"what's the purpose of this special payment?"

262 24 56
                                    

- "what's the purpose of this special payment?"

"gerçekten... amacın ne jennie?" ders saatindeyken bulundukları tuvalette göğsünde bağladığı kollarıyla hesap sorduğu kız aynaya eğilmiş bir şekilde keyifle kırmızı rujunu dudağında gezdiriyor, ve kıstığı gözleriyle profesyonelce sürdüğü ruju inceliyorken yutkunmadan edemedi joohyun. jennie harbiden de, durup dururken cinsel kimliğini sorgulayacağın ya da o istediği için büyük günahlar işleyebileceğin kadar güzel bir kızdı. peşinde dolanan onlarca kız ve erkek vardı, hiçbir şey yapmadan yanında sadece beş dakika durmak için bile birbirini öldürebilecek insanlar tanıyordu. 

fakat jennie, kemikleri sayılacak kadar zayıf ve hiçbir özelliği olmayan bir kızdan bulmakta asla zorlanmayacağı bir paket için özel bir ödeme istemek gibi amaçsız şeyler peşindeydi. kız jennie'nin yatağına alacağı tipte biri bile değildi, jennie zayıf bedenleri sevmezdi. joohyun birkaç yıl önce jennie'nin kendi zayıf bedeninden ne kadar iğrendiğini çok net hatırlayabiliyordu. bunu neden yapıyordu?

"neydeki amacım ne joohyun?" kendini inceleyen kısık gözleri joohyun'a döndüğünde söylemişti bu umursamaz cümleyi.

"sadece parasıyla ilgilendiğin basit bir paket için özel bir ödeme almaya çalışmaktaki amacın... gerçekten, bunu neden yapıyorsun?"

jennie gülümseyip, joohyun'a yakınlaştı ve saçını okşayarak kulağının arkasına sıkıştırırken joohyun'un gözleri de jennie'nin elini takip etti.

"özel bir ödeme almaya çalışmıyorum ki bebeğim," diye mırıldandı yakınlaşan yüzüyle. "sadece manoban'ın ifadesiz yüzünde zevk aldığını gösteren ifadeler ve her zaman konuşmak için çok yorgunmuş gibi çıkan kısık sesinden güçlü inlemeler duymayı arzuluyorum." yakınlaştığı dudaklara kendi kırmızılıklarını bulaştıracak kadar öptükten sonra geri çekildi.

"biliyorsun, arzuladıklarım genelde yalnız bir sabaha uyanırlar ve manoban'a da olacağı bu." jennie lalisa'yla bir güne zaten uyandığını söylemeyi es geçerek belinden kavradığı bedeni lavaboya yaslayıp boynuna yöneldiğinde, joohyun daha kolay hareket edebilsin diye boynunu açmış ve siyah saçlının gömleğini sırt kısmından kavrayıp çekiştirmişti.

joohyun jennie'nin bu konuyu üstelememesi için böyle bir şey yaptığının farkındaydı ve bunda çok başarılı olduğunu ağlayarak kabul ediyordu fakat bunu burada bitirmek istemiyordu. jennie'nin her seferinde öperek ya da saçlarını okşayarak kendisini manipüle etmesini sevmiyordu. ondan hoşlanıyordu. ondan gerçekten hoşlanıyordu ve jennie'nin arzuladığı bedenleri ondan dinlemenin ne kadar acı verici olduğu ortadaydı işte.

ve jennie'nin lalisa manoban için hissettiği tek şeyin arzu olmadığı da öyle. joohyun en çok burada yanıyordu işte.

sıkıştırdığı gömleği geriye doğru asılarak jennie'yi kendinden uzaklaştırdığında, inlememek için kendini sıktığından nefes nefeseydi.

"ama ben de seninle bir güne uyanmadım hiç jennie. arzuladığın diğer bütün bedenlerle aynı konumda mı oluyorum böylelikle?" karşısındaki siyah gözlere bakmak tam o anda çok zordu çünkü baktığı o siyahlıkta ona ait hiçbir şey yoktu. olması için katlandığı, sırtlandığı o kadar çok şey; göğsüne aldığı o kadar darbe vardı ki... bunu hak etmiyor muydu gerçekten?

saçlarını gerçek bir sevgiyle okşayacağı bir gün bile yaşamayacak mıydı? sadece sevişerek değil de, jennie'nin göğsünde kıvrılmasına izin vereceği geceler hiç yok muydu?

"joohyun..." diye mırıldandı jennie. "bebeğim?" sesi gerçek bir şefkat barındırmıyordu. saçlarında gezen eli bunu gerçekten isteyerek yapmıyordu.

"arzuladığım diğer bedenlerle aynı konumda olduğunu mu düşünüyorsun gerçekten?" elmacık kemiklerinde gezinen parmak uçları joohyun gibi heyecanlandırmıyordu jennie'yi, kendisine yaklaşmasın diye elini koyduğu göğsünde sıradanın dışında hiçbir hareketlenme yoktu.

"onlar gibi olmadığını hala yanımda olmandan anlayamıyor musun?" ayrıca jennie'nin kendini rahatlatmakta pek iyi olmadığını da henüz öğrenmiyordu bu yüzden her zamanki gibi yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.

"anlayabiliyorum, jennie. sadece..." bu kelimeyi cümle yapacak kelimeler henüz ağzından çıkmak için hazır değillerdi, hiçbir zaman olmayacaklardı. joohyun da bu yüzden, "her neyse," diye mırıldanıp jennie'nin göğsündeki elini ensesine çıkardı ve kendine çektiği yüzüne bir öpücük bırakıp jennie'nin devamını getirmesine izin verdi.

dudaklarına ulaşan kırmızı dudaklar onu çok sert bir şekilde emiyor, ısırıyor ve çekiştiriyordu. ellerinin biri eteğinin içerisinden çekiştirdiği gömleğinin içinden belini okşuyordu ve diğeri de bacağını okşayarak dizine kadar gelmiş, dizinin arkasından kavrayarak beline dolanmıştı.

joohyun tek ayağının üzerinde yükselirken kalçasını lavaboya düzgünce yaslayıp iki kolunu da jennie'nin boynuna doladığında jennie de ona yardımcı olmak adına diğer bacağını da kendi beline dolamış, joohyun'u mermere oturtup vücudunu onunkine bastırmıştı. bu ikisinin de boğukça inlemesine ve joohyun'un soğuk mermere değen çıplak bacaklarından dolayı titremesine neden oldu.

jennie ikinci kez boynuna yöneldiğinde, birkaç dakika önce bıraktığı ruj ve ısırık izlerinin üzerinden bir kere daha geçerken joohyun da dudağını ısırıyor ve bu kez de jennie'nin ısırıklarından aldığı zevk sayesinde titriyordu.

jennie'nin joohyun'un baldırlarını sıkıştıran eli gömleğinin yakasına gelene kadar, joohyun'u kıvrandıracak bir yavaşlıkta vücudunu okşamış, yakasına ulaşan eli yırtmak istercesine yakasını bir kez çekiştirmiş, joohyun bileğini tuttuğunda ise düğmelere yönelerek birkaç tanesini açmıştı.

göğsüne doğru inen dudaklarla gerçekten kıvranan joohyun yanaklarından kavradığı kızı dudaklarına geri döndürdü ve bu sefer sertçe öpen o oldu. öyle ki jennie'nin dudağını kanatmış ve kanattığı yeri emerken jennie'den hoşuna gittiğine dair bir gülümseme bile kazanmıştı.

jennie ise kendi dudaklarıyla meşgul olan kızın kalan düğmelerini açıp parmak uçlarını açıkta kalan göğsünde gezdirdi, parmakları sütyenini çekiştirmek için harekete geçmişken joohyun'un aniden geriye çekilmesiyle duraksadı.

"durmalıyız. birileri gelebilir jennie ve şuan hiç de toparlanabilir gibi durmuyoruz." jennie joohyun'un arkasındaki aynadan kendine baktığında; dağılmış saçlarının, dudağının kenarlarına taşmış rujunun ve kanamaya devam eden dudağının farkına daha yeni varıyordu.

gerçekten de kendilerini toparlamak için uzun bir geceye ihtiyaçları vardı.





saat 02.40...

drugHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin