Kumsal ne yapacağını bilemez bir şekilde odasında bir ileri bir geri gidip geliyordu. Doğru duyup duymadığını anlamaya çalışıyordu. Penceden Meriç'in arabasını izledi bir müddet.
Düşüncelerini bozan çalan telefonun sesiydi. Çalan telefona boş gözlerle baktı. Aramayı reddetti. Şimdi hiç konuşası yoktu. Hastanenin hasta yoğunluğu azalmıştı. Birkaç kişiye daha baktı. Kafasını bir saatlik olsa da boşaltmıştı. Eve gidince günün yorgunluğunu üzerinden atmak için duşa girdi ve annesiyle birlikte yemek hazırlamaya başladılar.
Meriç cephesinde ise olaylar sandığından da karışık ilerlemişti. Tam annesine anlatacağı sırada hayatın ona oynadığı küçük oyunlara eşlik etmek zorunda kalmıştı. Sonunda hislerini ifade etmekten vazgeçip bir doktor arkadaşını yemeğe davet ettiğini söyledi. Tabii pot kırmak istemediği için annesine ''Anne, dedemin doktorunu bize yemeğe davet ettim. Hep yanımızda oldu teşekkür amaçlı.'' derken annesinin havalanan kaşlarına ek olarak bir de eklediği son cümlelerle annesinin şaşkınlıkla açılan ağzına önemsiz bir detay gibi baktı.
''Anne, benim teklifimi kabul etmeyeceğini düşünerek senin davet ettiğini söyledim.''
Annesi üzerindeki şoku atlatınca ''Oğlum ne gerek vardı. Bir de niye benim adımı vererek çağırdın kızı.''
''Fazla yardımcı olmadı mı sence de bence bu daveti hak ediyor.''
Annesi şüpheyle dikleşti. Nil'in söyledikleri doğru olabilir miydi? Yoksa o hastanedeki kıza mıydı?
''Ne zamandan beri doktorlarımızı yemeğe davet eder olduk oğlum?''
Meriç sıkıntıyla kafasını salladı.
''Sizin düşünemediklerinizi ben yerine getiriyorum şimdi kötü ben oldum öyle mi?''diye anlamsız bir şekilde annesine baktı.
''Teşekkür etmemi mi bekliyorsun oğlum?''
''Niye bu kadar büyük bir tepki verdiğini anlayamıyorum?'' diye büyük bir öfkeyle sordu.
Serap Hanım oğlunun bu değişen tepkilerine tuhaf bir gözle izlemeye devam etti.
''İstemiyorsan iptal ederim. Bir gün de arkamda olun.''diye aslında düşüncelerinin tam tersi olan duygularını öfkeyle kustu.
Annesi Serap Hanım hırsla ve büyük bir sinirle gözleri önünde öfkeden kuduran oğluna başını sallayarak ''O kız...''
''O yemeğe davet ettiğin o kız senin aklını karıştırdı değil mi? Ne dedi söyle. Bana bağırman gerektiğini mi yoksa anneni karşına alman gerektiğini mi?'' Gözleri dolmuş bir şekilde
''O kız sana ne yaptı oğlum?'' diye büyük bir sinir ve üzüntüyle sordu.
''O kızı seviyor musun oğlum?''
Meriç ''O kız bana hiçbir şey söylemedi ve evet o kızı seviyorum bunu aklınıza sokun.''derken şu an ki durumundan o da habersizdi. Gözünü nasıl öfke bürüdüğünü, bu seviyeye nasıl geldiğini o da bilmiyordu. Annesi üzmeyi isteyeceği son kişiydi.
Sinirini yatıştırmak için kendini dışarıya attı. Annesi bu kadar çabuk nasıl anlamıştı bilmiyordu ama tek bildiği bir şey vardı o naif ruhlu annesi çıldıracak kadar böyle değişik bir tepki verdiyse annesi onun birini sevmesini istemiyordu.
Çünkü Serap Hanım o kadar iyi niyetli birisiydi ki annesinde bu görmüş olduğu bu yüze ömrü boyunca ilk kez şahit olmuştu. Annesine söyledikleri için o kadar kendini kötü hissediyordu ki sıkıntıyla iç çekti. Çok kırmıştı onu ama böyle bir tepkiyi de hak etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ HUZUR (TAMAMLANDI)
RomanceKalp ve Damar Cerrahı olan Kumsal ile yolları kesişen bir gencin aşk hikayesi? Her şey bir mesajla mi başlamıştı yoksa göz ardı ettiği bir durum mu söz konusuydu? "Yaklaşık üç aydır kalbim deli gibi atıyor, nefesim kesiliyor.Seni gördüğüm andan ber...