Gelen fotoğrafı görmemle olduğum yerde kalmıştım...
(...)
Ne yani dün aceleyle odalarına dalıp o hallerini görmem yetmezmiş gibi bir de Mehmet Ali ile Celal'in sextingine konuk mu oluyordum. Ahh gözlerim..
Bu arada Mehmet Ali , kedi kostümü mü cidden bu kadar klasik- ne diyorum ben ya belli ki yanlışlık oldu. Neyse ne benim derdim başımdan aşkın bi' de bunlarla uğraşamayacağım.Bu kadar olay artık bedenime fazla gelmişti. İdareden izin alıp yurda gittim. Yalnızca istediğim tüm gün boyunca uyumak ve hiçbir şey düşünmemekti... Hâlâ Necmi'den haber alamamak beni ürkütse de artık cidden uyumalı ve düşünmeye bir süre ara vermeliydim ki Tanrı aşkına okul başlayalı iki hafta yeni olmuştu ne bu yaprak dökümü edasında entrikalar !
Daha demin huzurlu bir uyku istiyorum demiştim değil mi ¿ Unutun gitsin. Odamın kapısını açmam ile onu görmem , huzurlu uyku planlarımın üstüne füze atmıştı adeta... Cidden ya bu çocuğun kıyafeti yoktu ya da kumaşa falan alerjisi vardı yoksa onu her gördüğümde çıplak olmasının başka açıklaması olamazdı. Neyse ki bu sefer yarı çıplaktı...
Bir süre öylece birbirimize baktık. Gözlerimin dolduğunu hissediyord- NE GÖZLERİM Mİ DOLDU ?! Kendimi toparlanmak adına birkaç kez öksürdüm ve gözümü onun dışında her yerde gezdirdim. Kalbim neden ışık hızına meydan okuyordu ki şu an...
Ben daha ne oldu anlamadan birinin bana sarıldığını anladım. Erkeksi kokuyordu bir miktar da nikotin ama bunları bastiran bir lavanta kokusu vardı ve ben lavantaya aşık biriydim. Karşılık vermedim. Daha doğrusu veremedim çünkü bunu beklemiyordum. Aslına şu an gözümden akan yaşı da beklediğim pek söylenemezd- NE AĞLIYOR MUYUM ?! Tanrım...kesinlikle vücudumu uzaylılar ele geçirdi kendimi tanıyamıyorum.
"Seni endişelendirdiğim için üzgünüm küçüğüm... Yalnızca birkaç eski meseleyi halletmem gerekti. Seni üzdüğüm için kendimden nefret ediyorum lütfen ağlama..." Kulağımı bunları fısıldadıktan sonra kendime geldim ve kollarımı sıkıca sardım etrafına ve ondan kısa ama acı dolu bir inleme kazandım. Hemen geri çekildim ve yüzüne baktım. Yüzü acı çektiğini belli edecek şekilde ekşimişti. Ne olduğuna anlam vermedim ama eli kasığının az üstü yere yani yalnızca küçük bir bez parçası ile sarılı kısma gidince gözlerim büyüdü. Yaralı mıydı... O ana kadar farketmemiştim ama cidden vücudunun çoğu yeri morluk ve çürükler ile doluydu... Ne yaptı bu çocuk gece Dandanakan Savaşına su tabancasıyla mı girdi Allahh Allahh...
"İ-iyi misinn" Evet cidden kötü olmuştum.
"Şştt iyiyim merak etme sadece ufak bir yara" Sesi çektiği acıyı anlatır gibi kısıktı. Elim ayağıma dolaştı ne yapacaktım...
"B-ben b-birini bulayım" Tam odadan çıkacaktım ki beni kendi ile kapıya sıkıştırdı.
"Olmaz küçüğüm. Senden tek ricam bu aramızda kalsın. Tamam mı? Yoksa rahatımız kaçar ve seni korumak zorunda kalırım... Yalnızca mutlu olmak istiyorum. Ama benim için bir şeyler yapmak istersen gel sarılıp uyuyalım... Böylece rahat edelim"
Yalnızca ona ayak uydurdum. Ne kendi zihniyetim vardı artık ne kendi vücudum... İtiraz etmedim çünkü artık bende sadece uyumak istiyorumdum.
Evet hayalim uyumaktı ama TANRI AŞKINA NEDEN TÜM YAN ODANIN FANTEZİLERİNE ORTAK OLDUM Kİ !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAYS IN HIGH SCHOOL OF CHAOS
Teen Fiction6 genç ve edebiyattan sıkılan canlar... Valla ben açıyorum gençleerr~