabadan inip eve doğru gidip zili çaldım ve içeri girdim. Annem hiç bir şey dememişti çok garipti. Yukarı çıkıp odama girdim ve kıyafet alıp duşa girdim, kendimi dehşet rahatlamış hissediyordum. Direk yatağa girip uykuya dalmıştım.

- - -
Hoooop genç okurlarım merhaba. Vay canına bu bölümde biraz sanki olaylar gelişmeye başladı he ne dersiniz. Hadi ama kabul edin çok güzel gidiyor. Bakalım devamı nasıl gelecek. İyi okumalar.

- Ece

BELALI TİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin