Elimde sadece masmavi bir gül tutuyordum...
(...)
Hızla ayağa kalktım. Zaten etrafı bulanık görüyordum hızla kalkmam da başımı daha fazla döndürmüştü. Tekrar düşmemek için duvara tutundum. Ne olmuştu az önce. Ben ne yapmıştım. Az öncekiler bir rüyaydı. Yoksa ben asla gerçekte bir seçim yapmam. Hayır hayır bunlar hep rüya Mahmut. Kendine gelmelisin. Kendimi ne kadar korkutmamaya çalışsamda elimde hissettiğim mavi güle bakarken her şeyin gerçekliğinin farkındaydım. Daha fazla burda durmak istemiyordum. Şu an kendimden daha fazla düşündüğüm biri vardı. Eğer bunlar gerçekse Necmi'ye ne oldu. Tanrım ne olursun ona bir şey olmasın. Eğer benim yüzümden birine bir şey olursa yaşayamazdım. Hele de Necmi'ye...
Kapıyı açtığımda kilitli olmadığını fark ettim. Sınıfa gitmeliydim ama bu halde gidemezdim. En iyisi gitmekti. Bu sayede hasta olduğumu söyleyim dersten çıkabilirdim. Duvara tutuna tutuna sınıfa ilerlemeye başladım. Hala üzerimde kendini hissettiren bir halsizlik vardı. Yeni yeni fark etmeye başlıyorum da okulda kimse yoktu. Yavaşca arka cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım. Saat 17.13'tü. Okul çoktan bitmişti. Çantamı alıp çıkmalıydım. Sınıfa gittiğimde çantamın orda olmadığını gördüm. Birisi almıştır diyerek dışarı gitmeye başladım. Normalde bu saatlerde hizmetliler olurdu ama onlarıda göremiyordum. Telefonuma mesaj gelmesiyle açıp baktım.
Necmi: Konuşmamız gerekenler var. Attığım konuma gel.
*konum*Necmi'den gelmişti. Umarım iyidir. Neden bir seçim yapmak zorunda kalmıştımki. Ve en önemliside neden Şakir'i seçmiştim. İyi olup olmadığını öğrenmenin tek bir yolu vardı. Attığı konuma gitmek. Korkuyordum. Ama sevdiğim birine zarar gelmesinden daha çok korkuyorum. Bu yüzden gitmeliydim. Elimde tuttuğum mavi gülle birlikte attığı konum için okuldan çıktım ve daha hızlı gitmek için bir taksiye bindim. Konumu gösterdikten sonra yolu izlemeye başladım.
Taksi daha önce hiç bilmediğim bir yerde durdu.
- Burdan sonrasına gidemiyorum. Sen ne yapcaksınki burada? Yanında biri yok ise buraya tek gitme derim. Burası hakkında pek iyi şeyler duymadım. Ama burdan dümdüz gidersen onraya ulaşcaksındır.
Taksici konuşmama fırsat vermeden gitmişti. Beni buraya neden çağırdı merak ediyordum. Taksicinin dediklerinden korksamda yinede gitmek istiyordum.
Dümdüz gitmeye başladım. Hava yavaştan kararıyordu. Korkmuyordum. En sonunda sonunu göremediğim çok geniş bir gül bahçesine ulaşmıştım. B-burası çok güzeldi. Güller mor ve mavi renktelerdi. Aynı elimdeki gül gibi. Kafamı güle çevirdiğimde mor olduğunu gördüm. Hızla elimden yere attım. Yerdeki mor gülün üzerine düşmesiyle tekrar mavi olmuştu. Nasıl olduğuna şaşırırken tüm güllerin bir anda kırmızı olmasına şahit oldum. Ama bu gülün rengi değil bir ışıktı. Kafamı kaldırdığımda o koskoca yaratığı görmüştüm. Ve ardından arkasındaki yaşlı ağacı. Burası benim rüyamdı. Fazladan güller vardı ayrıca Necmi ve Şakir nerdeydi?
Buraya geliş sebebimi hatırlamamla içimdeki öfke tekrar açığa çıktı. Artık ne olursa olsun yüzleşmeliydim.- Ne istiyosun benden, Şakir'den ve Necmi'den?
- Tch tch tch hiç senin gibi birine yakışıyormu böyle hesap sormalar. Hem sana seçim şansı sunarken hiçte hesap sorar gibi değildin?
O kalın sesiyle bana yaklaşarak konuşuyordu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Kendimi hiç olmadığım kadar suçlu hissediyordum.
- Az önceki o sinirli çocuğa ne oldu şimdi? Eğer konuşmayacaksan sana bazı şeyler göstermek istiyorum. Gösterceğim şeyin başlığıda, Gerçekler..
O kıpkırmızı ışık giderek fazlalaşıyordu. Bana gösterceği şeyden korkuyordum. Buraya geleli ilk defa korktuğumu hissetmiştim.
Yanıma yaklaştı ve o koca ellerini yüzüme getirerek gözlerimi kapatmamı söyledi.
- Bak görüyor musun Mahmut? Şakir'in ve Necmi'nin anılarını. Onlar sana oyun oynuyorlar. Sana seçim yapmanı söylemiştim ve sen düşünmeden birini seçtin. Sonra ise diğeri için endişelendin. Ama onlara bak seni umursamıyorlar bile. Sen kaybettin Mahmut. Hiçbir şeyi kazanamadığın gibi bunuda kaybettin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAYS IN HIGH SCHOOL OF CHAOS
Teen Fiction6 genç ve edebiyattan sıkılan canlar... Valla ben açıyorum gençleerr~