BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN İYİ OKUMALAR DİLERİM ^_^
Dolapta sıkışmış bir şekilde kim olduğunu merak ediyordum. Gerçekten de Ateş miydi ? Yoksa içeride ki yabancı mı ?
Dolabın kapağı birden açıldı ve karşımda bir çocuk vardı. Ben çığlığı bastığımda ağzıma bir adet bez kapatmıştı. Evet farkındayım şu 1 ayda 2 defa kaçırılıyordum. Ama demiştim önceden nereye gitsem bela peşimden geliyordu. İsmini bilmediğim yabancı beni arabaya bindirip uzaklaşmıştı. Peki ya Ateş neredeydi onu o evde mi bırakmıştık. Gözümü yavaş yavaş açtığımda bir sandalyede elim kolum bağlı oturuyordum. Karşımda da o yabancı oturuyordu. Bana bakıp gülümseyerek "ooooo uyuyan güzel sonunda uyanmış. O güzel gözlerine hasret kaldık be kızım. Şükür uyandın." Sinirli bir ifade almaya çalışarak bağırmak istedim ama nafile sesim kedi gibi incecik çıkmıştı "Sen kimsin de benimle böyle konuşabiliyorsun adi herif !!! ATEŞ NERDE ?" "Aaaaa ama ayıp oluyor. Ayrıca Ateş seni ne kadar ilgilendirir ki zaten gıcığın önde gideni." İyice sinirlenmeye başlamıştım sevgilim hakkında bilip bilmeden nasıl böyle konuşabiliyordu ? "Bana bak yabancı Ateş beni bulacak ve seni çok fena dövecek." "Ateş uyanıp buraya gelebilirse belki oda ihtimal yani." İğrenç bir kahkaha ile karşımda sırıtıyordu. Sinirlerim dehşet bozulmuştu. Birden kapı açıldı ve içeri sarışın benim boylarımda renkli gözlü bir kız girdi altında siyah yırtık kot pantolon deri topuklu bot siyah dar bir badi ve üstünde siyah deri ceket elinde ise motor kaskı vardı. Yabancı onu görünce birden ayağa kalktı ve yanına gidip sarıldı. " Bak Açelya, bu Toprak benim sevgilim. Aman allahım ne kadar da benziyorsunuz." Tekrardan o iğrenç kahkahayı attı sanırım kusacaktım. Toprak bana doğru yürüyerek "Merhaba Açelya Doruk, ben Toprak Say. Seninle daha çok anımız olacak prenses." Diyerek yanımdan uzaklaştı ve baya uzağımdaki koltuğa yatıp uyumaya devam etti. Yabancı da onun yanına gidip yattı. Kimdi bu yabancı, Toprak da kimdi ? O nereden çıkmıştı kimdi ki bunlar ? Ateş neredeydi ? Hepsini sorguluyordum. Bunları sorgularken sandalye tepesinde uyuya kalmıştım.ATEŞ SANCAK
Uyandığımda kendimi kapının önünde buldum neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. Biri vardı evde, Açelya uyandı, dolaba soktum. Ayağa kalkıp dolabın içine baktığımda kimse yoktu. Sadece elimde bir not vardı
"Merhaba Ateş, evet yine ben geldim. Biliyorum iddia iddia sıkıldın ama daha yeni başladığımızı hatırlatırım. Her neyse Açelya ben de Açelya'yı almak istiyorsan talimatlara uymalısın ;
- Polis, arkadaş vs yok
- 100.000 tl para getirmeni istiyorum
- Ve kardeşimiz olan Melisi bulmanı
İyi şanslar kardeşim iyi şanslar dikkatli ol başına bir iş gelmesin, he bir de her boka burnunu sokmazsan sevinirim."
Okuduklarım karşısında çok sinirlenmiştim. Hemen arabaya atlayıp Bora'lara gittim evde kimse yoktu anahtar bende olduğu için eve anahtarım ile girmiştim fakat kimse yoktu. Bora'nın odasına çıktığımda uyuduğunu gördüm ve yanına gidip uyandırdım. "Bora abi kalk sana ihtiyacım var lan Bora uyan lan." "Ani sabah sabah ne oldu yine ya bugün okulda yok niye geldin sen ?" "Bora Açelya yok. Piç Meriç dün akşam Açelya'yı tekrardan kaçırdı ve bana bu notu bırakmış." Bora notu elimden alıp okumaya başladı ve suratıma aptal aptal baktı. "oğlum bu çocuğun derdi ne ya ? Sorunu seninle kızdan ne istiyor yemin ederim kızı tinerci yapacak habire tiner koklatıyor ya" "abi ben ne diyorum sen ne diyorsun ya kalk Damla'yı Kıvanç'ı ve Eylül'ü alalım." Bora yataktan kalkıp giyinirken ben de nereye gitmiş olabileceklerini sorguluyordum. Ama aklıma hiç bir yer gelmiyordu. Bora hazırlanınca o Damla'yı almak için yola koyuldu ben de Kıvanç ile Eylül'ü almak için Kıvanç'ın evine doğru yola çıktım. Hepimiz bizim cafe olan Rocksta buluşacaktık. Uzun zamandır gitmiyorduk ama tanıdık olduğu için oraya karar kıldık. Kıvanç'ın evine vardığımda yukarı çıkıp zile bastım. Kapıyı Eylül açtı. Üstünde sadece bir tişört vardı ve ben onu görünce direk gözlerimi kapatarak "Eylül çık kızım karşımdan çık. Kıvanç nerde ?" "Yatak odasında nerede olabilir bu saatte ?" "Senin dilin çok uzadı he" yatak odasına girdiğimde Kıvanç ayısı hayvan gibi yayılmıştı yatağa direk başına gidip bağrınmaya başladım "Kıvaaaaaaaanç uyan abi, Eylül oh nE güzel yanında Açelya yok kalk. Açelya'yı bulmak için plan yapıcaz." "Abi noldu yine ya bu kız in mi cin mi habire kayboluyor ya" "dalga geçmeyi bırakta kalk Açelya şuan Meriçin elinde ve onu bulmam lazım." Eylül meraklı bir sesle "Cidden Kıvanç'a katılıyorum cin mi in mi ?" "Eylül söyleyebilseydin cevabını verirdim. Doğrusu yalnız in mi cin mi olacak onun ve cevabı hayır in veya cin değil. O bir insan bilmem anlatabildim mi ? Tövbe yarabbim ya Kıvanç kalkar mısın abi artık hadi daha Rocksta gideceğiz haydiiii" Kıvanç Rockst ismini duyunca bildiğin yataktan düştü salak hemen kalkıp giyindi ve çıktık. Rocksta geldiğimizde Bora ile Damla cafedeydi. Damla ağlamaktan gözlerinin altı kızarmış ve şişmişti. Masaya oturduktan sonra anlatmaya başladım. "Arkadaşlar bakın düşmanımız benim kardeşim evet ben dengesiz olabilirim ki şu sıralar bunu pek de belli etmiyorum. Çünkü Açelya bana baya iyi geliyor, fakat Meriç bende de delidir. Bu yüzden bizim acele etmemiz gerekiyor. Sonuçta sevdiğim kız bir delinin elinde. Bana yardım edin lütfen. Gerekli olan şeyler 100.000 tl para ben de evet o kadar para var ama okulu satarsam oda en fazla bende şuan 70 bin tl çıkar 30 bin tl yok Yani hadi çocuklar." Bora sinirlenerek "Abi Meriç'i tuzağa çeksek ?" Sakinliğimi koruyarak "iyi güzel tuzağa çekelim de nasıl çekicez bunun içinde düşündün mü acaba ?" Bora saf saf bakarken "Hayır düşünmedim." Ben iyice delirmiştim zaten gözüm birden Eylül'e kaydı. Tip tip bana bakıyordu ben de ona bakınca gözlerini Kıvanç'a çevirdi. Ben de Kıvanç'a bakınca çok derin düşünüyordu. Kafasını kaldırıp ilk Eylül'e sonra bana bakıp "Kalkın gidiyoruz." Ben merakla "Nereye oğlum ?" Kıvanç sabırla "Tuzla'da ki depoya kesin oradalar." Ben şaşırmış bir şekilde "Nereden biliyorsun ?" Kıvanç yine sabırla "Küçükken Mehmet diye bir çocuğa sinirlendik meriçte demişti Tuzla'daki depoya götürüp öldüresiye dövelim. Ordan aklıma geldi hadi yola koyulalım." Kıvanç'a deli yüzüyle bakarken "Abi saçmalama kalkıp Tuzlaya mı götürecek kızı ? Biz taaaa Kocaelinde dağ evindeyiz, sen diyorsun Tuzla sanmıyorum." Kıvanç pes ederek "Valla abi ben gidiyorum, ister gel ister gelme, belki de şu an Açelya'nın hayatı tehlikede bunu bilemezsin ama ben gidiyorum." söylediklerini doğru bularak hep beraber kafeden çıktık. Yola koyulduğumuzda aklımda bir sürü düşünce vardı acaba şu
an ne yapıyordu, aç mıydı, uykusuz muydu ve en önemlisi ise iyi miydi ? Ben bunları düşünürken Bora'nın beni dürtmesi ile uyandım "Ateş kalk abi geldik, hadi girelim içeri." Kafamı onaylarmışçasına salladım ve arabadan indim. Depoya doğru yürürken Kıvanç yanıma gelip "Ateş bir planım var arabanın arkasında 3 tane silah var onları alalım, Eylül araba kullanmayı biliyor. Damla biliyor mu bilmiyorum ?" Damla'ya baktığında Damla onaylayınca devam etti. "O zaman süper 2 araba gelmiştik zaten buraya Damla ile Eylül arabayı çalıştırıp bizi beklesin biz de Meriç'i bayıltıp içeri girelim ve Açelya'yı alalım ne dersiniz ?" Benim beynim durduğu için bütün planı Kıvanç yapmıştı. Ben de onaylayınca plana geçtik. Aslında hala burda olduklarına inanmıyordum. Sonra kafamı çevirince bir motor gördüm fakat Meriç motor sürmeyi bilmiyordu. Eğer burda Meriç varsa içeride bir kişi daha olabilirdi. Kıvanç'ın yanna koşarak "Kıvanç başka bir plan abi içerde biri daha var, kapıda motor var ve Meriç motor kullanmayı bilmez, bildim bileli motordan korkar ve binmeye cesaret bile edemez." Kıvanç şaşırmış bir biçimde bana bakarken "Tamam o zaman şöyle yapıyoruz, Bora ve ben ikinci kişideyiz sen de Meriç ile ilgilen sonra ben veya Bora Açelya'yı çözüp alırız. Arabaya götürürüz sen de o sırada Meriç'i bayılt ve kaç. Arabaya binince de basar gideriz." Tamam anlamında kafamı salladım ve elimizdeki silahlar ile yavaş yavaş depoya gittik.AÇELYA DORUK
Anlamını bilmediğim içimde bir sevinç vardı neler oluyordu böyle, sanki buradan kurtulacaktım ama böyle olması imkansızdı, Deniz kenarı bir yerde bir deponun içinde saklanıyordum. Yabancı ile Toprakta hala uyuyordu. Birden kapıda bir tıkırtı duydum ilk Yabancıya haber vermek istedim ama sonra düşündüm ya Ateşse ve beni burdan almak istiyorsa, ben bu sefer kendim ele vermiş olacaktım. Sustum ve bekledim. Kapıya doğru yaklaşınca dün akşamki olay geldi aklıma ellerimi sandalyeden çıkartmak istedim fakat beceremedim. Çünkü sandalye ile ellerimi bağlamışlardı. Açamıyordum, aynı şekilde ayaklarımı da sandalyenin ayaklarına bağlamışlardı. Ağlamak üzereydim ve kapı açıldı. Biraz gürültülü olduğu için yabancı ile Toprak uyanmıştı ve direk yataktan kalktılar. Bana baktılar "Neler oluyor bilmiyorum." Yabancı kafasını sallayarak kapıdan girenlere baktı bunlar Ateş Kıvanç ve Boraydı. Ben sevinçle gülerken Toprak önüme çömeldi "ne yapıyorsun?"dedim "Sus ve ayağa kalk." Beni çözmüştü ve boğazıma bir bıçak dayadı ama ben dehşet korkmaya başlamıştım. Ateş'in gözlerine bakınca isyan ettiğini anlamıştım. Yabancı Ateş'in üstüne doğru yürüdüğünde yumruğu suratına yapıştırdı. Yabancı yere düşünce Ateş üstüne çıktı ve baya yumruklamaya başladı. Kıvanç ve Bora bana doğru gelince Toprak elindeki bıçağı boğazıma daha çok bastırıp "Yaklaşmayın keserim" Kıvanç "Tamam sakin ol, bak şimdi Meriç'in derdi Ateş ile ki şuan da gördüğün üzere Ateş ile Meriç kavga ediyor. Sen Açelya'yı bize ver ve git onları ayır." Hayır olmaz deyip beni deponun arka kapısından dışarı çıkartıp arabaya bindirdi Kıvanç bana bakarken koşarak Eylül'ün kullandığı arabaya bindiğini gördüm ve bizi takip etmeye başladılar. Toprak bana telefonumu verip, "ara şu deliyi takip etmeyi bıraksın." Telefonumdan Kıvanç yazısını bulup aramaya başladım telefon açıldığında "Alo Açelya sakin ol. Seni kurtarıcaz."
"Kıvanç takip etmeyin."
"Anladım, Toprak istemiyor. Peki tamam sen sakin ol, biz seni kurtarıcaz." Deyip telefonu kapattığında arkama baktım ve yan yoldan girdiler. Anlamıştım önümüzü kesip beni alacaklardı. Biraz sonra önümüze çıktılar zaten Toprak "ALLAH KAHRETSİN !! Ben demedim mi sana takip etmesinler bizi diye ?!" Hiç bir şey söylemedim suratına bile bakmamıştım. Kıvanç ve Eylül arabadan indi. Toprak iner sanıyordum ama arabayı geri geri sürerken arkaya bir araba yanlamasına yanaştı ve Toprağı sıkıştırdılar. Arabadan indiğimizde koşarak Kıvançın yanına gittim ve arabaya bindim. Arka taraftan gelen kişinin Damla olduğunu görünce çok sevindim elinde bir sopa ve bez vardı. Arkadan yavaşça yaklaşıp sopayla bacağına vurdu ve bezi de ağzına yapıştırıp bayılttı. Kıvanç hemen Eylül'ün verdiği ipler ile elini ayağını bağladı. Ağzını da bantlayıp benim olduğum arabaya bindirdiler. Kıvanç bana dönüp "Açelya iyisin dimi ?" "Evet gayet iyiyim. Lütfen bir an önce Ateş'in yanına gidelim." Tamam anlamında başını sallayarak beni Damla'nın yanına postaladı. Depoya döndüğümüzde Bora ile Ateş'in kolları arasında Meriç vardı. Sevinçle onlara bakarak koşarak arabadan indim. Bora Kıvança teslim ederken polisler geldi. Arabadan bir polis indi ve yanımıza koşarak geldi "Olay nedir ?" Kıvanç söze başlayarak "Meriç SAYDIN veya ELİSOY. Açelya DORUK'u kaçırdı. Kaçırma sebebi ise küçük yaşta yanlış bir anlaşılma durumu ile gerçekleşen, Ateş'in kardeşi olan Meriç'i yakma durumu. Yurtta kalırken Ateş kardeşi için bir mum ve kek getirir iddiaya girerler ve yanlışlıkla mum Ateş'in elinden düşer ve Meriç'in üstüne gelir ve Meriç yanar. 10 yıl sonra ortaya çıkan Meriç bu iddianın daha bitmediğini açığa sunarak Ateşe tekrardan meydan okur ve Ateş'in sevgilisi Açelya'yı kaçırır. Bu olay 1 değil 2. Kez başımıza geliyor." Polis bey durumu anladığı için "Adam kaçırma ve ortaklığından ikisini de içeri atıcaz. Fakat Ateş bey ve Açelya hanım sizde bizimle geliyorsunuz. Duruşma yapmanız gerekecek." Ateş "Tamam polis bey. Çocuklar siz eve geçin biz de 1-2 saate döneriz. Şey Kıvanç Kocaeline gidip eşyaları toparlar mısın ?" Kıvanç başını olumlu anlamda sallayarak onayladı biz de polisin gösterdiği arabaya binerek yola koyulduk.- - -
Şükür bitti 😊. Evet bu bölüm biraz uzun ve aksiyonluydu. Peki sizce Meriç'in Açelya'yı kaçırması normal mi ? Eee hani Selçuk bey Meriç'i ve adamlarını esir tutmuştu o zaman bunlar nasıl geldi ? Evet biliyorum aklınızda bir sürü soru olabilir ileryen zamanlarda her bölümün içinde çıkacak bu soruların cevapları. İyi okumalar dilerim. Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayınız ^_^-Ece
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELALI TİP
Romance17 yılın vermiş olduğu yorgunluk ve her seferinde kendini belaya sokan Açelya. İşte onun hikayesi. Açelya 17 yaşında olan sarı saçlı, beyaz tenli, 1.60 boylarında ve cool gri gözleri olan güzel bir kız. Hayatında hiç bir şeyin olumlu gitmediğinin fa...